Kürdistan için imar açılımı!

Üçüncü köprünün yerini tespit için helikoptere binmişler, İstanbul’a “kuşbakışı” bakmışlar...
Öteden beri siyasiler İstanbul dâhil Türkiye’nin her yerine zaten “kuşbakışı” bakıyor.
Hatta insanlarına, kronikleşmiş sorunlarına bile “kuşbakışı” bakıyorlar, baktılar. Bütün bakışlar “kuşbakışı” olduğu için her alan ve her sorun bir “yem” olarak görülüyor siyasiler tarafından. Üzüm üzüme baka baka kararır misali vatandaşı da her şeye “kuşbakışı” bakmaya ve her şeyi “yem” olarak görmeye alıştıranlar da yine siyasiler oldu.
Kendi zenginlerini, kendi gazete ve televizyonlarını hep bu bakışla oluşturdular, oluşturuyorlar. Siz Ayamama deresinin niçin taştığını, Allah’ın rahmetinin Allah’ın gazabına niçin dönüştüğünü sanıyorsunuz? Elbette ki Ayamama’ya kuşbakışı bakıldığı ve Ayamama’nın “yem” olarak görüldüğü için oldu bütün bunlar.
İşin “Aya” yani “avuç” kısmı “yalamak için” bizim gibi saflara düşerken “mama” kısmı işte bu kuşbakışı” bakıcılara düşmüş.. Biz ayamamışız, Ayamama’ya “yem” gözüyle bakan kuşbakışı bakıcılar da “yem” in şeytanın, hırsın ve nefsin bir “oltası” olduğunu idrak edemediklerinden ayamamış...
Ve sonunda siz deyin doğanın ben diyeyim Allah’ın gazabı bir küçük Nuh Tufanı olarak tekerrür etmiş...
Tamam, tarih tekerrürdür amma neden hep kötü şeyler tekerrür ediyor? İyi şeyler öldüler mi, dedikten sonra, son “açılım” meselesinin de bir “kuşbakışı” bir “yem umuşu” yönelişi olduğunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum..
Evet, “açılım” daki bütün yaklaşımlar, her şeyi halktan gizleyişler ve fakat saman altından su yürütüşler, öyle bir açılacağız ki Türkiye cennete dönecek, herkes kazanacak demeler, PKK’sından şehit ailelerine, bölge ülkelerinden Türkiye’nin bütün bölgelerine kadar herkese ve her köşeye “açılım rantı” vaatleri, “Eyvah, bu açılım da tıpkı Ayamama’nın imara açılması gibi bir açılım” dedirtiyor bize...
Belki içinizden, iyi de kardeşim siz bir avuç kişisiniz böyle söyleyen.
Devletin tepesindekilerden ülkenin kelli felli işadamlarına, en çok okunan yazarlarından sivil toplum kuruluşu denilen aslında resmî ve yarı resmî, ipinin ucu devletin ve başkalarının elinde olan derneğimsi kurumlara kadar herkes, “açılım çok iyi, yatırımı açılıma yapın” diyorlarsa, biz niye size inanacağız ki, diyorsunuzdur..
Deyin demesine de.. Bize de kulak verin n’olur... Ama bu kulak devede kulak olmasın lütfen.. Türkiye’nin hatta sadece Türkiye’nin değil dünyanın tanıyıp itibar ettiği Karaca, Sabri Özel, Altın Yıldız, Boyner, LCW, Damat TWEEN, Vestel ve Sarar gibi onlarca ünlü şirketin imara aykırı bölgelere kuşbakışı bakıp “yem” umarak milyarlarını selin ağzına dökmeleri suların öfkesini ve onca servetin denize dökülmesini; masum insanların ölmesini önledi mi?
Önlemedi.. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın aile müessesesi Saray Muhallebicisi’ne süt ve yoğurt üreten Sütiş’in sahibi Kocadağ ailesinin Topbaş ailesinin akrabası ve Topbaş’ların Saray Muhallebicisi ortağı olması felâketi engelledi mi? Engellemedi...
Çünkü... Bakış “kuşbakışı” görüş “yem görüşü” idi.. O zaman Başbakan’ın, İçişleri Bakanının, MGK’nın, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu yahut TÜSİAD’ın, Hak-İş’in, Cumhurbaşkanının...
Ahmet Türk’ün, Sezen Aksu’nun ve bu çizgidekilerin imara kapalı alanlara Kürtçe öğretecek kurumlar dikmeleri, dere yatağına özerk belediyeler kurmaları, sel yatağını Kürdistan için imara açmaları Türkiye ve bölge gerçeğine “kuşbakışı bakıp” gördükleri her fırsatı “yem” olarak kotarmaya çalışmak değildir de nedir?
Niyetler ne kadar iyi olursa olsun bu “yem” de bir “olta” dan başka bir şey değildir.
Bu dere bu imârı kaldırmaz..
Kürdistan için imar açılımı Türkiye’nin tamamının Ayamama’laştırılmasıdır.
Küçük Ayamama’da boğazına kadar batanlar büyük Ayamama’da hem kendileri boğulacak hem milyonların sele kapılıp sürüklenmesinden sorumlu olacaklardır..
Kürdü ve Türküyle biz bu delikten daha önce de ısırıldık... Tamam, tarih tekerrürdür amma hep kötü şeylerin tekerrür etmesi, bütün iyi şeylerin ölümünden mi yoksa bütün iyi insanların tükenmesinden mi; artık biraz da bunların konuşulması gerekmez mi?

Yazarın Diğer Yazıları