KKTC tanınmadan Kıbrıs'ta müzakerelerden sonuç alınamaz...
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristo-fiyasko arasında 11 aydır süren ve geçtiğimiz hafta 40’ıncı görüşmesi gerçekleşen Kıbrıs müzakerelerin birinci turu tamamlandı. İkinci tur 3 Eylül’de ‘yönetim ve güç paylaşımı’ başlığı altında “Yürütme” konusuyla başlayacak. “Yürütme” konusu üzerindeki tartışma sonlandırıldıktan sonra “Mülkiyet” konusundaki müzakerelere geçileceği açıklandı.
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla toplumlararası görüşmeler 1968 yılında başlamıştır. 40 yılı aşkın bir süredir taraflar arasında sürdürülen görüşmelerde bir sonuca varılamamıştır. Rum tarafının Megali İdea ülküsüne bağlılığı, Enosis’te ısrarı, adayı bir Yunan adası olarak görme zihniyeti değişmediği sürece taraflar 400 sene de görüşseler herhangi bir anlaşmaya varamayacaklardır. Anlayacağınız müzakerelerden bir sonuç alınması Rum’un mevcut kafasıyla mümkün değildir. Bu kafanın değişmesini beklemek ise safdillikten başka bir şey değildir.
Rum liderlerin çeşitli vesilelerle sürdürülen müzakerelerle ilgili yaptıkları açıklamalardan herhangi bir anlaşma peşinde olmadıklarını anlamak mümkündür.
3 Ağustos’da Başpiskopos Makarios’u anma etkinliğinde konuşan Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristo-fiyasko, Kıbrıs Rum tarafının en kısa sürede iyi bir anlaşmaya varılması için iyi niyetli olduğunu iddia ederek, “bir çözüme engel olan ya da çözüm anahtarını elinde tutan Kıbrıs Rum tarafı değil, Türkiye’dir” diyerek topu yine Anavatan Türkiye’ye attı. “Uluslararası topluluğun Türkiye’yi ‘Kıbrıslıların’ çıkarına olacak bir çözüm için işbirliği yapmaya çağırması gerektiği” görüşünü yineleyen sözde barış meleği Hristo-fiyasko, “AB’nin, Türkiye’nin katılım süreci çerçevesinde Türk liderliğine, AB’ye ve üyelerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesine ve bir çözüm için işbirliği yapmasına yönelik baskı uygulayabileceğini ve uygulaması gerektiğini” savundu.
Kıbrıs sorununa iki toplumlu, iki bölgeli federasyon zemininde çözüm bulunması gerektiğini yineleyen Hristo-fiyasko, “müzakerelerin, Başpiskopos Makarios’un kendilerine bıraktığı miras zemininde yapıldığını, ayrıca önerilerini de bu zemin üzerinde sunduklarını” dile getirdi.
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos’un Türk düşmanlığı da devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta 2. Hrisostomos’un “Türkiye bugüne kadar hiçbir anlaşmaya uymadı, bu yüzden Türkiye’ye güvenilemez” şeklindeki düşmanca sözleri ’Hrisostomos Anlaşma istemiyor’manşetleri ile Rum basınında yer aldı.
8 Ağustos günü gerçekleşen Erenköy Direnişi ve Şehitleri 45. anma töreninde yaptığı konuşmada KKTC Cumhurbaşkanı Talat Kıbrıs sorununa çözüm bulunması amacıyla yürütülmekte olan müzakerelere değinmiş ve ’müzakere sürecinin hedefinin, Kıbrıs’ta iki halkın siyasi eşitliğine dayalı yeni bir ortaklık devleti olduğunu, bu hedefin Kıbrıs Türkünün bugüne kadar verdiği mücadelenin, elde ettiği kazanımların toplamının bir sonucu olarak ortaya çıktığını ve o şekilde sonuçlanacağını vurgulamıştır. Cumhurbaşkanı Talat “Bugüne kadar verdiğimiz mücadele, bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımlar, yeni oluşumda müzakerelerle varacağımız oluşumda elbette ki tescil edilmek durumundadır” diyerek, aksi halde Kıbrıs Türkünün mücadelesi boşuna olmuş demek olacağını, buna kimsenin razı olamayacağını söylemiştir.
Kıbrıs Türkünün en büyük kazanımı Devletimiz KKTC ve Anavatan Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadaki varlığıdır. Böylelikle Kıbrıs’ta anlaşmaya giden yol bugüne kadar hiç denenmeyeni yapmaktan geçmektedir. O da, KKTC’nin tanınmasını istemek ve müzakerelerin ancak Rum devleti ve KKTC arasında yapılmasında ısrar etmektir. Bizim açımızdan anlaşmanın başka yolu yoktur ve olmamalıdır...