''Kim olmaz'' onu söyleyin yeter
Eğri oturalım, doğru konuşalım;
Kendi seçmen kitlesinin sair ekseriyeti seküler bir devlet algısına sahip olan muhalefetin "çatı aday" sicilinde bir "Ekmek için Ekmeleddin" vakıası bulunmuyor olsaydı; muhalefet, AK Parti''den oy tırtıklayabilmek için Ekmeleddin İslamoğlu''nun "İslam İşbirliği Teşkilatı eski Genel Sekreteri" titrine tav olmamış veya bundan medet ummamış olsaydı…
Yine son Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, "çatı aday" bahsi her geçtiğinde Atatürkçü, Cumhuriyetçi, milliyetçi seçmen için değil Cumhurbaşkanı adayı yapılması, adaylık için anılması bile "teklif dahi edilemez" sınıfında bulunan Abdullah Gül''ün adı tekrar tekrar telaffuz edilmemiş; bu konuda ısrara hatta örtülü dayatmaya dönüşen bir tutum içinde olunmasaydı…
CHP ve İYİ Parti''nin ortak Cumhurbaşkanı adayı olması ihtimal dahilinde bile olamayacak Mehmet Şimşek''e adaylık teklif edildiği iddiasının ne gündeme gelmesi, ne de gündeme getirilmesi mümkün olmazdı.
***
Şimşek''in de yalanladığı bu iddia Millet İttifakı''nda suyu bulandırmak için elinden geleni ardına koymayacağı aşikâr hale gelen iktidarın kurgusu da olabilir, iktidara yaranma/yaltaklama derdinde olanların halt yemesinden ibaret de olabilir.
Evet, tartışma götürmez şekilde, CHP Sözcüsü Faik Öztrak''ın belirttiği gibi "Allah akıl fikir versin"liktir.
İktidar ve medyasının rutini haline gelen, aklımızla alay etme girişimlerinden biridir.
Şüphesiz devamı da gelecektir.
***
Bu bilgi/algı kirletme operasyonlarını hasarsız yahut mümkün olan en az hasarla atlatmak istiyorlarsa; Millet İttifakı''nı oluşturan partiler en azından şöyle bir ilanda bulunabilirler:
- Tek tek veya ortak olarak çıkaracağımız aday/adaylarımız kesinlikle "AK Parti eskileri" olmayacak;
- Kesinlikle Atatürk alerjileri olmayacak
- Kesinlikle Cumhuriyet''le hesaplaşmaları bulunmayacak
- Kesinlikle Türklükle kavgaları olmayacak
- Kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası''nın başlangıç metninde ortaya konan ülkü ve iradeyi benimsemiş olacak.
***
Bir kere daha "Abdullah Gül" adını duymayacak olmanın garantisi bile tarifsiz bir umut olabilir seçmene!
***
Şu aşamada aday yahut adayların kimler olacağını açıklamak mümkün olmayabilir ama kim yahut kimlerin asla Millet İttifakı''nın adayı olamayacağını açıklamak çok da zor olmasa gerek.
"EVLADINA BİLE"
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır''ın "Ulan sen daha bu ormanları söndürmekten aciz bir Cumhurbaşkanısın" sözlerini eleştirmek üzere yazdığı yazının bir yerinde şöyle diyor:
- Muhalif olursunuz ya da destek verirsiniz ama Türkiye Cumhuriyeti''ni temsil eden bir Cumhurbaşkanına "ulan" denir mi? İnsan kendi evladına bile "ulan" diye hitap etmez. Çok yakışıksız bir ifade.
***
İfadenin "yakışıksız" olduğu konusunda Selvi''ye katılıyorum.
Lüzumsuz da aynı zamanda; Başarır gibi okumuş yazmış bir hukuk insanı, üstelik de haklı olduğu tepkisini pekala çok daha yakışır sözcüklerle dile getirebilir çünkü. Bunu yapabilecek dağarcığa da, donanıma da, birikime de sahip kendisi.
İktidarın her alanda sergilediği hoyratlıktan yılmış bir toplumun muhalefetten beklediği son şey "kabalık" üstelik.
***
Gelgelelim, benim Selvi''nin yazısında takıldığım yer başka; Başarır''ın üslubunu eleştirirken, kendisi de -en azından bana göre- bir başka üslup fecaatine imza atıyor zira.
"İnsan kendi evladına bile ''ulan diye hitap etmez" ne demek Allah aşkına?
İnanın muhalefet olsun diye yazmıyorum; bir anne olarak içim ezildiği için, belki de maksadını aşan bir ifadedir de düzeltilir diye dikkat çekmek istedim.
Evlatlarımız, bu kabalığın, "yakışıksız"lığın olağan/potansiyel muhatapları mı ki, üslup sınırını çizerken "bile" vurgusuyla dahil ediyoruz onları bu meseleye!
PROVOKASYON KÜLTÜRSÜZLÜĞÜ
Önce, Türkiye cayır cayır yanar ve memleketin her yanından felaketin, mağduriyetin belgesi niteliğinde tonla video ve fotoğraf yağarken, bir anda ABD''deki eski yangınlardan birinde çekilmiş bir görüntü çıkarıldı "iktidar beceriksizliğinin, duyarsızlığının vs. sembolü" olarak başrole!
Şimdi de, sanki Türkiye sığınmacı/mülteci kaynaklı hiçbir kriz yaşamamış, bu konuda hiçbir tecrübesi yokmuş, sokak ortasında çocuklarımızın kafaları kesilmemiş, kadınlarımızın/kızlarımızın ırzına kast edilmemiş de nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu idrak edebilelim diye "yeni bir veri"ye ihtiyacımız varmış gibi, birkaç yıl önce çekilmiş görüntüyü, "Alanya''da bir Afgan Türk bayrağını indiriyor" diye doğalıma soktular internette!
***
BİR: Bu işler, iktidara karşı yükselen toplumsal muhalefetin meşruiyetini sorgulatmak, onu itibarsızlaştırmaktan başka işe yaramaz. Dolayısıyla, muhtemelen "trol parmağı" vardır gerisinde.
İKİ: Normalde, provokasyon, yol açabileceği sonuçlar dolayısıyla başlı başına ağır bir beladır ama biz çok şanslıyız; "kafasında bere, üzerinde kazak olan bir grup insan"ın linç girişimini, "Ağustos ayında Alanya''da" diye servis eden bir zekâ seviyesi muhatabımız!