Kim bunlar?

Hemen her gece evlerimize misafir olan bazı isimlere sinirlenmemek mümkün değil. Sayıları da bir hayli fazla. Bunların ayküleri konusunda endişelerim var. Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu'na Çubuk'ta yapılan saldırıyı hiçbir şey olmamış gibi nitelendirenleri görüyoruz.

Ali Haydar Fırat'ın "Bu olay öldürmeye tam teşebbüstür" demesine şiddetle karşı çıkıyorlar. "Oysa Kabataş'ta mütedeyyin bayanların üstünde ihtiyaç molası verildi" gibi büyük yalanları rahatlıkla söyleyebiliyorlar.

Kimden söz ettiğimi anlamışsınızdır; Halime Kökçe. Hani şu köşe yazarı. Tüm yandaş medyanın yıldızı.

Bazen kendi kendime soruyorum; "Hanımefendi görme engelli mi?"

Konuşması sırasında bir yakıştırması dikkatimden kaçmadı "Altlık". Bu kelime akşamcılara özeldir. Kökçe anlaşılan bu konuda da yeterli donanıma sahip!

Çubuk'taki şehit cenazesinde CHP Genel Başkanı'na yapılan sevgi gösterisi mi, yoksa linç girişimi miydi?

Torba Yasa'da

Yeni aldığım bilgiye göre Ak Parti'nin ateşin savunucusu ve Atatürk karşıtlığıyla ün kazanan! bu zatı muhterem cukkası güzel bir kuruluşa atandı. Torba Yasa'yla bu iş tamamlandı.

***

Kim, kim

Cumhurbaşkanlığı Medya Başkanı Fahrettin Altun'un tekzibine rağmen hâlâ "Beştepe'deki Hayalet"i arama çalışmaları devam ediyor. Korkarım bu konu "Dipsiz Göl"e dönüşecek. Siyasal menfaat çıkaracağız derken, bir çuval incir berbat edilecek.

Bu polemiğin gırgır yanları da var. Gece Görüşü'nde en önemli işletici Hande Fırat'tı. Metin Özkan, "Seyrantepe'deki görüşme Erdoğan ile Metin Feyzioğlu arasındaydı" der demez Hande üstüne atladı. Özkan daha sonra bombayı patlattı; "dalga geçiyorum" dedi.

Seriye bağlandı

Muharrem İnce'nin tutumu başlı başına bir konu. Hemen her gün Kılıçdaroğlu'nu arıyor. Amacı belli. "Unutma Beni Çiçeği" alabilmek.

İnce korkarım bu kafayla Yalova milletvekili adayı dahi yapılmayacak.

Kolayını bulanlar

Bir tarafta "labirent bulmaca" çözenler. Öbür yanda, daha rahat konuları işleyenler... NTV'deki "Günlerin Getirdiği" tam tersi kurguda.

Simge Fıstıkoğlu, Deniz Bayramoğlu'nun başlattığı yolda yürüyor. Mesela "sosyal medyada kendini beğendirme çılgınlığı" gibi temaları ilk kez televizyona taşıyan Deniz'in programlarından esinlendiği bal gibi ortada!

***

Sir unvanlı albay

Bir zamanlar "Atatürk'ün Süvarileri" diye anılan binicilerimiz vardı. Jesse Owens'ın Hitler'e yaşattığı sıkıntıyı bizimkiler Mussolini'ye uyguladılar. Roma'daki yarışmada Mussolini Kupası'nı kazandılar. Bu müthiş ekolün son mensubu Ramiz Egeli'yi 2011 yılında kaybettik. TRT Spor-2'de yayınlanan Orhan Ayhan'la Belgeseli'nde Egeli'nin şahsı öne çıkarıldı. Hayatı işlendi.

Günümüze taşınan fotoğraf ve filmlere bayıldım. Hele Ayhan'ın Egeli ile yaptığı röportajdan alınan cümlelerle duygulandığımı söyleyebilirim.

Nereden nereye

Ramiz, Kasımpaşa doğumlu ve bu bölgede yetişmiş bir genç. Askerliği seçmesindeki amaç Süvari Okulu'na komutan olabilmekti. Amacına da ulaştı.

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in binicimize layık gördüğü "Victorya Nişanı" ile "Sir" unvanı verişi unutulmazlarındandır.

Kadere bakın ki, Yunan komutan Trikopis'in kılıcı Egeli'ye verildi. O da sonunda bunu Harbiye'deki Askerî Müze'ye teslim etti.

Diğer efsaneler

TRT Spor-2'de yayımlanan programda diğer binicilerimiz de unutulmadı; "Nail Gönenli, Eyüp Öncü, Salih Koç, Muhittin Üründül, Kemal Özçelik vb." Sir Albay Ramiz Egeli'nin hayatında pek çok dram da yaşandı. Orgeneral Cemal Tural, sırf konkurhipiklerde kepini eğip, büküyor diye Egeli'yi hapse attı. Daha sonra da askerlik şubesine gönderdi.

En büyük dramı ise Türk Hava Yolları'nın Paris yakınlarında DC10 tipi uçağı ile yaşadı. Kızlarından biri olan hostes Gönül Egeli'yi bu kazada kaybetti.

Ergin Konuksever

Türkiye'de binicilik denince akla gelen tek uzman Ergin Konuksever'dir. Bu alandaki dev arşiv onundur. Ergin'e uzun ve sağlıklı ömür diliyorum.

Bir teşekkür

Türkiye Binicilik Federasyonu acaba Ergin Konuksever ve Orhan Ayhan'a bir teşekkür plaketi vermeyi düşünmüyor mu?

GÜNÜN SÖZÜ

Kendini rahatsız etme. Kendini basitleştir. Marcus Aurelius

Yazarın Diğer Yazıları