Kirli barış

Etrafta bir kirli barış atmosferi var. Aralarında akil insanların da bulunduğu grup mensupları “Ne pahasına olur ise olsun barış” diye bağırıyorlar. “Önemli olan barıştır gerisi teferruattır” diye çağırıyorlar. Oysa bu talep tarihin en aptalca ve barışçı değil, barış karşıtı, düşmanlık tohumları ekecek çağrısıdır. Bir barışın kalıcı olması için adil olması gerekir. Adil olmayan, ne pahasına olur ise olsun diye yapılan barışlar daha büyük savaşlara neden olurlar.
Sorun bu insanlara, kendi yazlıklarında bir metre karelik bir alan için kavga ettikleri komşuları ile “ne pahasına olur ise olsun” barış yaparlar mı? Hayır, bir metre karelik bahçeleri için kavga etmeyi göze alanlar, söz konusu vatan toprakları ve milletin bütünlüğü olunca, vermek konusunda çok cömert ve aceleci davranıyorlar. Bunların içinde Türkiye, Allah’a şükürler olsun hiç sömürge olmamış olmasına rağmen “sömürge tipi Müslüman aydın” daha açık söyleyelim, vatansız aydın ne yazık ki çok. Bazılarının Müslümanlığı için yarım metre kare bezden başka bir kanıt yok. Oysa, aynı bezi rahibeler de takıyorlar. İnsan soruyor kendi kendisine, bunlar ne zaman ve nerede yetiştiler diye.
Ancak Türk Milletinin direnişi, toplumun bütün katmanlarından, bütün siyasi parti mensupları, bütün cemaat ve tarikatların izleyicileri, bütün aşiretler, özetle bütün Türk toplumunun içinden yükselmeye başladı. Özcan Yeniçeri Hocanın bir cümlesi şöyle: “Türk milletini üzerinde istedikleri gibi operasyon yapabilecekleri bir kadavra zannedenler fena halde yanılıyorlar.” Evet, Özcan Hoca çok haklı. Eğer birileri böyle düşünüyorlar ise ki eylemlerinden ve söylemlerinden böyle düşündükleri anlaşılıyor, fena halde yanılıyorlar.
Türk Milleti demokratik tepkisini, sağlıklı tepki kanalları içinde ortaya koymaya başladı. Bazı çevreler, Türk Milletinin şiddete başvuracağını, yakıp yıkarak tepkisini ortaya koyacağını düşündü. Böyle olmayınca “Türk Milleti Öcalan ile müzakereleri kabul etti” yorumunu yaptı. Fena halde yanılıyorlar. Türk Milletinin tepki şekli böyle değil. Türk Milleti unutmuyor. Zamanı gelince sandık başında hesabını soruyor. Bütün siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine düşen ise Türk Milletinin tepkisinin sağlıklı kanallar içinde gelişmesini sağlamak olmalıdır.
Önümüzdeki günler; bütün yurt sathında, konferans salonlarında, televizyonlarda, gazetelerde, miting meydanlarında kirli barış projesi ve kirli barışçılarla mücadele edeceğimiz, kendimizi Türk Milletine anlatacağımız günler olacak. Ne yapabilirim diyorsanız basit; imza atın, imza attırın, toplantılara, mitinglere katılın. Dinlediklerinizi anlatın, görmediğiniz dostlarınızı ziyaret edin, onlara durumu anlatın. AKP’lileri ziyaret edin. Görmeyenlere gelişmeleri izah edin. Özetle, hepimizin yapacağı çok iş var ve ancak birlikte yapabiliriz.

Yazarın Diğer Yazıları