Kilise için pamuk eller cebe!
“Halkımızın yüzde 99’u Müslüman” diyerek iktidara gelenler tarafından nerede bin küsur yıl önceden kalmış dört parmak bir kilise duvarı varsa bulunup aslına uygun ihya ediliyor.
Millet işsizlikten kırılırken dört bir yanı kiliseyle doldurmanın âlemi ne diye sorduğumuzda, “Avrupa’da cami yapılıyor ya!” cevabı verilmiyor mu, insanın, “İnsaf yahu!” diyesi geliyor..
Avrupa’da cami inşa ediliyorsa bu oralarda Müslüman nüfus olduğu içindir. Sadece Almanya’da altı milyona yakın Müslüman var, elbette cami olacak.
Sonra Avrupa’da camileri hükümetler değil Müslümanlar kendi ceplerinden yapıyor! Ayrıca Avrupalının Müslümanlardan hazzettiği falan da yok.
Bırakın kendi içindekilerden hazzetmeyi onlar biz Türklerin Müslüman olmasına bile tahammül edemiyorlar.
Rahmetli Erdal İnönü sağ olsaydı da Başbakan Yardımcılığı döneminde AT üst yönetiminin, “Türkiye’nin bir İslâm ülkesi olması Avrupa Kamuoyunda tereddüde yol açıyor. Bayrağınızdaki ay-yıldız hem İslâmiyet’i, hem fetih zihniyetini yansıtıyor” diye nasıl baskı yaptığını ve kendisinin de nasıl, “Bu tavsiye ciddiyetten uzak bir saçmalık ve gevezelik” diye cevap verdiğini bir solcu olarak bu sağcı, muhafazakâr ve bazılarının Şeriatçı zannettiği büyüklerimize anlatıverseydi.
Hedef, Hıristiyan adacıklar oluşturmak!
Kimse yanlış anlamasın.
Benim Hıristiyan vatandaşımın bir kiliseye ihtiyacı varsa bu ihtiyaç elbette giderilecek.
Turistik yörelerde misafirler için elbette kilise olacak..
Lâkin gözden saklanan bir gerçek var.
Bakınız tam on yıl önce Mayıs 2000’de, önce 2000 Yılı Kutlamaları Komitesi Genel Sekreteri ve Vatikan eski Ankara Büyükelçisi Monsenyor Sebastiani ardından da o günkü Ankara Büyükelçisi Luigi Centi aracılığı ile Vatikan, Türkiye’den neler istemişti:
* Başta Kapadokya’da olmak üzere Türkiye’deki çok önemli Hıristiyan merkezlerinin onarılması. Hükümetin eline 264 kilise ve havradan oluşan bir de liste tutuşturdular.
* Türkiye yapmıyorsa Vatikan tarihi kiliseleri kendi imkânları ile onarmaya ve hizmete sunmaya hazırdır.
* Böylece Türkiye Dinlerarası Diyaloga hizmet etmiş olur. İnanç turizmi gelişir, bu işten para da kazanır.
Ve esas istek:
“Bu kiliselerin arazi ve mülkiyetleri Vatikan’a devredilmelidir!”
Yani?
Yani: Tarihi kiliseleri onarmak Türkiye’nin fikri değil, Vatikan’la dirsek temasındaki Avrupa Birliği’nin dayatması.
Yarın öbür gün sıra, mülkiyet devrine gelecek ve Türkiye içersinde yüzlerce “Hıristiyan adacıkları” oluşacak. Bu adacıkların arkasında da, “Türkiye’nin Müslüman oluşu bizi tedirgin ediyor, (...) dininizi de bayrağınızı da değiştirin” diyen Avrupa Birliği ve Vatikan olacak!
Bugün Yunanistan’da tarihî bir caminin kiremidini değiştirmeye bile izin verilmiyor.
Türkiye’de ise AKP gibi, AB ve Vatikan ’ricası’ile tarihi kiliseleri ihya etme aşkına tutulmuş her tarafı haçlarla dolduran bir iktidar..
Ve Metin Erksan gibi, “İstanbul’da son beş yüz yılda yapılan bütün yapılar yıkılsın, bütün Bizans eserleri ihya edilsin. Sultanahmet Camii’nin altındaki Arena da ortaya çıkarılsın!(1994)” diyen “aydınlar”, yani fethedeli 557 yıl olan İstanbul’umuzu ve binlerce yıldır vatandaşı olduğumuz Anadolu’yu Türk milletine bir türlü yakıştıramayan bir takım zihniyetler var...
Dünyanın neresinde Türk gibi anasının ak sütü kadar hak ederek sahip olduğu kendi evinde iğreti muamelesi gören bir millet var, doğrusu çok merak ediyorum.