Krizden çıkış mı?
Başbakan ve hükümet üyeleri ile bazı yazarlar, sanayi üretim endeksi ve imalat sanayinde kapasite kullanım oranına bakarak, “krizden çıkış başladı” diyor.
Hepimiz aynı gemideyiz... Herkes krizden çıkış özlemi içindedir. Ancak bu özlemi gerçekleri göz ardı etmekle gerçekleştirmeyiz.
Ekonomide beklentileri yönetmek, ekonomik konjonktürün yönünü etkiler. Ancak bu yönetmek, griye beyaz demekle olur. Siyaha beyaz dersek, güven kaybı olur. Zira krizi hâlâ en ağır şekilde yaşayanlar tepki gösterir.
Öte yandan, ekonomik kriz uzun yıllardır küresel sürecin gerek spekülatif sermaye ve gerekse siyasiler tarafından istismar edilmesinden dolayı aşırı negatif enerji birikiminin bir sonucudur. Türkiye’de 2001 yılında yaşanan, finans krizinden farklıdır.
Tren raydan çıkınca, yeniden raya sokmak için bir zaman geçer. Raydan çıkan ekonomiyi yeniden raya sokmak için de bir zaman gerekiyor.
Sanayi üretiminde ve imalat sanayi kapasite kullanım oranlarındaki harekete gelince...
1) Mart ayında sanayi üretim endeksi eksi yüzde 23.7 oldu. Nisan ayında eksi yüzde 20.9 oldu. Sanayi üretiminin 2.8 puan daha az küçülmesinin bir nedeni Mart ayının mevsimsel olarak üretimin artış ayı olmasıdır. Örneğin 2008 yılında da Nisan ayında 111.1 olan üretim endeksi, Mart ayında 121.2 olmuştu.
Sanayi üretim endeksi, sürekli düşmez. Bir noktadan sonra sabit yatırımları kurtarmaz. Sabit yatırım maliyetlerini kurtarmak için üretimin asgari bir düzeyde sürdürülmesi gerekir. Aksi halde firmayı kapatmak gerekir.
Mart ayında sanayi üretiminin eksi yüzde 20.9 üretim daralması, krizin ağır olduğunu gösteriyor. Krizden çıkış için sanayi üretiminde, art arda artış olması gerekiyor.
Mart ayında sanayi üretim endeksi içinde yer alan, sermaye malı ithalatının da eksi 42.2 olması, ekonomik krizin henüz inişte olduğunu gösteriyor.
2) İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranının 66.8 olarak açıklanması aynı şekilde krizde çıkış olarak açıklandı. Bu da yanlıştır.
TÜİK’in yaptığı anketlerde imalat sanayiinde düşük kapasite ile çalışmanın nedeni olarak ilk sırada yüzde 55.4 ile iç talep yetersizliği gelmiştir. İkinci sırada ise yüzde 31.4 oranı ile dış talep noksanlığı gelmektedir.
Krizden çıkış için dış talebin de canlanması gerekiyor. Kaldı ki iç talep yetersizliği devam ediyor.
Firmalar, kriz nedeniyle önce stoklarını eritmeye uğraştılar. Bu nedenle kapasite kullanım oranı 2009’un ilk aylarında daha çok düştü. Şimdi çalıştıkları yüzde 66.8 kapasite kullanım oranı da düşüktür. Bu oranın altı da sabit yatırımların maliyetini kurtarmaz. Kaldı ki, 2008 Nisan’ında yüzde 81.7 olan kapasite kullanım oranı, bu Nisan’da 14.9 puan azalmıştır. Önceki aylara göre birkaç puan artması sorunu değiştirmez.
Ekonomik krizden çıkış için hükümet yalnızca beklemeyi ve ufak hareketleri “İyileşme devam edecek” şeklinde yorumlamaktadır.