Konuşmak serbest; dosyan raftan inene kadar…

Bülent Arınç''ın, AK Parti iktidarını hedef alan eleştirilerine tavan yaptırıp da, camiasını "kral çıplak" demeye davet ettikten çok kısa bir süre sonra, bu defa aynı camiayı, bütün çıplaklığına rağmen AK Parti''ye "vefa ve sadakatle" oy vermeye çağırması, kimilerinin beynini yaktı.

Bu ülke ve iklimde şaşıracak şey kalmış gibi, hâlâ "Ay nasıl olur" başlıklı tartışmalarda vakit kaybediyorlar.

*

Bal gibi olur.

*

Arınç bahsinde, aslında tam da kendi gerekçelendirdiği gibi öteden beri "Başkanlarından farklı olarak eleştiri yapma gereğini her zaman duymuş", "Eleştirinin dozu en yüksek olanını yapmaya çalışmış", vicdana yüklediğimiz anlam hayli farklı olsa da dönem dönem "AK Parti''nin vicdanı" bile varsayılmış ve bütün bu süre zarfındaki bütün itirazlarını "belli bir mensubiyetin içerisinde" yapmış, "gemileri yaktı", "köprüleri attı" yorumlarını her seferinde yapanın kursağında bırakmış ve oturduğu yerde oturmaya devam etmiş bir siyasetçi olduğu için olur…

Ama hiç böyle sicil ve iddiaları bulunmayan başka AK Partililer için de olur.

Pekala "AK Parti içindeki memnuniyetsizliği" bilinen, partiden tamamen dışlanmış yahut kopmuş, hatta el altından başka partilerdeki eski "yol arkadaşlarına" destek atıyor sanılan başka isimleri de partilerine vefa ve sadakat çağrısı yaparken görebiliriz önümüzdeki günlerde.

*

Barış Pehlivan''ın Ağustos ayı başında yazdığı yazıyı hatırlayın.

Ne diyordu? Neydi iddiası?

Özetle;

"İktidar partisi içinde, kopmaları engellemek üzere kurulmuş bir mekanizma var.

Fişleme mantığıyla çalışan bu mekanizma partililer hakkında dosyalar oluşturuyor.

Bu dosyalarda başta ''mahrem'' bilgi ve belgeler olmak üzere, ifşası halinde o partiliyi zor durumda bırakacak veriler var.

Ve bu veriler, ihtiyaç halinde birer şantaj malzemesine dönüşecekler…"

*

Arınç''ın, kendini savunurken atıfta bulunduğu "eleştiri kültürü"ne sahip olmadığını farz edin.

Düne kadar damadı FETÖ sanığıydı.

Damadının yargılandığı davada dinlenen tanıklardan biri kızının "Ablaların ablası" olarak bilindiğini, tayin ve atamalarda çok etkili olduğunu söylemişti.

*

Arınç, damadının beraatı üzerine yaptığı açıklamada, "Bu anlamda hâkimlere teşekkür borçluyuz, bütün delilleri incelediler, tanıkları dinlediler, öyle karar verdiler. İstinaf inceden inceye baktı. İstinaf 26 ayın sonunda karar verdi, birilerine susmak düşer. Çok şükür Ankara''da hâkimler var. Rövanşist duyguyla hareket etmek çok yanlış. Süreci alnımızın akıyla geçirdik" demiş olsa da yandaş medyayı bile inandıramamıştı kendine.

"FETÖ''nün en üst düzey 5 yöneticisiyle 766 görüşmeye dair HTS kaydınız olsa, FETÖ''nün kurduğu bir derneğin yöneticisi olsanız ve FETÖ elebaşının talimatı sonrası Bank Asya''daki hesabınıza para yatırsanız, üstüne FETÖ''cülerin yaptığı ev toplantılarına katılsanız, mahkeme huzurunda verilen tanık ifadelerinde, yer, zaman, konum bilgisi dahi verilerek FETÖ ile ilişkiniz anlatılsa başınıza ne gelirdi?" diye yazan da çıktı…

"Karar gerekçesine, ''Bülent Arınç''ın damadı olduğu için beraatine'' diye yazmayı unutmuşlar" tepkisini paylaşan da…

Velhasıl, Arınç, 15 Temmuz''dan sonra, hep "Başında sallanan Demokles Kılıcı"yla siyaset yaptı.

*

Bu kılıcın gölgesindeki tek AK Partili Arınç mı?

Arınç''ın "tarzı" başının üzerindeki kılıçtan bağımsız olarak ezelden beri böyle olabilir; ya diğerlerinin?

Demem o ki…

Siyasi menfaat uğruna belden aşağı vurmanın mübah sayıldığı bir ortamda, doğrucu Davutluğun ömrü "kılıçtan keskin dosyalar raftan inene kadar" olabilir; hayrete düşmeyin.

Yazarın Diğer Yazıları