Koşmayana forma yok
Andorra önünde galibiyeti zor bulan Millî futbol takımımız Moldova'yı rahat geçti. Taktik olarak hiçbir zaman beğenmediğim Şenol Güneş bu defa sahaya beş farklı isimle çıktı. Koşmayanları kenara alıp, koşanları sahaya sürmüştü.
Bizimle aynı saatlerde oynayan Arnavutların İzlanda'yı devirişi ayrı güzellik oldu. Bir yerde Avrupa Şampiyonası finallerine gidişimizi kolaylaştırdı. Adeta Balkan tulumbası ikram edilmiş gibi olduk.
Bunu da Alparslan Türkeş gibi yiyebilmek önemli. Merhum, o kocaman tatlıları tam ortadan yarar içine kaymak doldururdu. Başbuğa rahmet dilemeyi de ihmal etmeyelim.
İlle de yayın
TRT, zamanında iyi para verip satın aldığı maçların mükafatını görüyor. Çözemediğim nokta, anlatımı Taksim-Sarıyer kahyasını hatırlatanlara vermesi.
Bu işte bir gariplik olduğu kesin. Ellerinde Erdoğan Arıkan gibi bir doğuştan yetenek var. Niye hâlâ ikinci planda.
Uzun süre düşündüm ve sevdiğim ve saydığım bir büyüğüme sebebini sordum. Bana şunları söyledi:
"Vallahi bilgim yok. Ayrıca bu tip olaylara karışmam. Zaten müdahale hakkım mevcut değil."
Çözdüm
Meraklı biriyim ya, başka kanallara da başvurdum. Sonuç mu? Erdoğan Arıkan mart ayında zorla izine çıkmış. Bu da cezalandırma sebebi olsa gerek.
Neyse, önce İngiltere lig maçları verilerek boykotun kalktığını fark ettik. Şimdi de, Moldova maçının TRT Spor'a yansıyan bölümünde de görev verilmişti.
Malum, kurum devlete ait olunca ceza ve taltif çok yavaş devreye giriyor.
Ötekiler
TRT'nin Kişinev'den merkeze kadar görev verdikleri için de birkaç şey yazmak istiyorum. Alp Pehlivan'dan Veli Yiğit'e, özellikle de İbrahim Kırkayak'a kadar başarılıydılar.
Kırkayak'ın maç önü ve sonrası röportajları güzeldi. Yaşlı başlı yöneticileri 2 kilometre yürütüp kamera önüne getirebilmesi için çabasını takdir ediyoruz.
Geceden kalanlar
Dün sabah da, diğer eleme grubu maçlarını izledim. Bizim ligde forma giyip millî takımlarında oynayanlara dikkat ettim. Kesinlikle en başarılısı Vedat Muriq idi. İngiltere'yi adeta salladı; iki gol pası verdi. Bir de kendi kazandırdığı penaltıyı gole çevirdi.
Bana göre Kosovalı futbolcunun Premier Lig'e gidişi, fazla gecikmez.
Ona yakın başarıyı Hollanda forması giyen Babel de yakaladı. Letonya'yı deplasmanda 4-0 yendikleri maçta iki gol kaydetti.
Haddini bilmek
Öte yandan TRT Spor'un bir başka yayınına da değinmek istiyorum. Spor servisinin yeni transferlerinden Ceyla Büyükuzun'un dili soyadına dönüştü.
Bayan Valderama çabuk havalandı. Spor dalı fark etmiyor. Hangi millî takım olursa olsun, kim eleştirirse saldırıyor. Hoş partneri de ondan farksız.
Ceyla Hanım'a bir de hatırlatma yapayım; "Hastasıyım" esprisinin patenti Ayhan Sicimoğlu'na aittir. Erbatur Ergenekon'un değil!
Elleri boyayan Mısır kalemleri
Yazılarımı tükenmez kalemle yazarım. Genelde Faber Castell'inkileri kullanırım. Bunları ithal zannetmeyin. Burada üretiliyor.
Geçenlerde A-101'de dörtlü mavi tükenmezler gördüm. Hem de çok ucuz. İki paket aldım. Ertesi sabah bunlardan birini kullanıp mesaiye başladım. Aman yarabbi, bir de ne göreyim "sağ elim bileğime kadar masmavi." Biraz daha devam etsem çizgi filmdeki Şirin Baba'ya dönüşeceğim.
Bu arızalı deyip, başkasını kullanmaya başladım. İki ayrı ambalajdaki toplam sekiz tükenmez kalem de farksız. Al birini, vur ötekine.
Neden sonra aklıma kimliğine bakmak geldi; Madeın Egypt. Markası ise LOTTE M 1.0.
Peki bu Mısır malları nereden çıktı? Üstelik diktatör Sisi ile aramız şeker renk. Bu ülkeden alınanların daha iyi kontrol edilmesi gerekmez mi?
Hepimiz biliyoruz ki bu aralar Uzak Doğu kökenlilerin tamamı en ince detayına kadar inceleniyor. Peki Mısır'ınkilere yapılan torpil mi?
Anadolu Endüstri Holding'i de uyarmak istiyorum. Ürettikleri siyah kalemleri bulmak mümkün değil. Hatta, mavileri bile temin etmek zor. Neden?
GÜNÜN SÖZÜ
Erdemlerimizle kusurlarımız birbirlerinden ayrılamazlar; tıpkı kuvvetle mantık gibi. Ayrıldıklarında insan diye bir şey kalmaz. Nikola Tesla