Kürdili Hicazkâr bir yazı...
Çetin Altan'ın meşhur bir tanımlaması vardır: "Bugün canım yazı yazmak istemiyor." Benimki bu kadar kökünden kesip atmak değil. Sadece "siyaset molası" istedim.
İlk nedenim TSM'nin yıllara imza atmış ismi Atilla Mayda'yı kaybettik. TRT radyoları tek merkez iken, iç spiker enstrümanları sıralar, sonunda "Ve ritim sazda Atilla Mayda" diye tamamlardı. Onun için "Burhan Öçal'ın atası" demek mümkün.
Ekranların modası geçmeyen dizisinde hâlâ ondan bahsedilmekte. Seksenler'in Bucalı kahvecisi Mesut tiplemesinin ağzından sık sık "Haydaaa, Atilla Mayda" lafını duymaktayız.
Mayda, film yapımcıları tarafından, tonton Hulusi Kentmen'e alternatif düşünülmüştü. Yapılan teklifleri her zaman reddetti. Daim ritim saz olarak yaşadı. Kendisine rahmet, yakınları ve TRT camiasına başsağlığı diliyorum. Vefat ettiği gün TRT'nin hemen hemen bütün programlarında anıldı.
"Kalplerdeki Nağmeler" başı çekti. Ardından bu defa Bingöl'den yayın yapan Harman Yeri ekibince işlendi.
Favori makamım
Bir dönem TRT'nin Prensi unvanı verilen Uğur Çınar bana sormuştu; "Burhan abi, favori makamın hangisi?" Kürdili Hicazkâr dedim. "Neden" diye sorularına devam etti. Cevabım "Annemden dolayı"oldu. "Açar mısın"la sürdürdü. Validemin Üsküdar Musikî Cemiyeti kökenli, iyi keman çaldığını ve favori makamının Kürdili Hicazkâr olduğunu anlattım.
Uğur devam etti: "Peki hangi Kürdili hicazkâr şarkı?" En zor soru buydu. Kısa bir beyin fırtınasından sonra cevapladım "Yalancıdır hep aynalar, gir kalbime gör kendini." Bu defa Çınar konuştu "Selahattin Pınar."
TRT Müzik'in Kalplerdeki Nağmeler'i canlıydı. Bölümün adını Fasl-ı Bahar koymuşlardı. Büyük sürprizi şef Hasan Esen yaptı. İlk yarım saati Kürdili Hicazkâr faslına ayırmıştı.
Sunum yine Dilek Demirbilek Topçu'ya bırakılmıştı. Daha sonra sololara geçildi. Örneğin Selahattin Pınar'ın bestelerinden "Bir bahar akşamı rastladım size" unutulmamıştı.
Öyküsü
Bilmeyenler için kısaca aktarayım. Fuat Edip Baksı, bu dizeleri arkadaşının anılarından esinlenip, yazıyor. Adı geçen edebiyat öğretmeni 45'ini geçmiş hâlâ bekâr. Hayalindeki bayanın özelliklerini bir öğrencisinde yakalıyor. Ancak yaş farkı bu evliliği imkânsız kılıyor. Sözlerdeki "Daha önceleri neredeydiniz?" diye sorması çaresizliğinin ifadesi.
Kalplerdeki Nağmeler, bana yeni dönemin beğendiğim isimlerini daha iyi inceleme fırsatı buldurdu.
Mesela ses ve yorumunu arabeske yakıştırdığım Ayşe Ekiz. Bu kez çok dikkat ettim, sesinin Gönül Akkor'a ne kadar benzediğini fark ettim.
Aile matinesi
İzmirli Mehmet ve Sema'dan olma Mehsem Özşimşir'le, anne ve babası ne kadar iftihar etse yeridir. Başkeman Talat Er enstrümanını konuştururken, Ayfer Er önünde solo yaptı. Okyanus'un ebeveynlerinin arası biraz soğuk mu? Yoksa bana mı öyle geldi? İkinci olasılığı tercih ederim. Alp Arslan'ın cici eşi stüdyo şefinin yanına oturmuştu. Diğer akraba varsa kusura bakmasınlar onları tanımıyorum.
Bugün kendimi Attilâ İlhan'ın "Müjgan'la mahur makamı" dinler havasında hissettim. Merhum İlhan için ben kimim. Kırk yılın başı böyle bir Kürdili Hicazkâr yazı kaleme almaya heveslendim. Bunu da, geçmişten aldıklarımın avansı olarak kabul edin.
***
Güzel Bingöl
Aynı gece bir başka hoşluğu Harman Yeri'nde yakaladım. Ömer Hayri Uzun ve arkadaşları Bingöl'e taşınmışlardı.
Doğal güzelliklerden İsviçre'ye iki tur atan bu ilimiz gerçekten anlatılmaz, görülmesi gerekir. Açılış "Bingöl Kartalları Halk Oyunları Ekibi" ile yapılınca bayıldım. Üstelik saydım tam 11 kişi. Anlarsınız ya... Program arasında kırk yıl önceki bir kayıt da yer aldı. Burada da miniklerden Bingöl folkloru izledik: Siyah-Beyaz.
Şef Ö. Hayri Uzun'un bana yolladığı mesajla ayrıca mutlu oldum: "Altun Hızma." Beni Kerkük-Telafer günlerime götürdü. Hüzün ve mutluluğu birlikte yaşadım. Bir başka rahmetli Abdurrahman Kızılay'a dualarımı yollamayı unutmadım.
GÜNÜN SÖZÜ
Her ayrıcalığın bir vergisi vardır. R. W. Emerson