Kılıçdaroğlu’nun düz oranlı vergi sözü
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Wall Street Journal’a “Çok yakında kayıt dışı ekonomi ile mücadele amacıyla tek oranlı düşük gelir vergisi oranına ilişkin bir teklif açıklayacağını” söylemiş.
İnşallah bu söz basın tarafından yanlış anlaşılmıştır. Zira içini doldurmadan söz söylemek, daima farklı yorumlara neden olur.
Tek oranlı, düz oranlı veya sabit oranlı vergi, matrahı ne olursa olsun tüm gelirlere tek bir vergi oranının uygulandığı, indirim, istisna, muafiyetlerin kaldırıldığı, bir vergi sistemidir. Bu sistemde gelir sadece bir kez, elde edildiği zaman bireysel olarak vergilendirilmektedir.
Uygulamada, tek oranlı vergi, gelir ve kurumlar vergisi birleştirilir. Yani kurumlar vergisi ortadan kalkar.
CHP’nin nasıl bir hazırlık yaptığı henüz bilinmiyor. Ancak tek oranlı vergi her şeyden önce Anayasaya aykırıdır. Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73. maddesi şöyledir:
“Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.”
Tek vergi ödeme gücünü dikkate almaz. Mali gücü dikkate almaz. Çok kazanan da, az kazanan da aynı oranda vergi öder. Vergi adaletine aykırıdır.
CHP’nin vergide adalete öncelik vermesi gerekirken, adil olmayan bir vergi önermesi halkın ve mükellefin tepkisine neden olur... Elbette yüksek gelir elde edenler ile işçiden aynı oranla vergi alınması, sosyal demokrasi anlayışına da terstir.
Oysaki CHP “Asgari ücreti vergi dışı tutmak gerekir. Esnaf ve sanatkarın da asgari geçiminin vergi dışında tutulması gerekir “ demelidir. Kayıt dışılığı önleyeceğim diye vergi adaletini bozması, pire için yorgan yakmaya benzer.
Kaldı ki tek vergi kayıt dışılığı önlemenin yolu değildir. Çünkü büyük ve kurumsal işletmelerde zaten kayıt dışı işlem yoktur. Tek vergi, büyükler ve zenginler için avantaj, orta gelir grupları için yük olacaktır. Orta gelir gruplarında, esnafta, vergi adaletsizliğine karşı tepki daha fazla ortaya çıkmaktadır. Bu tepki nedeniyle kayıt dışılık daha çok artar.
Dahası da kayıt dışı ekonomi tamamıyla vergi dışındadır. Vergi oranı ve vergi yükü ile ilgili değildir. Bir defa kayıt dışılığa geçen, üretimden tüketime kadar kayıt dışı kalmak zorundadır.
Vergi kaçağı ve vergi dışılık daha farklıdır... İşlemleri kayıtlı olduğu halde yasaların arkasından dolanarak, kılıfına uydurarak vergi kaçırma, vergi dışı işlemlerdir.
Vergi yükünün yüksek olması, kayıt dışı ekonomiyi ve vergi dışılığı artırır. Türkiye’de ortalama vergi yükü yüzde 23-24 dolayındadır. OECD ortalamasının altında... Avrupa Birliği’nin altındadır.
Ayrıca vergi adaleti yoktur. Örneğin 2011 bütçesinde, zengin-fakir herkesin aynı oranda ödediği KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin payı yüzde 67.8 ve dolaysız vergilerin payı ise 32.2’dir.
CHP’nin vergi adaletini daha çok savunması gerekirken, vergi adaletini daha çok bozacak olan tek oranlı vergi önermek yanlıştır.
Tek oranlı gelir vergisini, piyasa ekonomisine yeni geçmiş ve işletmeleri henüz kurumsal özellik kazanmamış, eski Sovyetler Birliği’nden ayrılmış ülkeler örneğin Rusya, Moğolistan, Letonya gibi ülkeler, Bolivya gibi birkaç Güney Amerika ülkesi ve Hong-Kong gibi ekonomisi tek sektöre dayanan şehir devleti gibi devletler benimsemiştir.
Gelişmiş ve gelişmekte olup, bizim gelir grubumuzda olan ülkelerde tek vergi sistemi yoktur... ABD, zamanında bu vergiyi çok tartıştı... Olamayacağı anlaşıldı. Rahmetli Özal çok istedi, ancak Türkiye’nin şartlarına uymadığını anladı.
Tek oranı savunanlar, anlaşıldığı kadarıyla hep vergi alan tarafta olanlardır. Oysa ki vergi sisteminde mükellefin davranışları, mükellefin vergiye karşı direnci daha önemlidir. Vergi alan bürokratın değil, vergi verenlerin psikolojisi önemlidir. Bu nedenle CHP bir vergi sistemi önerecekse, önce vergi mükellefleri arasında bir araştırma yapmalıdır.