Küresel malî kriz ve Allah'ın intikamı

SSCB’nin dağılmasından sonra NATO’ya yeni bir düşman lazımdı, o da tuttu, “Düşmanım İslâm” dedi.
İkiz kulelere yapılan saldırıdan sonra ise ABD Başkanı Bush, “Haçlı savaşı başlatıyorum” emriyle Afganistan’a girdi. “Batılı değerleri götüreceğiz” diyerek Irak işgal edildi, camiler birer Haçlı kışlası haline getirildi. Yüzlerce etnik yapıya sahip ABD, bu etnik yapıları birleştirerek Amerika Birleşik Devletleri olmuş ve onlarca devlet ve yine yüzlerce etnik kimlikten oluşan Avrupa tek çatı altında birleşerek tek para, tek bayrak, tek yasa, yani tek devlet olmak için çırpınırken Irak işte o Batılı, yani Haçlı değerler uğruna dört etnik yapıya sahipken şimdilik ortadan ikiye bölünüverdi.
Kendileri yüzlerce etnik yapıyı bir üst yapıda toplayarak Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği Devleti olurken dört kimlikli Irak’ı paramparça eden bu Batı, gözünü diğer İslâm ülkelerine dikti ve halkı Müslüman olan 30’a yakın ülkeyi bölebilmek için tuttu bir “Büyük Ortadoğu Projesi” geliştirdi. Projenin fiilen hayata geçmesi için İsrail Lübnan’a saldırdı. Tam bir ay bu ülkede taş üstünde taş bırakmadı. İsrail’in azdığı işte bu günlerde zaferden emin olan ABD Dışişleri Bakanı Rice İsrail’e uçtu ve “Artık sınırların değişme zamanı geldi” deyiverdi.
İşte bu noktada bir şeyler tersine dönmeye başladı, Lübnan Hizbullahı İsrail’i perişan etti. Ve İsrail resmen, “Yenildik” dedi, demekle kalmadı, “Büyük İsrail Projesi ertelendi” itirafında bulundu. İsrail Genelkurmayı istifa etti, Başbakan rezil rüsva oldu.
30’a yakın İslam ülkesini parçalamak için üretilmiş BOP’un yanı sıra İslam dinini parçalamak için de, “Ilımlı İslam” diye bir proje üretildi. Bu projeden maksat İslâm’ın antiemperyalist ruhunu yok etmek, Haçlı emperyalizm BOP gereği İslâm ülkelerini parçalarken Müslüman halkların direnç göstermesine engel olmaktı. Acı olan ise Haçlıların İslâm ülkelerini bölme ve İslam’ı ılımlı-ılımsız diye parçalama hususunda Türkiye’yi bir “Koçbaşı” olarak kullanıyor olmasıydı. Bugün Türkiye’yi yönetenler ve Türkiye içersindeki kimi oluşumlar ya Büyük Ortadoğu Projesi’nde eşbaşkan olarak görevli ya da Dinlerarası Diyalog’da ABD’ye hizmet vermekle meşgul. Haçlıların İslam coğrafyasına saldırırken koçbaşı olarak kullanılan Türkiye’de “Allah katında din İslâm’dır” âyetinin yerine “Hıristiyanlar da cennete girer” diyen ve bu millete “İnsanlığın İsa’yı beklediğine” inandırmaya çalışan bir “Semavi dinler” anlayışı hâkim kılınmaya çalışıldı. Türkiye’yi kilise evler ve cami-havra- kilisenin bir arada bulunduğu yapılar doldurmaya başladı.
Kendinden emin olan işte bu Haçlı emperyalizm ve onun koçbaşı olmakla övünenlerin Afganistan ve Irak’ta her gün oluk oluk Müslüman kanı akıtan ve Kur’an’a etmedik saygısızlık bırakmayan ABD’ye laf söylediklerine şahit olmadık ve yine aynı merkezlerin İsrail’in tam 50 yıldır her gün Filistinli Müslümanların kollarını, bacaklarını kırmalarına elle tutulur bir itirazlarına da tanıklık etmedik. Bugüne kadar İslâm ülkelerinin liderliğini yapmış Türkiye’nin böylesine “kendilerinden” olduğunu gören ve bu teslimiyetçiliklerinden dolayı onları Yahudi cesaret ödülleriyle ödüllendiren İsrail-ABD ikilisinin hedefinde Afganistan ve Irak’tan sonra İran vardı. Bütün hesapları İran’a saldırmak üzerineydi ki, işler ters gitmeye başladı ve en iddialı oldukları, en övündükleri yerden darbe yediler...
İhraç etmek istedikleri değer meğer bir kansermiş.
Bütçeleri altüst oldu, bankaları battı, borsaları çöktü, serbest piyasa ekonomisi dedikleri şeyin bir afyon olduğu meydana çıktı ve İran’a saldırma plânları yapan Haçlı irticanın evinden çıkıp marketten sosis alacak gücü kalmadı. “Afganistan’da yenildim” itirafları, “Irak’tan çekileceğiz” beyanları ortalığı doldurdu.
Başlarına gelen bu hâl aşağıladıkları ve saldırdıkları İslâm’ın Allah eliyle intikamı değildir de nedir sizce!

Yazarın Diğer Yazıları