Kırkambar tipi standart dışı değerlendirmeler
Suudi Arabistan, son bir yıldır örtülü olarak sürdürdüğü Türk malları ambargosunu genişletiyor. Temmuz ayından bu yana kendi firmalarına Türkiye'den mal alınmayacağına yönelik resmi taahhüt alıyordu. Şimdi hükümetin ambargosu resmen 1 Ekim'de başlıyor.
Aslında Suudi Arabistan'ın Türk mallarına boykotunu resmi hale getirmeden iki yıl önce uygulamaya sokmuştu. Bu süreçte çeşitli bahanelerle Türkiye kaynaklı ürünler bekletiliyor ve çürüyecek aşamaya gelmesi sağlanıyordu.
İşte tam bu sırada Türkiye'den de beklenen jest geldi. 23 Eylül günü İstanbul Havalimanı'nda Suudi Arabistan'ın 90. Milli günü için "Suudi Arabistan'ın milli günü kutlu olsun" afişleri asıldı.
Bu arada Kıbrıs Rum Yönetimine bir ziyaret gerçekleştiren Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Abdülaziz Al Assaf, "Türkiye'nin Akdeniz'deki yasadışı faaliyetleri karşısında baş müttefiklerimizden Güney Kıbrıs'ın yanındayız. Askeri işbirliğimizi artıracağız" açıklaması geldi.
Türkiye, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el-Suud'un vefatı sebebiyle bir günlük milli yas ilan etmişti!
Birileri birilerinin kralının ölümü dolaysıyla yas tutmak için biraz acele etmiş olmalı!
Normalleşme adımları sonrası birçok Arap ülkesinin de İsrail ile anlaşma yapacağı açıklanırken İsrail'e yeşil ışık yakmış olan Suud yönetimine BAE'den hiç kimsenin aklına gelmeyecek olan skandal bir talep geldi.
İsrail'de yayın yapan Maariv gazetesine açıklamalarda bulunan BAE'nin Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid'le de yakın ilişkileri olan aktivist Mazraui, Suudi Arabistan'ın Hz. Muhammed döneminde Hayber'den çıkarılan Yahudiler için İsrail'e tazminat ödemesi ve vatandaşlık vermesi çağrısında bulundu.
Bak şu bizim ümmettin (!) yaptığı işe!
Türkiye'de İŞİD'den mülhem bir varlık şu değerlendirmeyi yapıyor: IŞİD'i ilk sahiplenenlerden olduğunu, Suriye'de mücadele eden bir yapı olarak hak gördüğünü, Konya'da herkesin IŞİD'e katıldığını anlatıyor ve yargısını şöyle ifade ediyor. "Türkler IŞİD için Müslümandır. Ama bizim için değildir. Oy atmak şirktir. Çocuğu okula göndermek şirktir. Askere gitmek küfürdür. Türkler hiç Müslüman olmamıştır".
Bu yargı (iftiraların) sahibinin bırakın Müslüman olmayı hiç insan olmadığı anlaşılıyor.
Çok çarpıcı ilginç bir haber de Almanya'dan geldi. Almanya'da aşırı sağ Almanya için Alternatif (AfD) Partisi milletvekili olan Lüth, göçmenler için ağır ifadeler kullanarak şunları söyler: "Göçmenleri daha sonra kurşuna dizebiliriz. Bu konuda sorun yok ya da gazla zehirleyebiliriz… Almanya için ne kadar kötü olursa AfD için o kadar iyidir."
Anlaşılan yalnız Marks'ın hayali değil Hitlerin ruhu da Almanya'da fazla mesai yapıyor.
Meşhur Bill Gates, kendisi gibi zenginlikte ve akılda olan Elon Musk'a koronavirüsle ilgili bir şey yapmadığını söylemiş. Bunun üzerine Musk ona "taş kafalı" demiş. Ardından taş olmayan kafalı Musk, dünya çapında 1 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan salgının çok fazla abartıldığını söyleyerek "Genel olarak ölüm oranı çok düşük ve bulaşıcı olan bir şeye sahibiz. Riskli grupta değilim ve koronavirüs aşısı olmayacağım" demiş.
Bu dünyanın neredeyse en akıllısı olduğunu sananın aklı böyle çalışıyorsa vah akılsızların başına!
12 yaşındaki çocuğa cinsel istismardan tutuklanan şahıs, bir mektup yazarak şikâyetçi babayı uyuşturucu bağımlısı birisi olarak nitelendirmiş. Kızlarını bize teklif etmişler, bizim de "yaşı 18 geldiğinde belki olur" demekliğimiz olmuştur. Suçlu İstanbul Sözleşmesindeki beyanlardır!
İstanbul'un sözleşmesinden, uyuşturucunun bağımlısından (!) korunmayı öğrenemeyenler bu ülkede her zaman haksızlığa uğrarlar. Bir kişinin başına ne geliyorsa bilinki bunun suçlusu hep başkalarıdır.
Yüce dinin cüce mensubu olmaktan Allah herkesi korusun!