Kırgızistan, Özbekistan, Ermenistan, Gürcistan
“Dış politikada sıfır problem” diye ortaya konan politikasızlık yüzünden başta Türk Dünyası olmak üzere uluslararası ilişkilerde itibar kaybetmekle kalmayıp iflas noktasına geldik. 1 Mart Tezkeresi’nin intikamını almaya devam eden dost(!) ve müttefikimiz(!) ABD’nin AKP hükümetine yaptığı dayatmalar yüzünden Türkiye’nin jeopolitik alanı iyice daraldıkça, ayağımızın altından halının da çekildiğinin farkına varamıyoruz.
İçerideki meselelerini halledemeyenlerden dışarıda çok şey beklemek doğrusu fazla anlam ifade etmiyor. Kırgızistan’da son yıllardaki ayaklanmalarla habire değişen yönetimle arada bir başlara ak külah denilen Kırgız milli şapkasını takıp, objektiflere poz vermekle ilişkilerin yürütülemediği bir defa daha gün yüzüne çıktı. Turuncu devrim rüzgarlarının Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan’da şiddetle estiği günlerde bu sütunlardan defalarca yazarak tehlikenin boyutuna dikkat çekmeye çalışmıştık. Tabiat boşluk kabul etmez “Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” anlayışının boş fantezi olduğu her alanda kanıtlanmıştır. Dünyanın üçüncü büyük gölü olan Aral’ın bugün çöl haline dönüşmesinin sebeplerini okumuşsunuzdur. Daha fazla pamuk üretmek hırsıyla nehir yataklarının değiştirilmesi Aral’ı çöl haline getirip ekolojik dengeyi alt üst etti. Şimdi ceremesine sadece bölge halkı değil, bütün dünya katlanacak. Hal böyle iken petrolü, doğalgazı, değerli madenleri olmayan fakir Kırgızistan’ı göz ardı etmenin faturasını Türkiye başta olmak üzere orada para karşılığı üs kuran ABD ile beraber Rusya, Çin, Kazakistan ve Özbekistan da ödeyecek. Tarım ve hayvancılık dışında geçim kaynağı bulmakta zorluk çeken Kırgızistan’ın haritada yerini bulamayacak kadar ebleh olan bazı danışmanlar, Allah bilir ithalat ihracat rakamlarını karşılaştırmak suretiyle bu ülkedeki gelişmeleri yetkililere rapor halinde sunmaya çalışmaktadır.
Bir dönem herkesin ağzına pelesenk olan “Adriyatik’ten Çin seddine kadar Türk dünyası” sözünü kimse telaffuz edemez oldu. Özbekistan ile yıllardır soğuk esen rüzgarlar kimsenin umurunda değil. Bireysel hataların açtığı uçurumu İslam Kerimov’un inadının değil, Türkiye’nin gayretinin kapatması gerekirken Türkiye Özbekistan ilişkilerinde olumlu tek adımın atılmayışının sorumluları kimlerdir?
“Su akar mecrasını bulur” sözü gerçek olmakla beraber suyun mecrasını bulması için kararlı olmak ve gayret sarf etmek de şarttır. Ukrayna’daki turuncu devrim nasıl yıkıldıysa yanıbaşımızda Gürcistan’da da yıkılmak üzere. ABD’nin desteğiyle ayakta durmaya çalışan Gürcü yönetimi Rusya’dan dersini alıp ezber bile etti. İlişkilerin normalleşmesi adına imzalanan ucube protokol Ermenistan’da Taşnakları güçlendirirken, gerçek nüfusu 1.5 milyona düşmüş ülkede insanlar mevcut yönetimden kurtulabilmek için yıl sonundaki seçimi bekliyor. Başbakan Erdoğan’ın “Yüz bin kaçak Ermeni’yi sınır dışı ederiz” gibi anlamsız efelenmesi dışında Ermenistan’daki seçimlerle ilgili bir projenin olduğunu iddia eden var ise beri gelsin. İşgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmediği gibi “Karabağ’ı tartışmam bile” sözleriyle bir taraftan Azerbaycan’ı diğer taraftan Türkiye’yi arsızca tehdit etmeye kalkışan Ermenistan yönetiminin alternatifi yok mu?
İddia ediyorum; öyle büyük paralara filan ihtiyaç yok. 10 milyon dolarlık bir bütçe ile Ermenistan’da Taşnak kalıntıları hezimete uğratılıp halkın desteğiyle ılımlı bir yönetim seçimi kazanır. Hem de Rusya ürkütülmeden, Azerbaycan küstürülmeden, tereyağından kıl çeker gibi biter bu iş. Lakin bütün bunları yapabilecek “Milli irade, milli kadro” var mı? İşte orası tartışılır. Sıfır problem sıfır politika olduğuna göre sıfır, elde var sıfır.
KKTC seçimlerine bütün dünya burnunu sokarken seyredenlerin, bırakın Kırgızistan’ı, Ermenistan ve Gürcistan için yapacakları da sıfırdır.