Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

KKTC için tanınma çağrısı beklerken...

Cumhurbaşkanı Erdoğan kalabalık bir heyetle KKTC''ye gidip Kıbrıs Barış Harekatı''nın 47. yıldönümü, Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katıldı. İlk olarak KKTC Cumhuriyet Meclisi''nde konuşma yaptı. Konuşmasının önemli kısmı Kıbrıs davamıza sahip çıkarken Kurucu Cumhurbaşkanımız Ebedi liderimiz rahmetli Rauf Denktaş''ın yıllar önce söylediklerinin adeta tekrarıydı. Rahmetli Denktaş''ın Kıbrıs Türkünün yokoluşu demek olan Annan Planı referandumu döneminde söylediklerini, uyarılarını kaale almayan Erdoğan''ın KKTC Meclisi''nde Denktaş''ın çizgisine gelmiş olması, benzer uyarıları yapması, memnuniyet vericidir. Erdoğan''ın ''git memleketinde konuş'' dediği Denktaş''ın kurucu lideri olduğu devletimiz KKTC''nin Cumhuriyet Meclisinde yaptığı konuşmada milli davamıza sahip çıkarak hassasiyetlerimize sahip çıkması da ayrıca beni memnun etmiştir…

Erdoğan''ın aşağıda tarihe not düşmek üzere bazı bölümlerini aktaracağım konuşmasına günlerdir merakla beklenen ''müjdesi'' maalesef gölge düşürmüştür. ''Müjde''nin KKTC''ye yeni parlamento binası, cumhurbaşkanlığı külliyesi ve millet bahçesi yapılması ile sınırlı kalması hayal kırıklığı yaratmış, beklentileri karşılamamıştır.

Beklentiler Erdoğan''ın, adayı Yunan yapmak isteyen Rum-Yunan ikilisine ve destekçileri AB ile ABD emperyalizmine ders verecek, daldıkları hayal aleminden uyandıracak ibretlik bir müjdenin verilmesi yönündeydi. En güçlü iki beklenti arasında birinci olarak Maraş''ın askeri bölge statüsünden çıkarılarak tamamının gerçek sahibi olan Vakıflar İdaresine devredilmesi idi. İkinci beklenti olarak da Cumhurbaşkanı Ersin Tatar''ın ortaya koyduğu egemen eşitlik temelinde iki devlete dayalı çözüm modelinin ileriye götürülerek, iki cumhurbaşkanının birlikte dünyaya uluslararası tanınma talebinde bulunması idi. Doğu Akdeniz''de zengin doğal gaz rezervlerinin bulunduğunun duyurulması ise diğer bir ''müjde'' beklentisi idi. Erdoğan''ın Meclis konuşmasında, "Bu dava garip, bu dava sahipsiz değildir. Kıbrıs davası büyük bir davadır, bu dava tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, mücadelesiyle büyük, 1974''te yazdığı kahramanlık destanıyla büyük bir milletin davasıdır. Kıbrıs Davası''nın sahibi yavru vatanıyla, ana vatanıyla büyük Türk Milleti''nin tamamıdır. Bu davanın sahibi şehitlerimizdir, gazilerimizdir, vatanları için ölümü öldüren yiğit mücahitlerdir" tespitini yaptıktan, "Kıbrıs Türkü''nün hürriyet mücadelesinin lideri Doktor Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş başta olmak üzere Kıbrıs Türk halkının kıyamına katkı sunan herkese Allah''tan rahmet diliyorum. Bugüne kadar nasıl onların uğruna ömürlerini ve canlarını atadıkları kutlu değerlere sahip çıkmışsak inşallah bundan sonra da emanetlerini namusumuz bilip koruyacak, yücelteceğiz" ifadelerini kullandıktan sonra KKTC''nin tanınmasını istemek yerine yapılacak binaları ''müjde'' olarak sunması beni ve birçok kişiyi oldukça şaşırtmış, şoka sokmuştur.

Erdoğan konuşmasında Kıbrıs''ta iki devlet olduğu gerçeğini; Rum tarafının uzlaşmaz olduğunu, anlaşmak istemediğini, Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemediklerini, hedeflerinin adayı Yunan yapmak olduğunu vurgulamıştır. Rumların Annan Planı''na hayır dediklerini, Crans Montana''da masadan kaçtıklarını, federasyonun bundan sonra görüşülmesinin sözkonusu olmadığını, resmi müzakerelerin ancak iki ayrı devlet arasında ve KKTC''nin eşit statüsünün kabullenilmesi halinde başlayabileceğini, Rumların bunu da kabul etmediklerini ve taraflar arasında ortak zemin olmadığını vurgulamıştır. Kısaca bundan sonra Rum tarafı ile yürünecek yolumuz olmadığını belirtmiştir.

Bütün bu gerçekleri açıkça söyledikten ve vurguladıktan sonra ''müjdenin'' -iki bina bir bahçe- olmaması ve tanınma yolunda adım atılmış olması gerekmekteydi.

KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Denktaş''ın Gezici Büyükelçisi olarak verdiği talimatlar doğrultusunda KKTC''nin tanınması için birçok üst düzey temasta bulundum. Denktaş''ın vefatından sonra da bu kutsal görev çerçevesinde, bizlere emanet ettiği devletimizin tanınması için çalışmalar yürüttüm, yürütmekteyim. Bugüne kadar yaptığım temaslar ve edindiğim tecrübeye göre, KKTC''nin tanınması için uluslararası konjonktürün oldukça uygun olduğunu ve talep etmemiz halinde hatırı sayılır ülkenin KKTC''yi tanıyacağını söyleyebilirim. Anavatan Türkiye''nin son yıllarda Kıbrıs siyasetimizde attığı olumlu adımlar, hakkımızı hukukumuzu korumaktaki kararlılığı muhakkak ileriye taşınmalı ve KKTC''nin tanınması çağrısı gecikmeden yapılmalıdır.Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın AB ve ABD''ye meydan okuyan açıklamalarının sadece lafta kalmayarak fiiliyatta tanınma talebi ile taçlandırılması en doğru yoldur ve vakit geçirmeden KKTC''nin tanınması çağrısı yapılmalıdır. Kıbrıs Türk halkı bina, para,yol, su yanında artık çoktan hak ettiği tanınmayı talep etmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları