Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

Korkunun ecele faydası yoktur korku yalnızca zilleti arttırır

Kongre öncesi ucuz bir tetikçiliğe soyunan MHP Genel Sekreteri yeni bir açıklama daha yaptı. Açıklamanın muhtevâsı bahse değer bir muhtevâ değil. Soğuk savaşın tipik ‘gri propaganda’ taktiklerinden. Nasıl olursa olsun suçla, iftira et. Kendi içinde cemaati dünyaya şekil veren bir yapı haline getiren zavallı bir açıklama metni.
Tipik bir ‘sâhibinin sesi’ açıklaması. Elini ateşten sakınan bir sâhibin, elindeki gönüllü maşanın hezeyanları. Bu sebeple açıklamanın kendisi hakkında bir harfi bile israf etmek câiz değil aslında.
Acar Genel Sekreterin salladığı kılıç, bindiği atın sâhibinin kılıcı, sahibine göre kişneyen bir atın üzerinden sallanan bir kılıç.
Kılıcı kendi partisinin bir milletvekiline sallıyor acar Genel Sekreter.
Şimdiye kadar bir tek düşmana sallanmak için bile kınından çıkmayan kılıç bilenmiş ve kendi ülküdaşına sallanıyor.
Ne için?
Kongre kaybetme korkusu yüzünden üstlenilmiş bir sefil vazife için.
Şimdiye kadar kınında paslanmış ve sıyrılma cesâreti gösterilmeyen kılıç ve kılıçlar bugünlerde kınına girmiyor, boşlukta sallanıyor, hangi ülkücüyü yaralarsa yaralasın, endişe edilmeksizin.
1999 seçimlerinden sonra Fikri Sağlar’ın MHP’nin Meclis’e girişini Hitler’in ‘Reichstag’a girişi’ne benzetmesini ve MHP milletvekilleri için ‘onlarca katil’ demesini ve hemen ardından Rahşan Ecevit’in“eli kanlı katiller”hakâretini yalayıp yutanlar, yutamayıp gargara yapanlar bugün dilleri çözülmüş kendi arkadaşlarına hakâret ediyorlar, kendi milletvekillerine iftirâ atıyorlar.
Daha bir iki yıl evvel, Devlet Bahçeli Meclis kürsüsünden konuşurken Tayip Erdoğan’ın dudaklarından Bahçeliye yönelik ‘sinkaflı’ küfürler döküldüğünde suskunları oynayanlar ve üstelik bunu “Dudak okuma uzmanlarına okuttuk, Başbakan Erdoğan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye küfür etmiştir” diyerek televizyonlarda fâş edenler ama bunca hakâret karşısında kıllarını kıpırdatmayanlar, dillerini yutanlar bugün ellerinde bir iftira kılıcı kendi ülküdaşlarına sallıyorlar.
Bekir Bozdağ’ın “Erciyes’te uluyanlar gelsinler Mecliste ulusunlar”sözleri, Kılıçdaroğlu’nun ‘yanaşma’hakâreti, Ali Koç’un “Faşist” suçlaması karşısında derin bir sessizliğe gömülenler bugünün acar Genel Sekreteri ve çalışma arkadaşlarıdır.
Daha çok kısa bir zaman önce Devlet Bahçeli “Kandil’e bayrak dikin, Sn. Başbakan korkmayın Ülkücüler arkanızda”dediğinde, BDP’li Hasip Kaplan’ın,“Kerkük’e pasaportla gidemeyenler Kandil’e bayrak dikmek istiyorlar. Üç yol var, Zağnos, Botan ve havadan. Önden buyursunlar”cevabıyla neredeyse tepeden tırnağa boyananlar, duymamış gibi yapanlar da bugünün acar Genel Sekreteri ve çalışma arkadaşlarıdır.
BDP Eş Başkanı Demirtaş’ın dokunulmazlıklar tartışmasındaki, “BDP’nin kuruluşu 2008, 2+8=10. Benim yaşım 40, 40x10=400. Senin yaşın 64, 64+400=464. 100 de benden ekle, etti mi 564. İşte fezleke sayımız”sözleri belki de MHP Genel Başkanına yönelik en aşağılayıcı sözlerdi.
Bu sözler gündeme düştüğünde MHP’nin acar Genel Sekreteri muhtemelen bir kulak-burun-boğaz kliniğinde yoğun tedavi altındaydı. Yoksa gereken en okkalı cevabı kesinlikle verirdi. Çekerdi kılıcını ve“Heeeyt! Yettim bre”diyerek kükrerdi kesin olarak.
MHP’ye, Genel Başkanına, Ülkücülere yönelik on yıldır gelen iftiralar, suçlamalar, hakâretler karşısında’bilgeliklerini, itidâllerini, soğukkanlı devlet adamlıklarını’ muhafaza edenler, şimdilerde kaybetme korkusu yaşadıkları bir kongrenin telâşıyla ellerine aldıkları bir kılıcı sallıyorlar.
On yıldır pas tutan ve kınından çıkmayan o kılıçlar şimdi ülkücülere sallanıyor, sefil bir vazife uğruna.
Acar Genel Sekreter o sefil vazifeye atılmış ve kapmış,“ben iyi sallarım efendim”demiş ve bunca hakârete cevap vermeyen, yalayan, yutan, gargara yapan ve pişkin pişkin sıfatını taşıyıp koltuğunda oturan acar Genel Sekreter almış eline iftira kılıcını sallıyor, pervâsızca, utanmadan, sıkılmadan vearlanmadan.
Neden?
Bir korkunun, bir telâşın, üzerlerine gelen çığın sesini duyan bir korkunun eseri bunlar. Mezarlıktan geçerken ıslık çalmak gibi. Haksızlık karşısında susan bir dil taşıdıkları ağızlarını, kendi arkadaşlarına iftira atarken açabildikleri kadar açıyorlar.
Kendileri de bilirler aslında, fakat unutmuş olmalılar.
Korkunun ecele faydası yoktur, korku yalnızca zilleti arttırır.

Yazarın Diğer Yazıları