Konuşkan değil görev yapan asker
Türkiye’nin en köklü ve tarihi kurumlarının başında TSK gelir. Bugün de TSK, her türlü itibarsızlaştırma faaliyetine karşı halk nezdinde saygınlığı ve güvenilirliği en yüksek kuruluştur. TSK’nın güvenilirliği bir takım yetkililerin yerli/yersiz, gerekli/gereksiz, ilgili ya da ilgisiz yaptığı açıklamalara rağmen devam ediyor.
Konuşmaması konuşmasından hayırlı!
TSK adına konuşanlar, son zamanlarda söylediğini yapamayan ya da yapamayacağını söyleyen unsurlara dönüşmüşlerdir. Asker adına yapılan her açıklamanın ardından asker düşmanı bölücü odaklar harekete geçmekte, suret-i haktan görünen yaklaşımlarla askere saldırmaktadır. Yapılan açıklamalar asker düşmanı odakların ekmeğine yağ sürmektedir.
Bu noktada askerin konuşmamasının konuşmasından çok daha doğru olduğunun farkında olup olmadığını düşünmek gerekir. Ayrıca askerlerin, siyasi konulara yönelik olarak yaptıkları her açıklamanın TSK’yı yıprattığını görüp görmediklerini de sorgulamak gerekiyor. Mevcut durum ve şartları onların algılamadığı düşünülemez. Bu durumda göz göre göre asker siyasi açıklama yapıyorsa o zaman ortada başka problem var demektir.
Konuşulması gereken yerde konuşmak!
Diğer yandan askerin siyasi olaylara ilişkin yaptığı açıklamalar da ilginçtir. Asker çeşitli siyasi gelişmelerden duyduğu rahatsızlıkları iktidar yetkililerine aktaracak platformlara sahiptir. Genelkurmay Başkanı’nın Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla yaptığı rutin görüşmeler ya da MGK toplantıları bunlardan bir kaçıdır. Bu görüşmeler sırasında siyasi gelişmelerden, güvenlikle ilgili düzenlemelerden ve diğer hususlardan duyulan rahatsızlıklar dile getirilebilir.
Durum böyle iken askerin durup durup kamuoyuna açıklama yapması ve ardından da “askeri vesayet”ten bahseden eleştirilere muhatap olunca suspus kesilmesi anlaşılır değildir. TSK’nın yaptığı her açıklamanın AKP ve bölücü odaklar tarafından istismar edilmesine rağmen bunun yapılmasının mantığı da yoktur.
Yanlış yanlıştır!
Askerlerin doğrudan kendilerini ve görev alanlarını ilgilendirmeyen konularda, durumdan vazife çıkararak açıklama yapması da son derece yanlıştır. Bu tür yanlışlar haklı birçok davayı haksız duruma düşürmektedir.
Bölücülerin ülkenin birliğine ve bütünlüğüne yönelik olarak gerçekleştirdiği siyasi saldırılara bu ülkenin bütünlüğünü varlık sebebi olarak gören siyasi partiler cevaplandıracak durumdalar. Nitekim bölücü unsurların tahrik edici taleplerine gerekli cevaplar siyasiler tarafından verilmektedir. Demokrasinin imkânlarından yararlanarak ülkenin bütünlüğü aleyhine söz ve eylemlerde bulunanlar var diye hiçbir kurum demokrasinin sınırlarını zorlayıcı bir tavır içine girmemelidir. Yukarıda ifade edildiği gibi askerler hassasiyetlerini MGK ya da Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla yapılan rutin görüşmeler sırasında ortaya koyma imkanına sahiptir. Askerin görüş bildirme yeri televizyon, gazete ya da e-muhtıra türünden yerler ve yöntemler değildir.
Siyasete fırça çekmek ya da etkisi olmayan açıklamalar yapmak hiçbir sorunu çözmemektedir. Asker görev sınırları içinde meşru platformlarda gerekli tepkiyi en yüksek seviyede dile getirmelidir; bölücülerin TSK’ya yönelik vesayet eleştirilerine zemin yaratacak açıklamalar yapmaktan ise kaçınmalıdır.