“Kürdistan”ı biz uydurmadık!
Lise mezunu gençler dört yüzyıl Türk bayrağının dalgalandığı Sudan’ı, Libya’yı Amerika yahut Asya kıtasında sanıyor Kaddafi’yi de İslâm âlimi olarak görüyor.
İstanbul’da doğma büyüme Siyasal mezunu bir genç Süleymaniye için “Bizans eseri” diyebiliyor. Türk’ün hafızasından geçmiş silinmiş, beyinler felç edilmiş. Atatürk’ün kovduğu Masonlar Türk ordusuna sızmış, yüce kurum hem bizzat kurumun içinden ve tabii hem Türk gençliğini yukarıdaki hallere düşüren dış mihraklar tarafından kademe kademe örselenmiş, halkla arasında soğuk rüzgârlar estirilmiş.
Demek ki yıllardır hain bir hedefe varmak için taşlar döşeniyor, tek derdi koltukta kalmak olan siyaset ise kimi zaman gafletinden, kimi zaman korkaklığından olup bitenlere karşı “Yeter artık” diyemiyordu.
CIA’nın milyon dolarları gazetecilere, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına aktarılıyordu ve tam da bu sırada Baba Bush Irak’a saldırıyordu. İşte biz Güneri Civaoğlu’nun bu saldırı sırasında, 1991’de kaleme aldığı şu satırlardan öğrendik, döşenen taşların “Kürdistan”ı hedeflediğini: “Amerikalı Yarbay ile dev Orta Doğu haritasının önündeyiz. Sağ elinin avuç içini Musul ve Kerkük vilayeti olan alanda gezdiriyor. Ve sakin bir sesle kelimeleri tane tane seçerek anlatıyor:
-İşte Kürt devleti burada kurulur. Savaş bitecek, Saddam çökmüş olacak. Yörede devlet kalmayacak. Kürtler bir devlet kurarak buradaki boşluğu dolduracaklar. Türkiye’den toprak isteyecekler!’”
Civaoğlu o gün Amerikalı Yarbay’a, “Ama Türkiye’nin uçakları var, tankı, topu var, Kürtlerin böyle bir gücü yok ki!” itirazında bulunur. Amerikalı, “Olacak” der, “Tankları da, topları da, uçakları da olacak!”
Bunlar defalarca yazıldı. Oysa “Kürdistan” için taşlar 1991’den de önce, 1960’ların evvelinde döşenmişti. Lütfen hafızalarımızı bir kez daha tazeleyelim de okumuş yazmış insanlar olarak, Libya ve Tunus’u Amerika yahut Asya’da zanneden zamane gençleri durumunda olduğunuzu kimse fark etmesin.
Yıl 1961’dir. Yer Washington, NATO Askeri Komite Karargâhı. NATO’nun yeni Genelkurmay Başkanı Fransız General, Karargâhtaki müttefik kuvvetlerin temsilcileri olan proje subaylarını toplamış ve önlerine, ‘kendilerine tevdi edilen proje dosyalarını’ koymuştur. Toplantıda Türkiye’yi temsilen bulunan Kurmay Albay Atıf Erçıkan kendi önüne konan dosyanın kapağını kaldırır ve okumaya başlar:
“Sovyetler Birliği’ne Karşı Uygulanacak Psikolojik Harp Harekâtı”. Lâkin tam bu sırada biri Amerikalı diğeri İngiliz iki NATO Albayı hışımla tepesine dikilip, “Kurmay Başkanı elindeki dosyayı sana yanlışlıkla vermiş, onu derhal geri istiyor” diyerek Erçıkan’ın elindeki dosyaya doğru hamle yaparlar. Türk Albay daha çevik davranarak, “Bu dosya bana yanlışlıkla değil, bilerek verildi” diyerek dosyaya el koyar ve kesinlikle iade etmeyeceğini söyler.
İngiliz ve Amerikalı subaylar Albay Atıf Erçıkan’ı ölümle tehdit eder. Neyse, bu dosyada Rusya’da merkezî otorite çöktükten sonra, on beş on altı kadar yeni devletin ortaya çıkacağı bu yeni devletlerin beş veya altı tanesinin Türk devleti olacağına dair dokümanlar vardır ve “Türk devletlerinin işgal edecekleri coğrafya, stratejik yönden çok değerli ve tabii kaynaklar bakımından çok zengindir” denilmektedir.
Bu durumda NATO’nun kararı şudur:
“Türkiye Cumhuriyeti ile Doğu Türklerini birleştirmemek için elden gelen yapılmalı, Türkiye ile bu devletler arasında tampon devletler kurulmalı, Türkiye’nin lider devlet olmasını engellemek için siyasî ve ekonomik bütün tedbirler alınmalıdır!”
Bugün yapılan budur. İktidar bu tuzağa düşmüş, muhalefet, milleti uyarmakta yetersiz kalmıştır. 2011’in 13 Haziran’ından sonra “Eyalet Sistemi” ile bir “Tampon Devlet” bu iktidar ve bu millet tarafından güle oynaya hayata geçirilecektir.
Sonra mı? Sonra ne olacağını Allah bilir...