K-Pop tarikatı!
Konunun yabancısı olanlar için, dünün en garip haberlerinden biriydi;
"İstanbul''da yaşayan ve ''K-Pop fanı'' olan üç kız çocuğu ''Kore''ye gitmek için'' evden kaçtı."
Biri henüz 11, biri 13, biri de 15 yaşında olan çocuklar, başlarına bir fenalık gelmeden, sağ salim bulundukları için belki es geçilecektir; son üç-dört yıldır hızla yayılan ve özellikle ergenlik çağındaki çocuklar için ciddi tehdide dönüşmüş olan böyle bir akım var.
***
K-Pop dinleyen ve K-Drama izleyen ergenlerin oluşturduğu "army(!)"ler, en iddialı trol çetelerine taş çıkartacak hızla, sosyal medyada, çoktan "Ne alakası var" kampanyasına başladılar;
"K-Pop da bir müzik türü sadece…"
***
Değil ama…
Bir sözde "kültür"; çocukların o güne değin donanmış olduğu bütün değerleri, öğrenilmiş/edinilmiş bütün nitelik ve alışkanlıklarını sıfırlayıp onları "sadık" birer robota dönüştüren bir "kültür(!)" üstelik de!
***
"İdol"lerin her biri cicili-bicili giydirilmiş, şirin mi şirin, güzel mi güzel kız ve erkekler; neredeyse birer oyuncak bebek gibiler.
Asi, serseri, kirli, dağınık, pespaye olmayan bu fazla "temiz görünüm"ün etkisiyle olmalı, çoğu aile tepkisiz karşılıyor ilk anda çocuklarının bu yeni "bağımlılığını".
Halbuki, K-Pop''un temel hasarı çocuğu önce ailesine karşı bağsızlaştırması.
***
Uyuşturucu yok, ırkçılık yok; sorsan K-Pop şarkıları sadece "kendilerini sevmeyi" öğütlüyor/öğretiyorlar; kendilerini en sevmedikleri çağda olan ergenlere.
Nobel verilirse yeridir; öyle dev yani insanlığa hizmetleri!
Çocuklar, belki de en değersiz hissettikleri dönemde "ne kadar değerli" olduklarını anlıyor dinledikleri müzik sayesinde!
"Love myself/Kendimi seviyorum" neredeyse marş olmuş dillerinde.
Ve fakat bu öyle bir kendini sevmek ki; kendilerinden başka hiçbir şeyi önemsemez hale geliyorlar zaman içinde.
Onlar o kadar değerliler ki; hiç kimse, hiçbir konuda, onlara tek söz edemez… Anne-babaları dahil hiç kimse "tercihlerine" müdahale edemez, yol gösteremez, uyarıda bulunamaz… Onlar zaten "mükemmel"ler; her şeyi, herkesten daha iyi bilirler!
***
Çocukların sadece müzik dinleyerek böyle bir dönüşüme uğrayabilecekleri gerçekçi gelmiyor olabilir. Emin olun sadece müzik dinlemiyorlar!
Karşısından ayrılmadıkları o bilgisayar ekranında, "öteki mükemmel"leri arıyorlar. Wi-Fi bağlantısında verilmiş isim bile ipucu onlar için; mahallelerinde, gittikleri kafede, okulda, başka bir fan olup olmadığını kolayca fark edebiliyorlar bu yolla. Bazı grupların "okul temsilcileri" bile var!
Kendilerini "army" diye adlandırıyor BTS grubu hayranları mesela; ordulaşıyorlar(!)
Yegane insani semptomu narsizm olan bir robot ordusuna dönüşüyorlar.
Hayranı oldukları idollerce, yardım kampanyası benzeri etkinliklerle toplu tavır almaya, toplu hareket etmeye yönlendiriliyorlar; ortalama bir sivil toplum kuruluşundan çok daha organize ve yoğun çalışıyorlar. Kendileri ait haberleşme altyapıları, dilleriyle birlikte bir de olmazsa olmaz şartları var:
Sadakat!
***
K-Pop idolleri dünyanın dört bir yanındaki hayranlarından "sadakat" istiyorlar; milyonlarca çocuk "sadakatle bağlı oldukları" idolün emrini bekliyor bilgisayar/telefon başında! Bu mu "sadece müzik"?
Bunun herhangi bir tarikat yapılanmasından ne farkı var; kendi ailelerinden, kendi değerlerinden, kendi ortamlarından tamamen koparılmış, K-Pop idollerinin "askeri"ne dönüşmüş milyonlarca çocuktan söz ediyoruz…
En büyük hayalleri Güney Kore''ye gitmek; bunun planlarını yapıyorlar aralarında! "Bir uçak bileti" uğruna yapmayacakları yok!
***
Ve tabii şu cinsiyetsizlik meselesi; "anne" ve "baba"nın kimliklerini "ebeveyn1" ve "ebeveyn2"ye dönüştürmeyi tartıştıracak boyuta varmış durumda, kız veya erkek değil de "nötr" olmak dünyada!
Okul gibi, meslek gibi, "ergenlikten sonra kendi iradeleriyle seçmeleri gereken" tercihe tabii bir unsur olarak görüyor K-Pop''çular cinsiyeti!
***
Sadece bu zihin işgaline maruz kalan çocuklar değil işgalci çocuklar da kurban aslında.
Tam bir esaret var o pırıltılı görünümün arkasında.
K-Pop üyeleri, Güney Kore gettolarından daha 7-8 yaşlarındayken seçiliyorlar. Sözde "kendini sevmeyi" öğreten idoller, herkesin beğenebileceği kadar "kusursuz" görünebilmek için düpedüz işkenceye uğruyorlar. Daha çocuk yaşta estetik ameliyatlar geçiriyorlar. Her hafta tartılıyor; zayıf görünmek için neredeyse aç geziyorlar.
Öyle bir elleri yağda bir elleri balda lüks içinde sanılıyor ama yurt benzeri yerlerde ve toplu halde yaşıyor, katı bir disiplinle eğitiliyorlar.
Hitap ettikleri çocukları kural tanımamaya itiyorlar ama kendilerinin bir tek karar bile yok alabildikleri kendi haklarında. Saç renkleri, giysileri, makyajları; dahil oldukları projenin yöneticileri belirliyor hepsini.
Evlenmeleri yasak.
Cep telefonu üzerinden milyonlarca çocuğun hayatını etkiliyorlar ama kendilerinin cep telefonu taşımaları yasak özel hayatlarında!
***
Türk çocuklarının yeryüzü cenneti Güney Kore, dünyada teknoloji bağımlılığında zirvede, intihar vakalarında ise ikinci ülke; 40 dakikada bir kişi intihar ediyor. İntihar edenlerin çoğu 20''li yaşlarında ve intiharlar K-Pop idolleri arasında da yayılmaya başladı son yıllarda.
***
Sözün özü;
Ey anneler! Ey babalar!
Çocuğunuzu, bir gün "başkalarının değerli hissettirmesine muhtaç kalmayacakları" kadar çok sevin, sahiplenin; ilgi ve emeğinizi esirgemeyin…
Doğa boşluk kaldırmıyor zira!