Kobani, katliam, gözaltı!!!
PKK'nın dağlardan sonra kentlerde de milis yapılanmasına giriştiği 1990'lı yıllar, Diyarbakır- Batman- Mardin ve Urfa gibi kentlerde sinsi bir kavgayı da körüklemişti; "PKK- Hizbullah çatışması!.."
1990'lı yıllarda Güneydoğu'da PKK yanlılarını sokak ortasında Takarof marka silahlarla öldüren Hizbullah tetikçilerinin büyük çoğunluğu Bingöl, Batman ve Diyarbakır'da ikamet ediyordu...
Hizbullah, Bingöl'deki örgütlenmesini, Yamaç aşiretine bağlı aileler üzerinden gerçekleştirmişti...
1985'te başlayan örgütlenmedeki kilit isim ise Bingöl'den Diyarbakır'a göç eden bir ailenin üyesi olan Hacı Bayancık'tı...
Zamanla Hizbullah'ın Şura üyesi olan Bayancık, Bingöl'deki faaliyetlerini, Yamaç aşiretinin önemli isimlerinden Şevket Börü'yle birlikte gerçekleştirmişti...
Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'na bağlılığını ifade etmek uğruna soyadını Velioğlu olarak değiştiren Börü, 1992'de örgütün Diyarbakır'daki askeri kanat sorumlusu olunca da, ailenin gençlerini Hizbullah'ın içine çekmeyi başarmıştı...
Peki, bu ilişkileri niçin mi anımsattık?..
Apartmanda dehşet!..
Çünkü önceki gün HDP'lilere yönelik gerçekleştirilen ve 82 kişinin gözaltına alındığı operasyonun bir nedeni de Börü ailesine uzanıyor...
İşte o ailenin bir bireyi, 1990'daki PKK-Hizbullah çatışmasına benzer şekilde, 6-8 Ekim 2014'te bu kez Kobani üzerinden çıkartılan ve El Kaide - IŞİD yanlıları hedef alınıyormuş gibi büyütülen dehşet verici bir katliama kurban gitti...
2014 yılının Kurban Bayramı'nın dördüncü günü, Diyarbakır'da "kurban" eti dağıtan beş genç, silahlı - satırlı - sopalı bir grubun saldırısına uğramıştı... Saldırıda Yusuf Er, Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak, Yasin Börü ve Riyad Güneş adlı gençler yakındaki bir eve sığınmış,
ancak PKK'lı oldukları belirtilen saldırgan grup, tarafından kapısı kırılan evde öldüresiye dövülmüşlerdi...
Saldırıdan 2 kurşun ve 17 bıçak yarasıyla kurtulan 18 yaşındaki Yusuf Er'in anlatımına göre, 4 arkadaşı bıçaklandıktan sonra üçüncü kattan atılarak öldürülmüştü!!!
İşte o kurbanlardan 16 yaşındaki Yasin Börü'nün soyadı Güneydoğu açısından çok tanıdıktı... Hizbullah kurucularından Şevket Börü'nün akrabası olan Yasin tesadüfen mi hedef seçilmişti, yoksa soyadından dolayı planlı mı öldürülmüştü henüz bilinmiyor...
Bilinen tek bir gerçek vardı; Saldırganlar lise öğrencisi Börü'yü önce silahla vurmuş, sonra boğazını kesmeye çalışmış, dakikalarca bıçaklayarak, üçüncü kattan atmışlardı!..
İddiaya göre bu da yetmemiş, yerde yatan Yasin Börü'nün üzerinden araba ile geçilmiş ve en sonunda da başı taşla ezilerek öldürülmüştü!..
IŞİD benzeri vahşet!..
Diyarbakır halkı işte günlerce IŞİD eylemlerini aratmayan bu vahşeti konuşmuştu...
Özellikle Yasin Börü'nün katledilme yöntemi korku saçarken, 3 arkadaşıyla birlikte öldürülen 16 yaşındaki çocukla ilgili başka şaşırtıcı bilgiler ve bağlantılar da vardı...
Börü, Hizbullah'ı çökerten ve 24 Ocak 2001'de aynı örgüt tarafından şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan'ın adını taşıyan lisede eğitim görüyordu...
Kaderin cilvesi miydi bilinmez ama, Hizbullah kurucusu bir isimle aynı soyadını taşıyan 16 yaşındaki bir çocuk, örgütün şehit ettiği emniyet müdürünün adının verildiği okulda okurken, bir dönem Hizbullah'ın savaştığı PKK'lılarca katledilmişti!!! Hem de "IŞİD militanı" diye suçlanarak!..
Unutulmasın ki; terör örgütleri Hizbullah ile PKK arasında, 1990'ların ortalarına kadar, yüzlerce kişinin öldüğü çok kanlı bir savaş yaşanmıştı... Kızların yüzlerine ve bacaklarına kezzap ve jilet atılmış, gençler sokaklarda başlarından kurşunlanarak katledilmiş, kundaklama eylemleri yapılmış, hücre evlerde insanlar sorgulanmış, hatta Hizbullah'ın "mezar evleri"nde domuz bağıyla katledilmiş kurbanların cesetleri bulunmuştu!..
Ancak PKK ile Hizbullah arasında 1990'larda büyüyen çatışmadaki hiçbir cinayet, 2014'ün Kurban Bayramı'nda, Diyarbakır sokaklarındaki katliam kadar dehşet saçmamıştı...
HDP'ye "kışkırtma" kuşatması...
PKK ile Hizbullah arasında 20 yıl önce soğumaya bırakılan gerginliğin, IŞİD'in Kobani'ye saldırısı bahane edilerek, yine IŞİD'in vahşet yöntemlerini aratmayacak şekilde geri dönmesi çok şaşırtıcıydı...
Üstelik Güneydoğu'da 2014'teki Kobani protestolarında
2 polis şehit olmuş, 37 vatandaş öldürülmüş, 326 polis ve 435 vatandaş yaralanmıştı...
700 kamu binası, 261 banka, 729 sivil-501 resmi araç, 1731 ev ve iş yeri ile onlarca Atatürk büstünün de yakıldığı olaylar, 82 HDP'linin gözaltına alınmasıyla bir kez daha anımsandı...
Gözaltıların gerekçesi 6 yıl önceki olayları "kışkırtma" suçlaması...
Bu gözaltıların "HDP'yi kapatmak ve muhalefeti zayıflatmak" gerekçesiyle yapıldığı iddiaları ortada dolaşırken ve "dosya neden 6 yıl sonra açıldı" soruları öne çıkartılırken, 6-8 Ekim 2014'teki olayların korkunç sonuçları da ne yazık ki gözardı ediliyor...
Evet; Selahattin Demirtaş'ın da tutuklanma gerekçesi olan IŞİD'in Kobani'ye saldırısını protesto olaylarını kim-niçin kışkırttı, insanlar neden öldü, şehirler neden yakıldı ve asıl suçlular kim?..
Hukuk bu soruların yanıtını bulmak için Kobani olayları dosyasını yeniden açtıysa, yargıyı adalete bırakmak ve beklemek gerekiyor...
Aksine yukarıdaki soruları atlayarak ve 6 yıl önce, HDP'lilerin çağrısıyla başlayan korkunç olayları unutturarak komplo teorilerinde bulunanlar, terörün değirmenine su taşımaktan öteye gidemezler...
Çünkü PKK da, Hizbullah da, IŞİD de çok çektirdi bu ülkeye...