Komünizm hayaline karşı "Hayali Komünizm"
Nazım Hikmet’in hayalindeki komünizm “Yok edin insanın insana kulluğunu/Bu davet bizim” ve “Yarin yanağından gayrı her şeyde/her yerde/hep beraber/diyebilmek” tir. “Ben Bolşevizm’e, halkıma olan büyük sevgimin itmesi ile geldim” diyen Sultan Galiyev’in hayalindeki komünizm, bir Sosyalist Turan Devleti ve Sömürgeler Enternasyonali idi. Ne Nazım’ın dediği oldu, ne Galiyev’in. Nazım’ın nasıl hüsrana uğradığını yazdık daha önce. Galiyev, Rus Emperyalizminin aracı haline dönüştürülen bolşevizmle dişe diş mücadele etti. Gaddar Stalin’e eyvallah etmedi, tam bir Bozkurt gibi davrandı. İdam edileceği zaman “Son sözün var mı?” diye soruldu, “Amaca ulaşılamadı, Stalin ulusu saptırdı” dedi.
Stalin sonrası yıllarda daha yumuşamış ve daha insani bir rejim uygulandı SCCB’de. Büsbütün kötülemek doğru ve insaflı değil. Bahtiyar Vahapzade’nin dediği gibi: “O rejimin yıkılması için çok uğraştım. Yıkıldı... Ancak şimdi baktığımda, çok iyi ve gerekli yanları olduğunu görüyorum ve bazen arıyorum o günleri.”
Komünizm hayalinin ahir ve akıbeti bu... Şimdi biz gelelim madalyonun öbür yanına. Soğuk Savaş yıllarında komünizm bize nasıl takdim ediliyordu? Nelere inandırılmıştık? Bunların ne kadarı doğru, ne kadarı Batı propagandasıydı?
Bu soruların cevabını Derya Çağlar veriyor “Hayali Komünizm” adlı kitabında (Berfin Yayınları). Derya Kaya, “1945-1955 yılları arasında basında anti-komünizm” diye bir çalışma yapmış. Ulusal ölçekte yayın yapan 23 gazete ile bir yerel gazeteden taramalar ve derlemeler yapmış. 1945-1955 döneminde, üç önemli kavram öne çıkarılmış. Bunlar: Kamuoyu, Propaganda ve Soğuk Savaş. Derya Kaya, bu üç kavramı, akademik düzeyde ele alıyor, aydınlatıyor karanlıkları ve bilgilendiriyor en doyurucu biçimde.
Soğuk Savaşın en önemli ve vazgeçilmez aracı, propaganda. Azı doğru, çoğu yalan ve en tehlikeli biçimi, doğruya bulanmış yalan. Sözgelimi, Stalin’in Türkiye’den toprak talep ettiğine dair hiçbir somut kanıt ve belge yok. Ama bu propaganda ile kamuoyu oluşturuldu, Kore’ye bu propagandanın ileri itmesi ile asker yollandı. NATO’ya bu propaganda itti bizi. Yazarımız, soğuk savaşı kimin başlattığını da araştırmış. Sanıldığı gibi SSCB değil, o kahpe İngiliz siyaseti. SSCB ile dostken birdenbire soğuk savaşın içine atıyoruz kendimizi. Çağlar, II.Dünya Savaşı sonrası, günün başbakanı Şükrü Saraçoğlu’nun Stalin’e yazdığı övgü dolu bir mektuba yer veriyor kitabında. Stalin, kısa ve soğuk bir yanıt vermiş bu mektuba. Çağlar, buna bir anlam veremiyor. Ben vereyim o anlamı: çünkü Sovyetler, Berlin’e girdiklerinde, Alman gizli belgeleri arasında, bizim Almanlarla, Sovyetler aleyhine yaptığımız gizili antlaşmaları buldular. O antlaşma metinleri İsmet Paşa’yı telaşlandıracak içerikteydi. Paşa, suçluların telaşıyla bizi Batı ittifakının eli-kolu bağlı bir üyesi haline getirip, Türk-Sovyet dostluğunu bitirdi.
Derya Çağlar, soğuk savaş yıllarında propaganda edilen ipe-sapa gelmez gazete haberlerine yer vermiş. Şimdi bakınca insanın inanacağı gelmiyor ama, kuşlar yakalanmış, vurulmuş ve bunlar bir komünizm propagandası unsuru olarak görülmüş. İşte o haberlerden bazıları: “Rus Ördeği Tetkik Ediliyor”, Moskova’dan Gelen Güvercinler “, ” Ateş Edilerek Düşürülen İki Güvercin Vilayete Götürülerek İlgililere Teslim Edildi “. Ve Şevket Mocan adlı bir DP Milletvekili (Babası 150’liklerden ve Damat Ferit’in bakanı imiş). ” Mecliste 108 milletvekili komünist “ demiş, kızı ve damadını komünist diye ihbar etmiş.