Komutanlar, Türk Milletini 8 Nisan’da Silivri’ye çağırdı..

CHP  Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri Silivri L tipi cezaevini ziyaret etti. Milletvekilleri hazırladıkları, “Ergenekon Davasında Savcının Mütalaası Hakkında Sanık Görüşleri” başlıklı  raporu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sundu. Raporda oldukça  çarpıcı ifadeler var.
Raporun, genel değerlendirme bölümündeki en can alıcı cümleyi verelim;
“Mütalaayı yok hükmünde gören sanıklar, 8 Nisan’da tüm halkı karar duruşmasını izlemeye davet ediyorlar.”
Komutanların ve diğer sanıkların mütalaa ve dava süreci ile ilgili söylediklerinden bazı bölümler ise şöyle:
İlker Başbuğ;
“Silivri mahkemelerinde adil yargılama yok. Adil yargılama olmadığı yerde adil karar da çıkmaz. Bu konu ile ilişkin sorumluluğu olanlar seyirci mi kalacak? Bu konuda kim sorumlu, ilk önce yargı erki; Birinci olarak HSYK yetkili. Çünkü bu hukuksuzluğa dur diyecek kurum HSYK. Ancak, o da Anayasanın 6’ncı maddesine aykırı davranıyor. Hiç kimse yasalarla yetki verilmemiş bir yetkisini kullanamaz. Bizler tanık getirdik, tanıkları dinlemediler. HSYK bunlara sessiz kaldı. Yüzlerce şikayet iletildi, bizzat ben 3 kez müracaat ettim. Ama bir sonuç alamadım.  Kılını kıpırdatmıyor. Ondan sonra Yargıtay, o da sadece konuşuyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı bir iki defa konuştu. Bir ülkede adalet yoksa o ülkenin geleceği güvenli değildir.”
“Diğer sorumlu ise Yasama. Yanlışa müdahale etme yetkisi olan kim? Yasama. Esas sorumluluk ise iktidar partisinde. Diğer muhalefet partilerine de görev düşüyor. Onlar da sorumluluk alsın.  Burada bir yanlış var ve bu yanlışa yasama seyirci.”
“Ben içeriye girmeden önce 14 arkadaşımı içeri aldılar, daha sonra da beni aldılar. İçeri alındığım için arkadaşlarıma karşı huzurluyum.”
“Mütalaada benim için ‘Ergenekon terör örgütü yöneticisi olan, TSK’ya sızan ve hem örgütte hem de TSK’da yükselen’ deniliyor. 314’üncü maddeden ceza isteyemiyor. 312’inci maddeden ceza istemişler. ‘Bu terör örgütü suçudur’ diyor. Mütalaada örgütün başı, sonu, ortası belli değil denilmiş. 312’nci maddeden ceza istendiği için cebir ve şiddetten olması lazım. Onu da Danıştay Saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi saldırısı ile sağlıyor. Bana da bu nedenle Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi diyor. Delil ne? Delili şu; ATO’da Hilafetin İlgası ve Tevhidi Tesisat Paneline gitmem. Peki soruyorum, suç unsuru varsa 2004’te niye harekete geçmiyor?”
“Genel Kurmay 2. Başkanı iken Mustafa Balbay’ı 2004’te çağırdım, çıkan haberlerle ilgili konuştum. Haberin kaynağını sordum. Balbay haber kaynağımı söyleyemem dedi. Savcılar bunu örgütsel ilişki olarak göstererek ikimizi de suçluyor.”
“2009’da Hırvatistan’a gittim. Bu, irtica ile mücadele diye basında çıktı. Taraf gazetesinde çıkan bu haberle ilgili Genelkurmay 2. Başkanını aradım ‘soruşturma açalım, böyle demişler’ dedim. Bu telefon görüşmemi Hasan Iğsız ile aramdaki örgütsel bağ olarak gördüler. “Niye Genelkurmay 2. Başkanını aradın, Kara kuvvetleri Komutanını neden aramadın?” diye sordular. Yani, Genelkurmay 2. Başkanı ile yaptığım bu görüşme suç delili sayıldı. Ben sıradaki Kara Kuvvetleri Komutanıydım. Hukuki hiçbir beklentim yok. İyi ki de Kara Kuvvetleri Komutanı yapmadılar. Tek derdim halkın gönlünde kirlenmek istemiyorum.”
“Türkiye Devleti hukuk devleti olsa bu mütalaaya savcı ‘Ergenekon Terör Örgütü ile ilişkiye girecek delik yok’ demek zorunda olurdu. Demesi gereken, TCK 314’ncü maddeden beraat istemekti. Yani anlayacağınız, örgütle bir bağım yoksa 314’ten beraat istemesi lazımdı. Şimdi, bana diyorlar ki; Siz iki eylem yaptınız. Birincisi internet üzerinden kara propaganda yaptınız diyor. Ben de kendi dönemimde o siteleri zaten kapatmışım. Benim dönemimde açık internet sitesi yok. İkincisi de; Sen Genelkurmay başkanı iken yargıyı etkilemek için konuştun diyorlar. ‘Faso fiso’ dedin diyorlar. ‘Bu iki hususu kullanarak devlet yönetimine baskı yaptın’ diyorlar şimdi. Ben de diyorum ki, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Mili savunma Bakanı tanık olarak dinlensin. Baskı yapıp yapmadığımız ortaya çıksın. Ama dinlenmiyor. Ben de devlet yöneticilerine baskı yapsam görevden alır, soruşturma açılır. Dolayısıyla bunlar yoksa dava düşer.
“Mütalaanın üzerine Başbakan’ın söyledikleri çok önemli. Savcı ise mütalaasının özetini okudu. Ancak ben bu mütalaayı ciddiye almam, yırtar atarım. Ben savunmamı millete vereceğim.
“Bu dava ile ilgili bir diğer güç de toplum. Yargı ve Yasama görevini yapmıyor. Ama biz şimdi topluma karşı savunmamızı vereceğiz. Bizim savunmada ciddiye alacağımız mahkeme değil, milletimiz olacak. Toplumumuz bilmeli ki, 10 dakika konuşup, niye savunma yapmadın demesinler. Çünkü ben ciddiye almıyorum. Çünkü ciddiye alınacak bir iddianame değil. Ciddiye alınacak mütalaa değil.”
Hasan Atilla Uğur;
“Urallara düşen meteor parçalarını Balbay’la ben planladım. Ama istediğimiz yere düşmedi.”
“Ben bu davada yargılandığım için onur duyuyorum”
Hurşit Tolon;
“Burada Türk milleti adına yargılama yapılmıyor. Bir zümre adına yapılıyor”.
“Örgütün varlığı ortaya konulamamıştır.”
“Zirve yayınevi ile beni bağdaştırmaya çalışmalarının sebebi Ergenekon’la birleştirmek.”
5 yıl boyunca verdiğimiz bilgiler, kanıtlar hiç dikkate alınmamış
Hasan Iğsız;
“Biz kimseden lütuf, merhamet istemiyoruz ve beklemiyoruz. Biz sadece adil yargılama bekliyoruz.”
“İleri demokrasi dedikleri çok tehlikeli bir kavram. Bu kadro bizim için sürpriz değil önümüzde Balyoz örneği var.”
“Şu durumda hukuki hiçbir beklentim yok. Ben Kara Kuvvetleri Komutanı olacaktım ve hükümet beni istemedi. Bu karardan dolayı kendimle gurur duyuyorum. Onlar bugünleri düşünerek yapmadılar.”
Fatih Hilmioğlu;
“Sağlık durumumdan dolayı tek başıma gündeme gelmekten üzülüyorum, vicdan azabı çekiyorum. Benden daha ağır olanlar var. Rıfkı Ulusoy böbrek kanseri. Beyninde tümör olan var. Benimki kanser başlangıcı ama onlar kanser. Benim burada tutulmam cinayetse onlarınki 5 kez cinayettir. Burada bir sürü insan var. İnsüline bağlı şeker hastaları var. Diyet yemeği yok. Hastalıktan dolayı çıkacak birileri varsa onlar çıkmalı. Hekim olarak söylüyorum bu süreç devam ettikçe bir yıl içinde insanlar ölmeye başlayacak...”
“Mehmet Haberal çıkmalıdır. Çok hızlı ve ani ölecek olan Haberal’dır. Ritim bozukluğu onu anında götürür. Revire ulaştıramazlar.”

Yazarın Diğer Yazıları