Kumpasçıların telaşı
“Kumpas.. Kumpasın izleri.. Kumpasçıların inlerine girilecek..” derken bir arpa boyu yolun alınmadığı gerçeğin ta kendisi. Balyoz kumpası ile ilgili yargıya intikal eden bilirkişi Ahmet Erdoğan ve eski Askeri Savcı Bülent Münger davası devam ediyor. Silivri’de Balyoz Davası’ndan yargılanıp hüküm giyenlerle beraber tahliye edilenlerin de aralarında bulunduğu 350’den fazla kişi, Savcı Bülent Münger’den şikayetçi. Mehmet Baransu için “Türkiye’nin konuştuğu gazeteci ile tanışmanın heyecanını yaşıyorum” diyen Bülent Münger, Baransu’ya bilgi vermekle de itham ediliyor. Öte yandan 3 ayrı bilirkişi raporu olmasına rağmen bunlardan sadece Ahmet Erdoğan’a ait olup “darbe planı olabilir” raporunu mahkeme dosyasına ekleyip, diğerlerini sümen altı yapmakla da suçlanıyor. Askeri Yargıtay’da devam eden dava dosyasında Münger ile ilgili o kadar çok ifade var ki özetini dahi bu sütunlara sığdırmak mümkün değil. Balyoz Davası Silivri’deki özel yetkili mahkeme tarafından hükme bağlanınca Bülent Münger emekli olup İstanbul Borsası’nda “Hukuk Müşaviri” olarak çalışmaya başlamış.
Savcı Bülent Münger ile ilgili ayrıntılı bilgiyi Münger’den şikayetçi olanlar arasındaki Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel “Silivri’de Firavun Töreni” adlı kitabında yazdı. Mutlaka okumak lazım.
Dün Askeri Yargıtay’da bu davanın yeni duruşması vardı. Duruşmalar yasal olarak halka açıktır, gazeteci olarak ben de izleme hakkımı kullandım. Davacıların ısrarlı taleplerine rağmen Bülent Münger duruşmalara gelmiyor. Yazılı bir dilekçe ile mahkemeye savunmasını ve taleplerini iletmiş. Doğrusu bir hukukçuya hiç yakıştıramadım. İddianameyi kabul eden mahkeme heyetini suçlamasını yadırgadım. “Karargah” adlı kitabın yazarının yeminli ifadeyle kitapta yazılan ve iddianameye konan hususların doğru olmadığını beyan ettiğini vurguluyor. Yani Mehmet Baransu, yazdığı kitaptaki bilgilerin doğru olmadığını itiraf etmiş hem de yemin edip ifade vermiş. Dolayısı ile bu kitaptaki görüşler iddianameye konamazmış. Oysa Baransu’nun yazdıkları yüzünden yüzlerce insan tutuklandı ve yıllardır hapisteler.
Münger, savunmasında Askeri Yargıtay’daki duruşmaları izleyerek haber haline getiren gazetecileri de suçluyor. Asılsız haberler yapmakla itham ediyor. Aydınlık gazetesi yazarı Hikmet Çiçek’in rahatça hükümlülerle görüşüp kumpas çetesini yazdığını belirtiyor. Duruşmalardaki ifadelerin medya ortamına aktarılmasından duyduğu rahatsızlığı ifade ediyor. Dahası “Duruşmaların basın mensupları ve sivillere açık görüş alanına çevrildiği”ni iddia ediyor ve duruşmaların kapalı yapılmasını istiyor. Bir insan niçin kapalı duruşma ister? Neden korkar? Sorularının cevapları kendisinde saklı elbet. Kalp rahatsızlığı olduğu için duruşmalara katılmadığını belirten hukukçu Münger’in dilekçe eklerinde hastane raporu yok. Soruların yazılı olarak tebliğ edilmesini belirtirken davacılarla karşılaşmak ve sorularını cevaplamak istemediğini anlıyoruz. “Pes yani!” bile denmez. Ama Münger’in bu davadan çok rahatsız olduğu açık seçik ortada.. Gelip bildiklerini anlatmadığı gibi duruşmaların açık olmasından duyduğu rahatsızlık biraz da suçluluk hissinden kaynaklanıyor olabilir. Dilekçenin fotokopisini defalarca okudum. Olağanüstü bir telaşa kapıldığını hissettim. Benim bu düşüncelerime deneyimli ağır ceza avukatları da katıldı.
Bu sütunlardan “inlerine gireceğiz” diyen Sayın Başbakan’a seslenmek istiyorum. “Türk Ordusuna kumpas kurulduğu ve yüzlerce insanın haksız yere hapiste bulunduğu” sözlerinin halen arkasındaysanız alın size kumpasın izleri.. Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel de personeline kumpas kurulduğunu inanıyorsa bu davayı dikkatle izlemeli. Anayasa Mahkemesi önünde 33 gündür süren “Adalet Nöbeti” ne Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Özel de destek versin. Ve bu zulüm bir an önce sona ersin...