Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Küresel proje ve Butto suikastı!

Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesinin ana hedefi olan ülkelerdeki gelişmeler kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. 21. Yüzyıl dünyasını ABD’nin küresel hedefleriyle uyumlu hale getirmek için hedef seçtiği ülkelerin savaş, kaos, ayaklanma ve suikast ile muhatap olması rastlantı olamaz.
“Boşluktaki ülkelerin” küreselleşmenin işleyen merkeziyle entegre olabilmesi için, daha bir çok bölgesel alt üst oluşun ve harmanlamanın meydana geleceğini söylemek yanlış olmaz. Bu bağlamda boşlukta olduğu söylenen ve tamamı Müslüman olan bölgesel ya da küresel aktör olma potansiyeline sahip ülkelerin tamamı, istikrarsızlığın doğrudan muhatabıdır. “Fas’tan Hindistan’a kadar” uzanan coğrafyada küreselleşmenin işleyen merkeziyle uyum içinde olmadığı, ABD’li stratejilerde ifade edilen ülkelerden İran, Pakistan, Türkiye ve Suriye gibi ülkeler küresel projelerin doğrudan hedefidir. İran; köklü tarihi geleneği, ideolojik alternatif olma yeteneği, büyük nüfusu, sahip olduğu petrol ile elde etmek istediği nükleer enerji ve stratejik konumu nedeniyle öncelikli hedeftir. Pakistan; coğrafi konumu (Çin, Afganistan ve Hindistan gibi ülkelerle), nükleer santrale ve atom bombasına sahip tek İslam ülkesi olması, Afganistan’a sınır olması ve yüz milyonu geçen nüfusu, hedef olması için yeter nedene sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye tarihi tecrübesi, güçlü ordusu, işleyen demokrasisi, büyük nüfusu, imparatorluk geleneği, farklı kültürleri yönetme becerisi, Avrasya’ya yansıyan kültürel gücü ve işgal ettiği konum itibariyle, küresel stratejilerin ilgi odağıdır. Nedense kargaşa, suikast ve darbe gibi gelişmeler Amerika’nın demokratikleştirip özgürleştirmek istediği -BOP’un hedef aldığı- ülkelerde meydana gelmektedir. Elbette her olayın altında Amerikan parmağı aramak sağlıklı analiz yapma imkânını yok eder. Bazı ülkelerdeki gelişmelerin ABD’nin ihtiyaç ve amaçlarıyla yüzde yüzlük bir uyum sergilemesine dikkat çekmek istedik. Bu tür suikastlar her zaman büyük güçlere daha etkin olma imkânı sunar. Amerika’nın suikastta parmağının olması ya da olmaması önemli değil, önemli olan bu tür suikastların sonuçta bölgeyi daha çok dışarıdan müdahaleye açık hale getirmiş olmasıdır.
Bölgede yaşanan onca terör, kargaşa, savaş, işgal, yönlendirme ve tehdit ortadayken Pakistan’da meydana gelen menfur suikastı, münferit bir vaka olarak görmek yanlıştır. İlk Müslüman kadın başbakan olan Benazir Butto’nun öldürülmesinden, bölgede istikrarsızlıktan beslenen bütün yapılar sorumludur. Bu bağlamda başta Taliban olmak üzere Devlet Başkanı Müşerref yönetimini ve Amerikan politikalarını suçlamak mümkündür. Ancak en stratejik hatanın da bizzat Benazir Butto tarafından yapıldığını söylemek durumundayız. “Rüzgâr eken fırtına biçer” sözünü bu suikastla ilgili olarak Devlet Başkanı Müşerref için olduğu kadar Benazir Butto için de söylemek mümkündür. Nitekim Benazir Butto, başbakanlığı sırasında Pakistan gizli servislerine Taliban hareketini organize etme görevini vermiş, bu hareketin Afganistan’da iktidarı ele geçirmesine ve Pakistan’ın sınır eyaletlerini denetlemesine de bizzat kendisi neden olmuştu. Benazir Butto kendisine suikast düzenleyen katili besleyen mekanizmayı, sistemi ve örgütü bizzat kendisi kurmuştu.
Benazir Butto, Pakistan’a yeniden dönerken Amerika’ya iktidara gelirse, Taliban yuvalarına ve El-Kaide üslerine karşı harekete geçeceğini taahhüt etmişti. Taliban da bunu öğrenmişti. Böylece hedef listesinde baş köşeye Benazir Butto kendi isteğiyle yerleşmiş oldu. Sonuçta Butto, bizzat kendi ürettiği sistemin kurbanı oldu. Olan ise dost ve kardeş Pakistan halkına oldu. Bu suikast, nihayetinde Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin hedef ülkelerinden olan Pakistan’da ABD’yi daha etkin kılacak şartları yaratmış oldu. Atom bombasına sahip tek İslam ülkesi olan Pakistan’da ABD, işleri oluruna bırakmayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları