Kim Recep İvedik gibi bir oğul ister?
Ulusal yayın yapan bir televizyonun Ankara temsilcisi sabah sabah canlı yayında siyasi parti liderleri arasındaki söz düellosunda söylenen çirkin sözler için, “Halk ne ise liderler de o” demez mi, öyle canım sıkıldı ki...
Çünkü yok böyle bir şey.
Liderler arasında “Ciddiyetsiz” diyenden, “Alçak” diyenden, “Satılmış” diyenden, “Dönek” diyenden, “Şerefsiz” diyenden, “Müfteri” diyenden, “Dansöz” diyenden, “Seviyesiz” diyenden, “Terbiyesiz” diyenden geçilmiyor. Söyler misiniz lütfen işyerinde, kahvede, sokakta, devlet dairesinde, bakkalda, cami çıkışında, meyhanede, pazaryerlerinde, parklarda kim kime “Dönek” diyor, “Şerefsiz” diyor, “Alçak” diyor, “Namussuz” diyor, “Kelle” diyor. Hayır, böyle bir şey olmuyor. Elbette, hiç olmuyor değil, oluyor ama kavgada oluyor, o zaman da sonu ya yaralama ya cinayetle bitiyor. Ama bir AKP’li ile bir CHP’li, bir MHP’li ile bir CHP ve AKP’li seçmen birbirlerine asla bu sözleri söylemiyor; söylemez de. Öyleyse halk edep bakımından çoğu siyasi liderden ileride, sağduyu bakımından pek çoğuna dizinin dibine oturtup ders verecek olgunlukta. Siyasilerimiz kavga ve dargınlığın yasaklandığı Bayram ziyaretlerinde bile birbirlerine laf sokuşturmayı marifet sayıyor, üstelik bunu güle güle yapıyorlar. Siz bırakınız bayramı seyranı insanların konu komşuyu evlerinde ziyaret ettiklerinde birbirlerine laf sokuşturduklarını aklınızdan geçirebilir misiniz? Hayır, ağız bozukluğu konusunda siyasetçiler Türk halkı ile aynı çağda yaşamıyor. Halk elbette Sahabe yahut Tabiin döneminde değil ama en azından Tebe-î Tabiin devrinde ise, siyasetçilerin kahir ekseriyeti maalesef küfürlü ağızlarıyla, Cahiliye dönemindeler.
İyi de o zaman liderler o çirkin sözleri söyler o galiz küfürleri ederken meydanlardaki on binler tarafından niye alkışlanıyorlar? Haklı bir soru. Bu soru aynı zamanda, “Halk da onlar gibi düşünüyor” yahut “On binler de bu küfürleri benimsiyor” cevabını da imâ etmekte.Lâkin işin aslı hiç de öyle değil. Halk, liderleri televizyon izler, film seyreder gibi seyrediyor. Dünyanın her yerindeki insanda olduğu gibi bizim insanımızın da maalesef böyle izahı zor bir tarafı var. Çocuğundan duymak istemediğini, kendisi söyleyince utanıp pişman olduğunu Kemal Sunal’dan yüzlerce defa duymaktan hoşlanıyor, Cem Yılmaz’dan dinlemek için kucak dolusu para veriyor. Siz, oğlunun Recep İvedik’e benzemesini isteyen bir baba tahayyül edebilir misiniz ve kocasının Recep İvedik gibi biri olmasından hoşlanan kaç kadın düşünebilirsiniz? Düşünemezsiniz ama Recep İvedik filmini milyonlar izler, dvd’lerini belki on milyonlar izlemiş, gülmüş ve alkışlamıştır. Halkın, siyasetçinin ağzından duyduğu küfürleri alkışlaması da işte böyle bir şey. Özetle, evet, onları halk seçti, bu yönleriyle liderler ve milletvekilleri Türk milletini temsil ediyorlar. Ama hakaret ve küfrederken Türk milletini değil, kendilerini temsil ettiklerini bilmeliler. Söylemek istediğimiz budur.
Her kim hayır, ben küfür ve hakaret ederken de milleti temsil ediyorum derse, karşı tarafın da kendisine küfür yahut hakaret ederken (en azından aldığı milyonlarca oy kadar) milletin bir bölümünü temsil ettiğine razı olmalıdır.
Küfür ve hakarette milletin istifade edeceği ve Allah(c.c.)’ın razı olacağı ne bulunabilir ki?
***
BİR TEBRİK: Meclis Haber Dergisi’nin Kastamonu Milletvekili Mehmet SERDAROĞLU’nu TBMM’de yaptığı çalışmalarla geniş toplum kesimlerinin sorunlarını gündeme getirerek çözüm önerileri ürettiği için, “Yılın Milletvekili” seçtiğini haber aldık. Sayın Serdaroğlu’nu tebrik ediyoruz. Demek ki, emek zayi olmuyor.