Koordineli çalışmışlar
Günlerdir gazeteler üç hakimin (Metin Özçelik, Oktay Akçar, Yakup Hakan Günay) MİT ile koordineli çalıştıklarını ve Yasemin Çongar, Mehmet Baransu, Markar Eseyan, Amberin Zaman ve Mehmet Altan hakkında kod adları ile dinleme kararı verdiklerini yazdı. Haklarında yapılan suç duyurusuna istinaden HSYK 3. Dairesinin 5 üyesi (ihmalleri yok) 2 üyesi ise (incelensin) kararını verdi. Ama kimse bu hakimler hakkında başka hangi davalarda, kimler hakkında dinleme kararları verdiklerini hiç sorgulama ihtiyacı hissetmedi. Bu hakimlerin imza attığı dinleme kararlarına göz attığımızda medyamızın yakından tanıdığı bazı bazı isimlere rastladık ve şaşırmadık. Mesela Odatv Davası sanıklarından Kaşif Kozinoğlu’nun dinleme kararlarında imzası olan hakimleri öğrenmek ister misiniz?
İlk dinleme kararını 10 Nisan 2009’da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi, şimdilerde ise İstanbul 10. ACM Başkanı olan Ömer Diken vermiş. İlk uzatma kararı 9 Temmuz 2009’da, o tarihte 10. ACM üye hakimi, bugünlerde İstanbul 15. ACM üye hakimi olan Ali Efendi Peksak vermiş. İkinci uzatma kararını 8 Ekim 2009’da o tarihte İsbtanbul 10. ACM üye hakimi, bugün İstanbul 11. ACM Başkanı olan Metin Özçelik vermiş. Üçüncü uzatma kararını, 11Kasım 2009’da İstanbul 9. ACM üye hakimi olan İdris Asan vermiş. Dördüncü uzatma kararını 9 Aralık 2009’da 14. ACM üye hakimi Yakup Hakan Günay vermiş.
Bu kararın imzalarını atarken İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile koordineli çalışmışlar. Diğer isimlere kod adları ile dinleme kararı talep edildiği için şüphe duymadılar diyelim. Peki Kaşif Kozinoğlu’na dinleme talebinde bulunulurken Terörle Mücadele Şubesi açık açık ismini yazarak talepte bulunmuş. Bunu okuduklarında hiç şüphe duymamışlar mı. Ya da o dinleme kararını verirken MİT’le koordine etme ihtiyacı duymamışlar mı?.. Bunları da medyanın sorgulaması gerekmiyor mu?
İsterseniz bir başka örneğe gelelim.Yine Odatv Davasının bir başka sanığı Hüseyin Soner Yalçın’ın dinleme kararlarında imzası olanlara göz atalım. İlk dinleme kararını 15 Mayıs 2009’da İstanbul 13 ACM üye hakimi olan Gökmen Demircan vermiş. Kararı verirken, “bu ülkede ya başka Soner Yalçın varsa” diye düşünmemiş, sanığın ilk ismi olan Hüseyin’e de, TC kimlik numarasına da kararda yer verme gereği duymamış. Önüne getirilen talepten demek ki o kadar emin...
İlk uzatma kararını 14 Ağustos 2009’da İstanbul 11. ACM üye hakimi olan Oktay Açar vermiş. Bu kararda TC kimlik numarası yer almamış. Ancak bir başka ilginçlik söz konusu olmuş. İlk dinleme kararında yer almayan bir telefon numarasına (0535......) uzatma kararı ile dinleme imkanı tanınmış. İlk kararda yer alan bir telefon numarasına (0535....) ise yer verme ihtiyacı duyulmamış. Nasıl bir koordine ve güven duygusu ise artık..
Bu aşamadan sonra olaylar o kadar karışmıştır ki, devreye vahiy yöntemleri girmiş.
15 Ağustos 2009’dan itibaren 0530 ile başlayan telefon numarasına uzatma kararı verileceğini vahiy yöntemi(!) ile öğrenen o dönemin 14. ACM üye hakimi, bugünün Yargıtay üyesi olan Resul Çakır, 6 Ağustos 2009 günü sadece 9 gün için dinleme kararına imza atmış. Neden 9 gün dinleme kararı verdiğini o tarihte sorgulayıp sorgulamadığını bilemiyoruz. Hüseyin Soner Yalçın’a ait dinleme kararında terazinin kantarı da, topuzu da kaçmıştır. Her telefona dinleme veya uzatma kararı alınarak işin içinden çıkılamaz hale getirilmiştir. Hal böyle olunca sadece kararlara imza atanları ve tarihleri yazmak bile uzun zaman almıştır. Hukuk skandalı için HSYK nasıl olsa ihmalleri yok diyeceği için hukuksuzluk detaylarına yer verilmesine bile gerek duyulmamıştır.
Bu konuya devam edeceğiz...