Kim yalan söylüyor? (31 Ağustos 2012)

BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş birkaç günden buyana PKK’lıların Hakkari kırsalında 400 kilometrekarelik bir alanı denetim altında tuttuğunu ileri sürüyor. Demirtaş, TSK’nın kara operasyonu yapmadığını sadece havadan uçaklar ve helikopterler ile PKK ile savaştığını iddia ediyor. Demirtaş’ın iddiaları bununla da kalmıyor. Hakkari’nin Şemdinli ile Çukurca arasındaki bölgelerinde askerlerin yol kontrollerini kaldırdıklarını, buradaki askerlerin çekildiğini, bu bölgede denetimin PKK’lı teröristler tarafından yapıldığını ileri sürüyor ve ekliyor, “İnanmayan Bakan veya bir yetkili varsa birlikte gidelim.”
Evet, Hakkari’de özellikle Şemdinli-Çukurca-Hakkari merkez üçgeni, Hakkari ilinin en zor coğrafyasının bulunduğu ve K. Irak’tan saldırılara en açık olan yerdir. Şemdinli olayları sırasında AKP Hükümetinin PKK terörünün üzerine yanlış gidiş şekli PKK’yı şımartmıştır. PKK’lı teröristler, küçük gruplar halinde bölgede dolaşmaya ve taciz eylemlerine devam etmektedirler. Bu saldırılar PKK’nın alan hakimiyeti midir yoksa AKP Hükümetinin TSK’yı büyük ölçüde birliklerine çekmesinin bir sonucu mudur? Bence PKK’nın alan hakimiyetinden çok söz konusu olan AKP Hükümetinin askeri birlikleri “mümkün olduğu kadar” alandan uzaklaştırarak, şehit sayısını düşük tutarken, PKK’nın alanda ister istemez etkinliğini artırmasıdır.
AKP Hükümetinin TSK’nın moralinin bozulmasına neden olması, “hem müzakere yaparım, hem mücadele ederim” şeklindeki politikada “müzakereyi Başbakan’ın korunan ve kollanan adamlarının yapması, mücadeleyi ise her fırsatta saldırılan, aşağılanan, tahrik edilen, tutuklanan subayların yapması” tabii ki terörle mücadeleye darbe vurmaktadır. Ancak İsviçre gibiülkelerde güvenlik güçlerine uygulanabilecek hukuki kuralların Güneydoğu Anadolu’da güvenlik güçlerinin elini kolunu bağladığı, PKK’yı ise rahatlattığı ortadadır.
Bırakın dağlarda dolaşmayı, terörizm ile ilgili bir tek ciddi kitap okumayanların dahi terörizm uzmanı olarak askeri iki kilometre fazla yürüttü diye subayları infaz ettiği ortamda terörle bu kadar mücadele edilebilmesi bile mucizedir. AKP Hükümeti artık muhalefette olmadığını, TSK’nın başarısından olduğu kadar başarısızlığından da sorumlu olduğunu, bu ülkenin de başka ordusu olmadığını hatırlamalıdır. Bir iktidarın yapabileceği en büyük yanlış orduyu tahrip etmektir. Bu bindiği dalı kesmeye benzer.
Gelelim makalenin başında bahsettiğimiz Demirtaş’ın iddialarına. Demirtaş’ın askerin olmadığını, karadan operasyon yapmadığını söylediği alanda halen komando birliklerinin operasyonları devam etmektedir. Bu operasyonlar yeterli midir? Eğer yeterli olsaydı Demirtaş böyle konuşamazdı. İçişleri Bakanı karayolu ile Çukurca ve Şemdinli’ye giderek ve yanında basın mensuplarını götürerek Demirtaş’ın doğru söylemediğini Türk milletine göstermelidir.
Ancak, artık Hakkari ve terör ile mücadele için Hükümetin yeni bir strateji geliştirmesinin zamanı gelmiştir hatta geçmektedir. Çünkü ülke hızla bir uçurumun kenarına sürüklenmektedir. Orta Doğu’da yaklaşan iç savaş, bu uçurumun derinliğini daha da artırmaktadır. Eğer PKK’nın karşısına hızla etkin bir strateji ile çıkılmaz ise Türkiye daha zor günler yaşayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları