Kirletme o mektubu!
Böyle bir riya olabilir mi? İşine gelmediği zaman “onların elinde kan var” diyeceksin, başın sıkıştığı zaman tabana seslenip oy isteyeceksin! Meclis kürsüsünde timsah gözyaşlarıyla okuduğun şehit mektubuyla milliyetçilere yalvaracaksın... Üstelik “Milliyetçilik” ismini anmadan!
Yemezler Recep Bey! Yemezler... Anladık oyun gücün fena değil. Sahne hakimiyetin, duygu sömürüsü konusundaki maharetini de anladık. Lakin sendeki milliyetçilik konusundaki kompleks öylesine sırıtıyor ki, ağzınla kuş tutsan inandıramazsın. Aldatmak ve kandırmak siyasetinizin şiarı olmuş. Ama ülkücü şehitler üzerinden Türk Milliyetçilerini, ülkücülerini asla kandıramayacaksın.
7 Ekim 1980 tarihinin senin için bir anlamı yoktur. Ama ülkücüler için 12 Eylül darbesi milat olduğu gibi 8 Ekim sabaha karşı asılarak idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu da Türk Milliyetçileri için dönüm noktasıdır. “Vatanımın ha ekmeğini yemişim, ha da mermisini” demiştir Pehlivanoğlu ve ülkücüler. Peki Recep Bey siz o tarihlerde sadece ekmeği tercih etmiyor muydunuz! Memleket istila ve bölünme tehlikesindeyken Türk Milliyetçileri halen mermi yemeyi göze alırken siz oğlunuza gemicik, damadınıza holdingi reva görüyor musunuz?
Sekiz yıldır anaları ağlattığınız yetmezmiş gibi Türk Milliyetçilerini devlet kademelerinden sinsice tasfiye ederken nereden çıktı 12 Eylül mağduriyeti edebiyatı yapmak! Yine başınız sıkıştı değil mi? 12 Eylül’deki referandumla beraber yol göründü size de ondan! Geldiğiniz gibi gideceğinizi hissettiğiniz için tutunacak dal mı arıyorsunuz? Yemezler Recep Bey! Yemezler!
Mustafa’nın mektubunu okurken yuttuğun paragraflar gözümüzden kaçmadı! Madem bu kadar duygulandın, neden idama giden Pehlivanoğlu’nun mektubunun tamamını okumadın!
“Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki, Mustafalar ölür, Allah davası ölmez. Milliyetçilik yaşar.
Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah’a inananlarındır. Bunun için üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın.”
Evet Recep Bey, bu satırlar işine gelmedi. “Milliyetçilik yaşar” diyemediniz. “Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır”. Telaffuz bile edemediniz. Üstelik Pehlivanoğlu’nun “ağlamayın” vasiyetini de yerine getiremediniz!
Olmadı Recep Bey olmadı...
Mustafa Pehlivanoğlu işkencelerden sonra idam edilirken o sırada siz neredeydiniz?
Darbeler besliyor, semirtiyor bugünlere hazırlıyordu sizi... Mustafa Pehlivanoğlu bugün yaşasa “Ne açılımı ulan!” diye haykırıp kellesini verdiği davanın ve dava arkadaşlarının yanında olurdu. 12 Eylül işkencelerinin hesabını sizden sorardı! Üstelik 12 Eylül’ün öncesinde ve sonrasında ülkücüleri niçin suçladığınızı hatırlatırdı...
Almayın bir daha o mektubu elinize... Vasiyete gölge düşürmeyin! “Mustafalar öldü... Allah’ın davası sonsuza kadar yaşayacak. Kazımak istediğiniz Türk Milliyetçiliği çok şükür ayakta.” Bir daha ağlayarak okumayın o mektubu. Kirletmeyin sakın. Ruhunu incitmeyin şehidimizin!
“Hakkım varsa hepinize helal olsun, siz de helal edin” demişti Pehlivanoğlu, ailesine. Baba Necmi Pehlivanoğlu’nun ne durumda olduğunu biliyor musunuz Recep Bey? 30 yıldır yüreğindeki yangının sönmediği, annesinin, ağabeyinin, bacısının, yeğenlerinin ve nişanlısının neler çektiğini biliyor musunuz? Otuz yıldır aklına gelmeyen Pehlivanoğlu’nu şimdi mi hatırladın Recep Bey!
“Kan ve gözyaşından besleniyorlar” diye itham ettiğin koskoca camianın karşısında ağlayarak günah çıkardığınızı mı sanıyorsunuz? Maksadınız belli, referandumda evet çıkartıp 3-5 yıl daha koltuğu muhafaza etmeyi planlıyorsunuz. Ama kanı, gözyaşını, emeği, yokluğu, yoksulluğu sırtına vurup, kellesini verdikleri bu yolun zaferinin yakın olduğuna inananlar, zafer her zaman Allah’a inananlarındır diyenler, Allah ile aldatanların oyununa gelmez.
Başka kapıya Recep Bey, buradan size ekmek çıkmaz!..
Not: Kırıkkale’den İrfan Bayındır aradı. Mustafa Pehlivanoğlu ve Ali Bülent Orkan’ın Mamak’tan arkadaşı. Yani idamdan yargılanıp yıllarca yatan ülkücü. “O mektubu okuması gerekenler okumadı. Ama okuyan ağza da yakışmadı” diyerek bazı gerçekleri hatırlattı. Sadece İrfan Bayındır değil. Recep Bey ve arkadaşları futbol oynayıp, şirket kurarken gençliğini hapishanelerde geçiren yüzlerce ülkücü mesaj yolladı. Her biri olmasa da bu sütundan bir kısmını yarından itibaren paylaşmaya devam edeceğim.