KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ın tarihi mesajları (2)
(Dünden devam)
KKTC Cumhurbaşkanı Talat tarihi konuşmasında; Papadopulos’un son dönemdeki uzlaşmaz tutumunu ve gerçek niyetini şu sözlerle dile getirdi:
“Papadopulos’un, 26 Ekim 2007’de BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde yürütülen müzakerelerde ortaya çıkan parametreleri ve çözüm müktesebatını reddetme noktasına geldiğini apaçık bir şekilde gösteriyor. BM’nin bugüne kadar hazırladığı planların uluslararası hukuk süzgecinden geçmediğini iddia edecek kadar aşırıya kaçıyor ve hedefini ortaya koyarken üniter devleti tarif ediyor. Fakat ne yazık ki uluslararası toplum susuyor. Yüzüne karşı adeta dünyaya meydan okurken ortaya çıkan bu suskunluk Rum gericiliğini daha da pervasızlaştırıyor. ”
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Papadopulos’un Kıbrıs Türklerine adada hayat tanımadığını da anlatırken şöyle dedi:
“Suriye’ye feribot seferi düzenlememizi inanılmaz bir tepkiyle karşılayarak yediden yetmişe tüm Rum gericilerini harekete geçirip Suriye’ye karşı bir Haçlı Seferi başlatmaya yeltenirken, Avrupa Birliği’nden bu kez susturucu bir yanıt alıyorlar: Magusa limanını kapalı ilan eden sizsiniz, bu kararınızın uluslararası bir geçerliliği yoktur! Bu nedenle Avrupa Birliği’ni bu işe karıştırmayın! Yine de vazgeçmiyorlar. Özel ulakları, Dışişleri Bakanları canlarını dişlerine takıyorlar.
Feribotun Gürcü bayrağı taşıması nedeniyle Gürcistan’ı sıkboğaz ediyorlar. Rum basınına umutlu oldukları haberleri sızdırıyorlar. Ne umudu? Feribot seferlerini durdurma umudu! İnanabiliyor musunuz? Böylesine bir saldırganlık nerede görüldü? Ticari bir ilişkiyi durdurmak için, dünyanın gözü önünde bu nasıl bir saldırganlık, nasıl bir düşmanlık? Canımız ellerinde olsa çıksın diye sıkmazlar mı?”
Sıkacaklarından; hem de öldüresiye sıkacaklarından hiç kuşkumuz olmamalıdır. Olmamalıdır da, KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın konuşmalarındaki bütün bu doğru ve olumlu tespitlerinden sonra, 70’li yıllarda kalmış, iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümden, Annan Planı’ndan, Rumlarla birlikte Birleşik bir Kıbrıs’tan ve 8 Temmuz sürecinden bahsetmesini de yadırgamaktayım.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın bunları gözü ve kulağı üzerimizde olan ve uzlaşmazlık damgasını alnımıza hemen vurmaya hazır vaziyette bekleşen emperyalistleri tatmin etmek için söylediğine, Anavatan Türkiye ve KKTC üzerinde yoğunlaşabilecek baskıları asgariye indirmek üzere taktiksel maksatla söylediğine inanıyorum. Aksini, yani Cumhurbaşkanımız Talat’ın bu doğru ve olumlu tespitleri, sırf KKTC’ye sahip çıkanları uyutmak için söylenmiş laflardan ibaret olduğunu düşünmek bile istemiyorum.
Gelinen noktada Anavatan Türkiye yetkililerinin son dönemde üzerine basa basa, altını çize çize vurguladıkları KKTC olgusunun sağlamlaştırılmasından başka bir yolumuz olmadığı apaçık ortadadır. Cumhurbaşkanımız Talat’ın uygulamada bu vurgu dışında hareket etmesi beklenmemelidir.