Koltuk değneği mi dediniz?
Son tartışmalarda bir kez daha görüldü ki herkesin MHP’ye biçtiği bir rol var. Bu süreçte bizim açımızdan merak edilen soru “MHP kendi oyununu oynayabilecek mi?”idi. Görünen o ki MHP’nin bir stratejisi var ve kendi oyununu oynamakta ısrarlı.
Bu olumlu.
Meclis Başkanlığı seçimi bu oyunun ilk perdesi idi ve bence başarılı oldu.
“AKP’nin adayının Meclis Başkanı seçilmesinin nesi başarı?” diyenler olacaktır. Evet, MHP’nin “kazanamama” ihtimalinden kendine zafer çıkartmak isteyenlere hizmet etmediği için başarılı.
Şaşırtıcı olan ise bazı Milliyetçi çevrelerin de malum koro ile birlikte MHP’yi AKP’nin adayını kazandırmakla suçlaması.
MHP’nin suçu, “üçüncü” parti olmasının getirdiği dezavantajı kullanıp rakibine gol atmak isteyenlerin figüranı olmamak mı? AKP’ye gol atma saikiyle CHP adayını kazandırmak için MHP’yi zorlamak ve sonra seçim sonucundan dolayı MHP’yi suçlamak CHP’liler açısından anlamlı.
Az da olsa Milliyetçi çevrelerden de benzer eleştirilerin gelmesi ise şaşırtıcı.
Bu suçlamaları yapanlar nedense CHP adayının seçim çalışmasına Erdoğan’la “istişare” ile başladığını atlıyor.
CHP adayının izlediği yolu MHP adayı izleseydi aynı “yapıcı” eleştiriler gelecek miydi?
Koltuk değneği özneli eleştirileri tartışıyor olacaktık şimdi.
MHP’nin “üçüncü” parti olmasını “CHP’ye destekçi” olma zorunluluğu olarak okuyanlar hep yanılıyorlar; son seçimde de yanıldılar.
Bu hayal kırıklığı bazılarının ayarını bozmuş olmalı ki MHP’yi “değnekçilikle”, “cankurtaranlıkla” suçluyorlar.
Hatta birisi “kronolojik” destekten bahsediyor.
Kronolojiye girilecekse “aslan sosyal demokratlar”ın 1991’de Kürtçülere koltuk değnekliğine rahmet okutur bir şekilde nasıl “ayakçılık” yaptığı net olarak görülür.
Eğer kronolojik bir destekten bahsedeceksek, dün Kürtçü siyasetin öncülerini Meclis’e sokarak tarihe geçenlerin bugün HDP şahsında Kürtçülüğü iktidar ortağı yaparak bu kronolojiye ikinci bir “çentik” atma niyetinden bahsetmemiz gerekir.
Eğer “kronolojik destek!” diye sağa sola saldıracaksak şüphesiz CHP’nin Erdoğan’ı Meclis’e nasıl soktuğunu da bu kronolojiye eklememiz gerekir.
Yok eğer “değnekçi” aranıyorsa “Atatürk’ün Partisi”ni “çözüm süreci” adı altında bölücülüğü şahlandırma projesine “Koç” başı yapmak isteyenlerin arasında aramak gerekir.
Eğer bir değnekçi arıyorsak, MHP’nin HDP’li aritmetiklere rezervini HDP’den daha çok problem eden ve Meclis Başkanlığı seçimine Erdoğan görüşmesi ile start vererek bu kulvarda “double” yapanlara bakmak lazım.
* * *
CHP etrafında konuşlanmış Ulusalcı çevrelere ve “Ulusal” kelimesinden heyecanlanıp bu arkadaşları “Millî” zanneden çevrelere “MHP’nin koltuk değneği suçlamasından kurtulması için ne yapması lâzımdı?” sorusunu yöneltsek ne cevap alırız?
Şunları yapmalıydı değil mi?
Ankara Belediye seçimlerinde CHP adayı “resmen” desteklenmeliydi. (Hatırlayın: MHP’li oyların CHP’ye akması bile yeterli gelmemişti bu çevrelerin eleştirilerinden kurtulmak için.)
CHP’nin Meclis Başkanı adayı desteklenmeliydi.
2007’de Meclis’e girmeyerek olur ya askerin desteği ile “Ulusalcı/sol” bir adayı Cumhurbaşkanı yapmak için zemin hazırlanmalıydı.
CHP değerleri ile bağdaşmayan “okullarda Kur’an dersleri” tasarısına destek çıkılmamalıydı.
Yine CHP değerleri ile örtüşmeyen kamu kurumlarında başörtüsü değişikliğine destek çıkılmamalıydı.
Aklıma gelen bunlar.
MHP’yi AKP’ye “koltuk değneği” yapan (!) bu hususların ortak yönü ne?
Hiç birinde MHP’li bir adayın desteklenmesi, MHP’nin tasarısına omuz verilmesi, MHP’nin düşüncelerinin dikkate alınması söz konusu değildir.
Varsa yoksa CHP’ye destek.
Peki bu hususlarda CHP’ye destek olunca, MHP “koltuk değneği” olmayacak mıydı?
Ve dahası MHP, siyaseten ne hallere düşecekti?
Tabii ki umurlarında değil. Umurlarında olmaması da doğal. Neticede her siyasi parti kendi stratejisini yürütür. MHP de diğerleri gibi kendi stratejisini yürütüyor.
MHP, kendi doğruları çerçevesinde bir şeyler yaparken kaybeden diğer partilerin MHP’yi suçlamasını komik buluyorum.
Bu arkadaşların her kaybettiklerinde sağa sola saldırıp suçlu arayacaklarına özeleştiri yapması siyaseten daha “ciddi” bir tavır olacaktır.