Korsan TV’ler geliyor
Yazının başlığına bakıp da korsan TV mi olur diye sakın sormayın. Kitabın, takvimin, ambulansın bile korsanı olur da televizyonun olmaz mı? Bal gibi oluyor. Yıllardır yayında olan televizyon kanallarının hangisi hukuki? Yılan hikâyesine dönüşen frekans ihalesi bir türlü yapılamadığı için, mevzuat hazretlerine göre çoğu korsan sınıfında. Bu konuda sadece 8 yıldır iktidarda olan AKP’nin günahı yok, bundan öncekilerin de vebali var. İktidarlarında medya patronlarını direkt karşılarına almamak için frekans ihalesini hep ertelemişlerdi. Demokles’in kılıcı gibi televizyon kanalarının başında sallandırılan frekans tahsisi ve ihalesi bir nevi şantaj unsuru olarak kabullenilmiyor mu? Sıkıysa muhalefet etsin iktidara? Karasal yayın hakkı derhal iptal ediliverir. Dahası vergi cezasıyla köşeye sıkıştırılıp, türedi zenginlere satışı ve devri sağlanır itinayla. Uydu marifetiyle izletmek isteyenlerin durumu da içler acısı. TÜRKSAT’tan yer alabilmek deveye hendek atlatmaktan zor. Dünyanın en pahalı frekansı bizde. Sağlıklı yayın yapabilmek için aylık en az 100 bin doları gözden çıkaracaksınız sadece frekans için. Televizyonları yaşatan tek gelir kaynağı reklama ambargo konduğunda yandı gülüm keten helva. Bütün güçlüklere katlansanız bile canlarını sıkarsanız tıkarlar içeri. ART’den Mustafa Özbek, Kanal B’den Prof. Dr. Mehmet Haberal, Kanal Biz’den Tuncay Özkan, Ulusal TV’den Doğu Perinçek ve ekibi gibi. Seyredilebilir 24 saatlik yayın için, aylık 500 bin dolar bütçe neredeyse şarttır. Bu arada sık sık yeriniz değiştirilir. Uydu sıralamasında ta gerilere atılarak, yeni frekanslarınızın bulunabilmesinin önüne geçilir. Kirayı bir gün geciktirirsen ekranınız kararır. Elektrik faturası çift tarifelidir, beş iş günü yatırmazsan, mum yakar derdine yanarsın. AKP’nin belediyeleri suydu, emlaktı, çevre vergisiydi, iş yeri ruhsatı, Pazar günü çalışma izni gibi bir yığın bürokrasiyle her gün kapınıza dayanıp tedirgin eder. Televizyon şirketinin ortaklarının diğer ticari kuruluşları didik didik edilip, gözünün üstünde kaşın var diyerek cezalar yazılır. Zabıtası, trafik polisi televizyon binasının önündeki araçlara yanlış parktan ceza yağdırır. Kısacası devri AKP döneminde bırakınız muhalif yayıncılığı, tarafsız kalmanıza bile tahammül edilemez. Zor zanaattır Türkiye’de televizyonculuk ama yandaş olursanız bütün kapılar sonuna kadar açılır. Adına reyting denen seyredilme oranı falan önemli değildir. Reklâm pastasının çikolatalı, kremalı tarafını afiyetle götürürsünüz. Devlet kuruluşlarının ilanlarından, banka ve şirket reklâmlarına kadar her şey istenmeden verilir. Başbakanın uçağında, iktidarın otobüsünde koltuk bulur, ihalelerde öncelik bile sağlanır. Nitekim 8 yıl içinde pıtrak gibi televizyon kanalları türedi. Değirmenin suyunun nereden geldiğini soracak irade olmadığı için her gün yenileri ekleniyor ama yetmez, çok sağlam kaynaklardan aldığım bilgiye göre en az iki tane daha korsan televizyon yakında yayına başlayacak. Tıpkı Taraf gazetesinin yüklendiği misyon gibi, referandum ve seçime yönelik stratejik görev yapacaklar.
Her gün ekranlarda yasa dışı ortam dinlemelerini seyredeceğiz. Yıllarca biriktirilen şantaj malzemeleri dökülecek ortaya, en alçak belden aşağı vurma operasyonları ile vatandaşın kafası allak bullak edilecek. Montajlı resimler, dandik görüntüler, kafalarında kese kağıdı olan gizli tanıklar, teknolojik imkânlarla değiştirilen sesler ve akıllara gelmeyecek müptezellikler sergilenecek korsan televizyonlarda. İş bununla kalmayıp yandaş medya bu müptezelliği kaynak gösterip ana haber bültenlerine, tartışma programlarına taşıyarak pisliğin üzerine tüy dikecek.
NOT: Değerli okurlar, bugün Diyarbakır’a uçuyorum. İzmir, Aydın ve Nazilli ile ilgili notlarımı dönüşte mutlaka yazacağım.