Krizden korunmak ne kadar mümkün olur?
Sık, sık, bu günkü ekonomik kriz geçmiş krizlerden çok farklı diyorum. Daha da önemlisi bu gün yaşadıklarımız yalnızca ekonomik krizle sınırlı değil, topyekun kriz yaşıyoruz.
* Demokrasi krizi yaşıyoruz. Başkanlık sistemi tek kişilik hükümet ve otokrasi getirdi.
* Hukuk krizi yaşıyoruz. İktidar, yargıya her alanda müdahale ediyor.
* Güven krizi yaşıyoruz. Yerli ve yabancı sermaye yatırım yapmıyor. Yalnız yabancı sermaye değil, yerli sermaye de çıkıyor. Beyin göçü yaşıyoruz.
* Yönetim ve devlet krizi yaşıyoruz. Devlet parti devleti oldu. Özel kuvvetler oluşturulduğu medyada tartışılıyor. Toplum, seçim yapılır mı endişesi yaşıyor.
* Huzurumuz bozuldu. AKP iktidarı, hükümet ve parti militanları yaşam tarzımıza müdahale ediyor. Çocuklarımız ideolojik eğitime zorlanıyor.
Türkiye her dar zamanda bir çıkış yolu bulmuştur. Bu defa da bulacaktır. Ancak umarım ki, çıkış yolunun ekonomik ve sosyal maliyeti çok yüksek olmasın.
Topyekun krizden çıkışın tek yolu var, siyasi iktidarın değişmesi.
Ama tartışmak istediğim mesele ''''kısa dönemde yaşamakta olduğumuz ekonomik krizin maliyetlerini ve ağır geçim sıkıntısını ne oranda hafifletmek imkanı olur" meselesidir.
1. Sabit gelirli, işçi ve memur ve emeklinin tasarruf imkanı yoktur. Bu kesimin enflasyondan korunmak için organize olması, sendikalaşması ve baskı gurubu oluşturması gerekir. Bu takdirde ortaya bir ücret-enflasyon sarmalı çıkacaktır. Bu sarmaldan kurtulmak için de, bu kesimin doğru siyasi tercih yapması ve ülkeyi bu günkü topyekun krizden çıkaracak yeni bir iktidar seçmesi gerekir.
2. Konut alma zamanı mı?
Şubat ayında TÜFE yüzde 54,44, Yİ-ÜFE yüzde 105,01 oldu. Konut kredi faizleri ise halen yüzde 19 ile yüzde 25 arasındadır. Bu demektir ki şimdi konut kredisi ile konut alanlar karlı çıkacaktır.
Ayrıca, Türkiye''de nüfus artışı yüksektir. Uzun dönemde konut talebi yüksek olacaktır. Konut fiyatları reel anlamda artmaya devam edecektir.
Buna karşılık bazı riskler de var.
Şubattan-Şubata son bir yılda Türkiye de ortalama konut fiyatları yüzde 119 oranında, yani enflasyonun üstünde arttı. Bu artışta pandemi nedeni ile müstakil ev fiyatlarındaki artış etkili oldu. Şimdi pandemi sonrası talep artışı aynı hızla devam etmez. Talep düşünce kısa dönemde konut fiyatlarındaki artış durabilir ve enflasyonun altında kalabilir.
Yine eğer Enflasyon düşer ve enflasyon oranı konut kredi faiz oranının altına kalırsa, kredi alanların reel faiz yükü artar. Ama bu sene böyle bir olasılık yok. Seçim sonrası iktidar değişirse enflasyon da düşer.
Konut kiraları da yine kısa dönemde konutu cazip olmaktan çıkardı. Borçlar kanunu değişti. Konut kiraları 12 aylık ortalama TÜFE üzerinden artırılıyor. Geçmiş aylar enflasyonu daha düşük olduğu için, 12 aylık ortalama TÜFE, yıllık TÜFE'' nin çok altında kalıyor. Şubat atında TÜFE 54,44, 12 aylık ortalama TÜFE 25,98 oldu. Yani kira artışları enflasyonun yarısı kadar oldu. Kiraların düşük kalması, tasarruf amacı ile konut talebini negatif etkiliyor. Ama, enfasyon devam edeceği için, bir süre sonra her iki oran da birbirine yakın olacaktır.
Özetle; şimdilerde konut alınabilir.
3. TL mevduatı mı, döviz mevduatı mı, kur korumalı mevduat hesabı mı?
TÜİK, Şubat ayında TL mevduat hesabının yüzde 25,50 oranında kayıp getirdiğini açıkladı. Yani TL mevduata 100 lira yatıranların aldıkları faizle birlikte satın alma gücü bir yıl içinde eridi ve 74,50 liraya geriledi. Dolayısıyla TL mevduat hesabında kalmak akıl karı değil.
Kur korumalı mevduat, kur artışı kadar nominal faiz veriyor. Ama eğer paranızı dövizde tutarsanız, kur artışı artı döviz mevduat faizi alırsınız. Kur garantili mevduat artı döviz faizini vermiyor.
Şirketler için kur korumalı mevduat daha cazip. Çünkü artık kur artışından dolayı vergi vermeyecekler.
4. Normal vatandaşlar borsadan uzak durmalıdır.
Gelişmekte olan bir ülke için sermaye birikimi ve yatırımlarda borsa en önemli bir enstrümandır. Buna rağmen üzülerek borsadan uzak durun diyorum. Çünkü borsa aşırı kırılgandır ve bir manipülasyon alanıdır.
Şubat ayı itibariyle; BİST 100 endeksinde reel getiri oranları yüzde olarak şöyle oldu:
2019 = -25,99
2020 = 1,92
2021 = 12,12
2022 = -15,28
Borsa, şimdiye kadar emme basma tulumba gibi, bazı yıllar aşırı reel kazanç, bazı yıllar ise aşırı reel kayıp getirdi. Borsayı bilenler, aracılar fiyatlar düşerken de (şimdi sınırlansa bile) kar ettiler. Onun için vatandaş olarak borsadan uzak durmak daha iyidir.
5. Yatırımcı için, kriz yılları yatırım zamanıdır. Şimdi eksi reel kredi faizi varken, en isabetli olan, ithal girdi yerine ikame yatırımlar yapmaktır.
İthal girdi kullanan üreticiler, üretim maliyet hesabını en az üç ay sonraki kur seviyesinden yapmalıdır.
Sonuç olarak; nerden bakarsak bakalım, AKP ''nin yönetim anlayışı artık siyasi, sosyal ve ekonomik alanda sürekli kriz yaratan bir anlayış haline geldi. Tek çıkışımız şaibesiz bir seçimdir.