Korku dağları bekler

Bazı AKP'lilerin kemikleşme sürecine giren korkusu, cumhurbaşkanlığı seçiminde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün aday olma ihtimalinden kaynaklanıyor. Olursa çatı aday mı olur, yoksa seçime bir başına mı girer o belli değil...

Gül bu konuda renk vermiyor...

Partilerle de diyalog kurmuyor.

Herhalde erken yapılacak girişimlerin elini zayıflatabileceğini düşünüyor...

Gül'ün bu suskunluğu ve yanlış gördüğü uygulamaları eleştirip uyarılar yapması AKP'lilerin kanına dokunuyor ki, odacı mesabesindeki tiplerin ağız birliği halinde yaptıkları saldırılara maruz kalıyor...

Bunların amacı Gül'ü gündemin dışına itmek, toplumun nazarında yıpratmak ve AKP'nin tabanından koparmak...

* * *

Hele biri var ki çirkin ve nankörlük içeren bir çıkış yaptı, Gül'ü alenen hedef alarak "Bizi eleştirenlerle aramızdaki mesafeyi açarız" dedi. Böylece iktidar partisinde kimsenin eleştiriye tahammül göstermediğini itiraf etmiş oldu.

Eleştiriye gelmeyen, yapanı da dışlayan zihniyet, hataları gündeme taşıyan kim olursa olsun -partinin kurucusu da olsa- hedef haline getiriyor.

Bu anlayıştaki siyasal iradeden memlekete hayır gelir mi...

AKP, Rabbena hep bana diyen bir iktidardır, 15 yıldan beri de değişmemiştir...

* * *

Cemaat belasını da başımıza "Rabbena hep bana" kafasıyla musallat etmediler mi...

O kafayla hainlerin paralel devlet haline gelmesine ses çıkarmadılar, devletin bütün mekanizmalarını onlara teslim ettiler...

Rabbena hep bana diyenlerin eleştiriye tahammülü olmadığını ve uyarıya gelmediklerini bugün daha net görüyoruz...

* * *

Bu iktidarın devrilip gitmesi mukadderdir...

Gül'ün varlığı ve ağırlığı bu gidişi hızlandıracak gibi... Hele aday olursa, Erdoğan'ın oy potansiyelini büyük oranda etkileyebilir...

* * *

Partiler kendi adaylarıyla seçime gireceklerini açıkladı; Gül bir başına aday olur mu bilemem; yalnız şunu söylemek mümkün, partilerin bu kararı değişebilir, Gül'e destek gelebilir, o da siyasal koşulların değişmesine bağlı...

* * *

İçinde Gül'ün de olduğu çok adaylı bir cumhurbaşkanı seçimi Erdoğan'ı Beştepe'ye taşımaz. AKP'liler işte bundan endişe duyuyor...

209 liraya kan doğradılar

TÜRK-İŞ Başkanı kadim dostum Ergün Atalay aradı, çarşamba günü gazetede yer alan asgari ücret konusundaki yazımda bilgi noksanı olduğunu söyledi, "Şimdi söyleyeceklerimi yazar mısın" diye sordu...

Ona da söyledim, neden yazmayım; görevimiz doğruları yazarak okuru aydınlatmak...

Yanlış ya da noksan lâflar ederek zihinleri bulandırmak ve kafalarda soru işareti bırakmak tarzımız değil...

* * *

Verdiği bilgileri özetliyorum...

Asgari ücret için masaya oturulurken Atalay, TÜRK-İŞ tarafından belirlenen asgari ücreti heyete bildirmiş ve rakamın bin 893 lira olmasını istemiş; ancak buna işveren kesimi karşı çıkmış...

Sonuçta işverenle hükûmet, rakamı birlikte belirlemiş; ortaya çıkan rakam da bin 603 olmuş...

Karar imzaya açılmış, Atalay muhalefet şerhi koyduktan sonra imzayı atmış...

* * *

Kaybeden yine işçi...

TÜRK-İŞ'in asgari ücret teklifi kabul edilseydi çalışanların eline fazladan 209 lira geçecekti...

* * *

Türkiye'de yıllardır emeğe değer verilmiyor sevgili okurlar; iş gücü ucuza satın alınıyor, çalışan kesim ezilirken çalıştıran kesim kâra doymuyor...

Neye üzülüyorum biliyor musunuz, bu ayak oyununa siyasetçilerin de âlet olmasına...

Nereden nereye

Beş kadın yurttaşımız, beşi de türbanlı. Bunu gösteren fotoğrafı facebook'a taşımışlar...

Altta da yine aynı hanımlar...

Bu defa örtülü değiller, göğüs bağır açık desek yerinde...

Örtünmemiş hallerini gösteren fotoğraf da diğerinin altına yerleştirilmiş...

Beşi de AKP üyesi, fotoğraflar AKP'ye üye olduktan sonra türbanlandıklarını haykırıyor!

Hızlı bir değişim ...

* * *

Ne diyeceğimi merak ediyorsunuz herhalde; bir şey demeyeceğim, ne denileceğini hanımlar iki fotoğrafı facebook'a koyarak söylemişler zaten...

Gelişmeyi basite indirgeyenler örtünmenin inançtan ziyade modadan kaynaklandığını iddia edebilirler. Hatta hanımların örtünme kararını hür iradeleriyle değil mahalle baskısıyla verdiklerini de söyleyebilirler...

Tartışılacak ve de yadırganacak bir konu değil...

Ben, siyasetin insanı nasıl değiştirdiğine ve nereden alıp nereye götürdüğüne dikkat çekmek istedim....

Başka çare yok

Mısırlının fesini giyerek Atatürk düşmanlığı yapan yolunu şaşırmışla ondan bundan arakladığı cümlelerle tarihi romanlar yazan herifin, zararlı sınıfına giren kitapları okullara dağıtılmış...

Hepsi toplanıyor...

İmha edilecek...

Büyük ihtimal ateşe verilecek...

* * *

Kitap yakılmasına karşıyım, kitap yakılmamalı...

Ama bunların ki kitap değil, zehir; tek çare yakıp yok etmek!

Yazarın Diğer Yazıları