Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Kuleli neden satılır?

Başta Kuleli Askeri Lisesi olmak üzere bazı askeri okul ve arazilerinin devrine yönelik haberler karşısındaki isyan çığlıklarımıza halen cevap verilmedi. “Sukût ikrardan gelirmiş.” Böylesine sessiz kalındığına göre Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran iradenin onu yaşatmaya yemin etmiş ruhun okulları, haraç mezat elden çıkarılacak demektir.

***


Kuleli’de okumayan, yaşamayan bilmez. Bir üst sınıfa “ağabey” denir. Rütbesi ne olursa olsun ağabeylik ömrün sonuna kadar devam eder. Gazetemizin yazarı Savaş Süzal da benim gibi Kulelili ve yine benim gibi Harbiye’den ayrılanlardan. Yaşı 70’e dayanan Savaş Süzal ‘Kuleli Hukuku’na göre ağabeyim. “Parasını bulursam, her şeyi satarım” diyen başbakanın zihniyetine isyan ettiği gibi askeri okulların satışına sessiz kalan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e de meydan okudu: “Şimdi okulumuzu satıyorsun, buna yürek dayanır mı, buna vicdan dayanır mı? Allah aşkına bir kere daha okul yıllarına dön ve vicdanına danış. İnsan okuduğu yetiştiği bilim yuvasını haraç mezat satar mı” diyor ve “Çek tabancanı Necdet Paşa, bas tetiğe beni kalbimden vur, kanım akarsa namerdim” diye bitiriyor haykırışını. Savaş ağabeyimin satırlarını okurken kanım dondu. Bırakınız Necdet Özel’in tabancasından çıkan mermiyi, giyotin ile kellem uçurulsa, kanım akmazdı gerçekten!

***


Boynumu yay kirişi ile sıkıyorlar zannettim. Kanımızı yere damlatmamak için padişah katlimize ferman mı vermişti ne? Gözlerimin önünden bir kadının oyuncağı haline gelen Sultan Süleyman’ın Şehzade Mustafa’yı boğdurma sahnesi geçti. Oysa babasına ne kadar da çok güvenmişti Mustafa. Dedesinin “anana giyecek bir şey bırakmamışın” diye azarladığı, ihtişamın yanında şehvet ve ihtirasa katılan babasının evlat katili olabileceğini aklının ucundan bile geçirmemişti Mustafa... Gözleri açık gitti.. Padişah otağının önünde halıya bile sarılmadan, ibret alınsın diye cansız bedeni sergilenen Mustafa’nın fersiz gözlerinde Yavuz’un pala kılıç Çaldıran Ovası’ndaki at sürüşü vardı. Süleyman’ınkinde ise iktidarlık hırsı.
Dedim ya okumayan yaşamayan bilmez Kulelili olmanın ayrıcalığını. Dahası Kulelili olamamanın ezikliğini hisseder bazıları. Her ne kadar Harbiye’de sivil liseden gelenlerle askeri liseden mezun olanlar arasında fark olmasa da Kuleli’de “ağabey” olmanın dayanılmaz hazzı bambaşkadır... Babası da asker olan üstelik harp okullarında görev yapmış olan Necdet Özel, Kuleli mezunu değil. Bu yüzden tıpkı Savaş ağabeyimin deyimiyle “yüreği bizler kadar yanmaz.” Ama tarih Necdet Özel’i mutlaka yargılar üstelik “özel yetkili mahkemeler”de değil, vicdanlarda mahkum eder. O muazzam mahkemede elbette müdahil olma hakkımı kullanacağım. Önce Kuleli tarihine bir göz atacağız:

***


1512-1520 yılları arasında Yavuz Sultan Selim’in Yeniçerilere kışla olarak verdiği bu yer, oğlu Süleyman tarafından havuzlu kasır haline dönüştürülmüşse de 1845’de askeri okul haline gelmiştir. 1854’deki Kırım harbinden sonra Fransız ve İngiliz askerlerine tahsis edilmiş, hastaneye dönüştürülmüştür. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında yine hastane yapılmış. 1912-1913 Balkan harbinde yine hastane. 1. Dünya Savaşı sonrasında Mondros Mütarekesi’nin şartlarına göre İngilizlerce boşaltılıp Ermeni yetim ve göçmenlerine tahsis edilmiştir. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz sonunda Lozan görüşmeleri esnasında İngilizler boşaltarak Türk makamlarına teslim etmişler Kuleli’yi. 1923’de öğrenime devam edilmiş. 2. Dünya Savaşı şartlarında Kuleli öğrencileri Konya’ya taşındı ve bu defa askeri hastane olarak kullanıldı bina. 1947’de savaşın sona ermesiyle öğrenciler yeniden döndüler Kuleli kışlasına..

***


O gün mahkeme heyetine “Kuleli’nin satılma ya da boşaltılma gerekçeleri bugün nelerdir” sorusunu yönelteceğim. Ömrünün en güzel beş yılı Kuleli’de geçen bir nefer olarak buna hakkım var! Bakalım cevabı verecek yiğit çıkacak mı? Yoksa işgal şartlarında mı yaşıyoruz ya da padişaha ve yandaşlarına otel olarak mı tahsis edeceğiz Kuleli’yi?

Yazarın Diğer Yazıları