Kur lobisi kim?
Dün TÜİK Finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı. Ağustos ayında TÜFE''ye göre düzeltilmiş tek pozitif yıllık reel getiriyi BİST 100 endeksi sağladı. BİST 100 endeksinin yıllık reel getiri oranı yüzde 10,46 oldu. En yüksek reel kayıp altında oldu. Külçe altının yıllık reel getiri oranı eksi 27,92''de oldu. Başka bir ifade ile 2020 yılı Ağustos ayında elinde 1000 lira değerinde altını olanının, bu ağustosta satın alma gücü olarak söz konusu altının değeri 720,8 liralıya geriledi.
Dolar değeri olarakta 8 Ağustos 2020''de, bir ons altın 2015 dolar idi, bir yıl sonra 2021 10 ağustosta yüzde 17 oranında değer kaybetti ve 1718 dolara geriledi.
Mevduat brüt faizi de Ağustosta yüzde 8,29 oranında reel kayıp getirdi. Aslında mevduat faizi en son Ekim 2020''de yıllık yüzde 1,99 oranında reel getiri sağlamıştı. Sonrasında eksiye geçti. Mart 2021 de ise, Merkez Bankası Başkanı değişince, eksi reel getiri daha da büyüdü. Söz gelimi Ağustostan önce Temmuz ayında yüzde eksi 9,27 idi.
Mevduat faizinin eksi olmasına rağmen, döviz tevdiat hesapları arttı ve fakat kurlarda son bir yılda sıçrama olmadı. Tersine dolar eksi 2,31 ve Euro eksi 2,84 oranında değer kaybetti.
Aslında ithalat arttı. Cari açık devam ediyor. Dolara olan talep azalmadı. Tersine piyasa kulislerine göre bazı iş adamları ve müteahhitlerin Londra''da gayrimenkul aldıkları ve yurt dışına para transfer ettikleri konuşuluyor. Daha önce de Türkiye de banka kredilerini yapılandırıp, yurt dışında yatırım yapanlar olmuştu. Yurt dışında yatırım yapmanın bu günkü sisteme aykırı bir yanı yok. Ama eğer yurt dışında gayrimenkul alanlar, başka ülke vatandaşlığı alanlar çoğaldıysa, bunu düşünmek zorundayız. Demek ki tasarruf sahibi parasını döviz olarak da Türkiye''de tutmak istemiyor.
Ayrıca, Türkiye''de de Türk vatandaşlarının gayrimenkul alımları arttı. Bu nedenle fiyatlar şişti. Türk vatandaşları da demek ki dolar yerine gayrimenkule yatırım yapıyor.
Yurt dışına para transferi, yurt dışında gayrimenkul alımı, yurt içinde gayrimenkul alımının hızlanmasının iki nedeni var … Birisi; güven sorununun tırmanmasıdır. Artık tasarruf sahibi tasarrufunu Türkiye''de döviz olarak ta tutmak istemiyor. İkincisi de kara para aklama paniğidir.
Bu şartlar altında; 23 şubatta Merkez Bankası''nın para kurulu toplantısında faiz kararı etkili olacaktır.
Ağustos yıllık enflasyonu yüzde 19,25 oldu. MB gösterge faizi yüzde 19''dur. Bu şartlarda MB gösterge faizi eksi yüzde 0,21 dir. Türkiye''nin ülke riskinin yüksek olduğunu da düşünerek, Merkez Bankası''nı faizleri artırması gerekir. Aslında başkanda enflasyon üstünde faiz vereceğini açıklamıştı. Şimdi kıvırmaya başladı ve Çekirdek enflasyonun son ay TÜFE olarak yüzde 19,25 oranındaki enflasyonun altında kaldığını ve yüzde 16,76 olduğunu açıklayarak faizlerin artmayacağı ve hatta düşeceği yönünde bir algı yarattı.
TÜİK çekirdek enflasyon olarak; enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE, oranını alıyor.
Merkez Bankası Başkanı, bir yandan gıda fiyatları enflasyonu artırıyor diyor diğer yandan MB gösterge Faiz kararı için gıda fiyatlarının dışlandığı çekirdek enflasyonu işaret ediyor.
Gerçekte; çekirdek enflasyon halka yansıyan enflasyonu değil enflasyon trendini gösterir. Teorik olarak enflasyon trendini gösterir tezi, Türkiye için geçerli değil. Zira Türkiye de gıda fiyatları her mevsim TÜFE ''den daha yüksek çıkıyor. Dahası gıda düşük gelir gruplarının sepetinde yüzde 40 oranında yer alıyor. Gıda''yı çıkarınca enflasyonun bir anlamı kalmıyor.
Buna rağmen faizler için çekirdek enflasyonu kriter olarak gösteriyorsa, hülle yapıyor veya kur lobisi baskısına dayanamıyor ve hülle yapmak zorunda kalıyor. Zira faiz düşerse kurlar yüzde 40 daha değerli olmasına rağmen yine de artacaktır. Açıkça bu karar kur lobisine yarar. Kur lobisinin kimler olduğunu herkes biliyor ve fakat kimse söyleyemiyor.