Kripto FETÖ'cüler bu konulara sessiz!
"Siyasi iktidar geçmişte FETÖ'ye alan açmıştır" / doğru,
"FETÖ desteklenmese bu noktaya gelemeyecekti" / doğru,
"Zamanında Gülen'e övgüler düzenler bugünlerde başkalarına 'FETÖ'cü' iftirası atıyor" / doğru,
Daha yüzlerce hatalı yaklaşımdan, argümandan ve doğrularımızdan söz edebiliriz.
Ancak, sadece muhalif olmak için FETÖ'nün yaptıklarını da görmezden gelemeyiz!
Yandaşların çirkin diline, yakıştırmalarına ve geçmiş ortaklıklarına rağmen FETÖ ile topyekûn mücadele etmek, hainliklerinin üzerine gitmek durumundayız.
15 Temmuz darbe girişiminin ilk gazilerinden olan emekli Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz, geçtiğimiz hafta önemli değerlendirmelerde bulundu. Cezaevlerinde doluluk oranına dikkat çeken Eryılmaz, FETÖ'cülerin bir arada kaldıkça daha da fanatikleştiklerine ve bu durumun ileride büyük sorunlara yol açabileceğine dikkat çekti.
Cezaevlerindeki gidişata yönelik devletin ne gibi önlemler aldığı, "FETÖ'nün cezaevi örgütlenmesi" ile ne şekilde mücadele edildiğini bilemiyoruz.
Yurt dışına kaçan FETÖ'cüler ise ciddi ciddi lobi oluşturmaya başladılar.
BBC Türkçe, tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yunanistan ziyareti sırasında, "Türkiye'den kaçan yüzlerce Gülen Cemaati üyesi Selanik'te" başlığıyla bir haber servis etti.
Haberde FETÖ'cüler için "Fethullah Gülen cemaati üyeleri" tanımlaması yapılırken, Yunanistan'a iltica edenlerin durumu dramatik bir dille anlatılıyor.
Darbe girişiminden sonra Türkiye'den kaçmak zorunda kaldığı iddia edilen, çalıştığı üniversite KHK ile kapatılan kimya öğretmeni Ebru ismindeki bir FETÖ'cü ile görüntülü röportaj yapılmış.
Görüntülere baktığınızda her yanından samimiyetsizlik akan, vatansız, milletsiz bir yüz görüyorsunuz. FETÖ'cü Ebru diyor ki; "Darbeden sonra Hizmet'le ilgili operasyonlar arttı, eşimin arkadaşının kaçırıldığını, ondan sonra bir ay hiç haber alınamadığını öğrendik, hâlâ da haber alınamıyormuş. Bizi tanıyanların da ihbarları oldu... Bir suç işlemediğimizi biliyorduk ama işkence korkusu, gözaltında ölenler ve eşleriyle tehdit edilenler... Bunlar korku değil, yaşayan arkadaşlarımız var."
Bu sözlerin hemen ardından habere "İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ekim tarihli raporunda 'gözaltında işkence kanıtları olduğunu' belirtiyor" başlıklı anons giriyor.
Tam bir operasyon haberi!
Haber bununla da sınırlı kalmıyor... Devamında ismini vermek istemeyen bir başka FETÖ mensubunun yalanları geliyor. Haberde, "Selanik'e Ağustos ayında Meriç Nehri üzerinden kaçarak gelen ve güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen bir öğretmen ise 29 Temmuz gece yarısı evinde gözaltına alınıp işkence gördüğünü, ters kelepçeyle dövüldüğünü ve aşağılayıcı, kötü muameleye maruz kaldığını öne sürüyor" ifadeleri kullanılıyor.
İsmini vermek istemeyen FETÖ'cü, "ByLock kullanmak Whatsapp kullanmak gibi, bunun neresi suç" diyerek üste çıkmayı da ihmal etmiyor!
İşte bu gibi yalan argümanlarla, beyanlarla, aldatmacalı sözlerle FETÖ'cüler dört bir yanda Türkiye aleyhine çalışıyor. Yabancı basın kuruluşları da bunları açıktan servis ediyor.
Bir diğer örnek ise 15 Temmuz sonrasında ABD'ye kaçan Today's Zaman eski Ankara Temsilcisi Abdullah Bozkurt... Kudüs eylemlerini eleştiren Bozkurt, birçok yabancı basın kuruluşuna demeç vererek, Türkiye'deki eylemlerde radikal terör gruplarının ortaya çıktığını ve protestoları bu grupların yürüttüğünü iddia ediyor. Yalanlarını Twitter hesabından da sürdürüyor.
Zarrab Davası'nda da benzer görüntüler var. TSK'nın komuta kademesini Balyoz ve Ergenekon kumpaslarıyla çökerten Emre Uslu ve Adem Yavuz Arslan, ellerinde Apple markalı laptop ve telefonlarla büyük iş yaparmış gibi ortalığı karıştırıyorlar.
Bu vatansız adamlar yüzünden Zarrab Davası konusunda Türk medyasındaki eleştiriler de sınırlı kalıyor!
Uzun lafın kısası, FETÖ'cüler üzerinden Türkiye'ye karşı ciddi bir manipülasyon yapılıyor. FETÖ'cüler maddi güçleri sayesinde yurt dışındaki faaliyetlerini; hükümetlerle temas edip, medyayı yönlendirme üzerine kurgulamışlar. İlerleyen dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden Türkiye aleyhine karar çıkartmak için de yoğun bir çalışma içerisindeler.
Hükümet yanlısı medya ise bunca olaya, girişime rağmen işi sulandırmakla meşgul. Sağa-sola iftira atıp her hükümet muhalifine "Bu FETÖ'cü" iftirası atıyorlar. Anlaşılan o ki FETÖ'nün kripto elemanları medyada hâlâ "yandaş" kılığıyla dolaşıyor.
Son gelişmeler gösteriyor ki FETÖ'cülerin Türkiye aleyhindeki faaliyetlerini önlemek amacıyla karşı lobi çalışmalarına bir önce başlanması gerekiyor.
Öte yandan Birleşmiş Milletler'in yurt dışındaki FETÖ'cülere aylık 500 Euro'luk "insani yardım" yaptığı belirtiliyor.
Şimdi kilit soruyu soralım... Önüne gelene FETÖ'cü iftirası atanlar, bu konuyu gündeme neden getirmezler?