Korkak, zillete layıktır

Doğu Ekspresi'nde bir vagon kaçak yakalandı; aralarında kadınlar ve çocuklar da vardı...

Kimlik kontrolü sırasında hepsinin kaçak yollarla Türkiye'ye girdikleri anlaşıldı...

Trenden indirildiler...

İşlemleri tamamlanınca deport edilecekler...

Kaçakların erkekleri 20-35 yaş arasında, çoğunun eğitimsiz ve mesleksiz olduğu görüldü...

Kalsalardı, inşaatlarda çalışacak ve oralarda yatıp kalkacaklardı. Ya da bazı kaçakların yaptığı gibi, çöp toplayıp satacak, o yolla karınlarını doyuracaklardı...

* * *

Yakalananların büyük kısmının Afganistan yurttaşı olduğu görüldü; ülkelerinden neden kaçtıkları sorusuna da ağız birliği etmiş gibi "Taliban'dan kaçtık, kaçamayanları öldürüyorlar" diye cevap verdiler...

Taliban, Afganistan'ı şeriat devleti haline sokmaya çalışan silahlı bir terör örgütü. Yıllardır halka ve devlet güçlerine saldırıyorlar, ülkeye giren Ruslar, daha sonra Amerikalılar Taliban'ı dağıtamadı. Afgan yönetimi de Taliban'ı ortadan kaldırmayı beceremedi.

Afganistan'da uzun yıllardan beri mücadele veren Özbek Komutan Raşid Dostum da ancak ülkenin bir bölümünü Taliban'dan temizledi. Ama çete, diğer bölgelerde etkinliğini sürdürüyor...

Ülkenin başkenti Kabil'de bir Türk gücü var; Mehmetçik, Afgan varlığını koruma görevi yapıyor. Aslında askerlerimiz orada, ülkenin başka güçler tarafından işgaline engel olmak için bulunuyor; nitekim Rusya da, Amerika da güçlerinin büyük kısmını geri çekmek zorunda kaldılar.

Mehmetçik Afganistan'da, 2020'nin başına kadar kalacak, Afgan ordusunun eğitimini tamamlayacak; sonrası Allah kerim...

* * *

Yakalanan kaçakların erkek olanları savaşacak niteliklere sahip, bazıları askeri eğitim almış ama korkak, o nedenle kaçmış...

Oysa yurtlarında kalsalardı ve gerici bir düzen kurmaya kalkışan dincilerle mücadele etselerdi millî bir davranış sergilemiş ve yurtlarını koruma görevi yapmış olurlardı...

* * *

Barındırdığımız Suriyeli erkek sığınmacıların da neredeyse hepsi, kaçak Afgan erkekleri gibi, yurtlarını, bağımsızlıklarını, özgürlüklerini, haklarını ve hukuklarını savunmak için terör çeteleriyle savaşmadılar, bize sığınmaya kalktılar. Hâlâ biri bile kalkıp "Ben ülkeme gidip ulusumun bekası için savaşmayı düşünüyorum" demedi. Yazıklar olsun hepsine...

Vatanını, millî bütünlüğünü, bağımsızlığını, özgürlüklerini, kısacası devletinin bekasını bir bütün olarak savunmayan kim olursa olsun alçaktır, sürünmeye de layıktır!

Adresi şaşırdılar

Gazete demeye bin şahit gerektiren yandaş kağıt parçaları, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ataşehir'de bulunan kızına ait bir oda bir salondan ibaret küçük dairenin 1 milyon dolar değerinde ve deniz manzaralı olduğunu iddia etmişti.

Bunun üzerine Zeynep Kılıçdaroğlu, babasını siyasal kariyerini sarsmak ve CHP liderini zorda bırakmak amacıyla abartılı her söylemi yalanladı ve dairesini 100 bin dolara satışa çıkardığını açıkladı. Kemal Kılıçdaroğlu da "Zeynep, 100 bin doları getirene daireyi satacak" demişti...

Nihayet, gazete demeye dilinizin varmayacağı bir kağıt demetinin sahibi, 100 bin doları bastırarak daireyi aldı...

İlk temenni de Kılıçdaroğlu'ndan geldi, güle güle otursun dedi...

* * *

Bu konu gündeme geldiğinden itibaren Kemal Bey'in serveti didiklendi...

Olmadı, tutmadı, yalanlar uyduruldu, biri bile doğru çıkmadı. Çünkü Kemal Bey, mal varlığı beyanında bulunmuştu, tekrarladı, bir kez daha aklandı...

* * *

İlginçtir, başta Erdoğan olmak üzere AKP'lilerin servetini ve mal varlığını araştırmaya kalkışamayanlar, soluğu Kemal Bey'in varlığını didiklemekte alıyor...

Sonuç, cavalacoz!

* * *

Bre Allah'ın kulları, servet didikçiliğini, biraz da başka kapılarda yapsanız ya...

Sıkıyorsa sizinkileri didiklesenize....

Dikkatimi çeken ne varsa

CHP'li Veli Ağbaba, "Ülkede hukuk askıya alınmıştır" dedi. Olmayan bir şey askıya alınmaz ki...

* * *

BİZİM dünya lideri dediğimiz adama el âlem, "Mr. no name" diyor...

* * *

SEMPATİYİ kısa günde antipatiye çeviren lider kim diye sorsalar ne cevap verirsiniz...

* * *

PEKİ, empati kurmayan siyasetçi olur mu... AKP'lileri göstermeyin, daha başkalarını işaret edin..

* * *

VAKTİYLE Prof. Dr. Nurşen Mazıcı, bir TV programına katılmış ve "15 Temmuz kime yaradıysa fail o" demişti. Hatırladınız mı; ne de çok tepki almıştı... Alkışlarla ve yuhalarla yumak olmuş bir tepki...

Tarihten bir yaprak

İKİNCİ Dünya Savaşı sürecinde milletçe çektiğimiz yokluğu ailemizin gençlerine anlatırken biri "Enişte, babam çayı kuru üzümle içerdi dedin, deden olmasın..." diyerek lafımı kesti. O dönemde yaşamadığımı düşünmüş olmalı. Oysa yaşım 81... Dedem, 1915'te Ermeniler tarafından öldürülen şehit Muş Mutasarrıfı Servet Bey... Savaşın bitiş tarihi ise 1945; demek ki dedem şehit düşeli 30 yıl olmuş; o tarihte 8 yaşındaydım ve ilkokul 3. sınıf öğrencisiydim. O günleri hatırlamaz olur muyum hiç... Yeğenime o günleri anlatırken anacığımın kuru kayısı ve üzümü kaynatıp pestil haline getirdiğini ve uyuz olmayalım diye her sabah önlüğümüzün cebine koyduğunu söylerken şaşkın şaşkın beni dinlemesi hâlâ gözlerimin önünde... Tokluk değil yokluk içerisinde büyüyen bir neslin çocuklarıyız biz; Allah'ın verdiği nimetlerin çok şükür kıymetini biliriz...

Yazarın Diğer Yazıları