Kılıçdaroğlu: Rahatsız ediyorsa akil adamların adını değiştiririz...
Ankara’da “akil”li adamlar aranıyor!.. Başbakan Tayyip Erdoğan, “terör sorununun çözümü için” 10 maddelik plan hazırlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun randevu talebini kabul edince Ankara siyaseti hızlı bir haftaya başladı. Çarşamba günü(yarın) saat 15.00’te yapılacak Erdoğan-Kılıçdaroğlu derbisi öncesinde her kesimde farklı fikirler yürütülüyor.
Sık sık yaptığımız gibi film makarasını azıcık başa sarmakta fayda var.
ABD’de patlayan Uludere haberi kaynaklı krizden başlayın, AKP ve Devletin zirvesindeki derin çatlak haberlerimizi tekrar gözden geçirin. Gelin bugüne...
Tayyip Erdoğan, partisinin içindeki Kürtçü patlağı bir türlü yamayamıyor. Büyük sıkıntıları var. Bu sıkıntıları, bugüne kadar içeride yalnızca Çankaya Köşkü takip etmiyordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da iktidar partisi içindeki fırtınayı yakından izliyordu. Kürt kökenli milletvekillerinin “istifa” tehditli sıkıştırmalarından yakayı kurtaramayan Tayyip Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nun önerilerinin en azından “görüşme” bölümünü kabul etmekten başka çaresi yoktu.
Dev derbi öncesinde tarafların nabzını tutmaya çalıştım. Önce iktidar kanadı;
Tayyip Erdoğan’a yakın kaynaklar, Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesinin “klasik bir görüşmeden” öteye geçmeyeceği konusunda hemfikir gibi görünüyor. Erdoğan’ın kurmayları, “Kemal Kılıçdaroğlu epeydir uğraşıyor .O tabandan oy alamıyor. Bu manevrayı onun için yaptı. Tayyip Erdoğan, görüşmeyi siyaseten kabul etti. 30 senedir çözülemeyen terör sorunu Kemal Bey’in 10 maddelik planı ile mi çözülecek” diyor.
AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ile konuştum. Elitaş söze, “Umarım sıradan bir görüşme olmaz, gerçek manada bir görüşme olur” diyerek başladı ve şöyle devam etti;
“Ana muhalefet partisinin söyleyeceği muhakkak önemli meseleleri vardır. Biz onları dinleriz uygun bulduğumuzu
icra ederiz. Sayın Başbakan ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı görüşür. O görüşme çerçevesinde alınan bilgiler, notlar partinin yetkili kurullarında değerlendirilir.”
Sıkıntılı AKP, olup bitenleri fazla büyütmeden “rutin” havasına sokmaya çalışıyor.
MHP kanadının tutumu ise malum. Devlet Bahçeli daha randevu istenmeden Kemal Kılıçdaroğlu’na kapıyı kapattı. MHP’de durum, “paslaşma” olarak değerlendiriliyor. MHP’de olup bitenlere kafa yoranlar, “Tayyip Erdoğan aradığını buldu. Önerinin birden üstüne atlasa olmaz. Fakat, yavaş yavaş alacak. Sindirte sindirte devam edecek” diyorlar.
Büyük randevu öncesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile konuştum. Sorularımıza şöyle cevap verdi:
* Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’a götüreceğiniz
pakette neler var?
- Terörün önlenmesi konusunda bir yol haritası götüreceğiz. 2 yapılı bir komisyon. Bir; parlamento içinde anayasa uzlaşma komisyonuna benzer her partiden eşit sayıda milletvekilinin katıldığı terörü nasıl sonlandırırız diye bir mutabakat komisyonu. Bir de, parlamento dışında başka bir komisyon. Orada da terör konusunda yıllarını vermiş, araştırma yapmış, çözüm önerileri getirmiş, toplumun içinden saygınlığı olan insanlardan yine her partinin eşit sayıda akil adam belirleyeceği bir grup. Bunlar da parlamento dışından olacaklar. Görüşmeleri daha çok parlamento dışındaki komisyon yapacak. Ve iki komisyon eşgüdüm içinde çalışacaklar ve bir yol haritası belirleyecekler. Bu düzenleme içerisinde bütün siyasal partilerin katıldığı bir ortak çözüm üretmeye çalışacaklar. Çünkü biz olaya şöyle bakıyoruz; terör olayı bir tek siyasi partinin tek başına çözebileceği bir olay olmaktan büyük ölçüde çıktı. Bütün partilerin bu sorunu sonlandırmak için çaba harcamaları gerekiyor. 30-35 yıldır Türkiye’nin gündeminde olan bu sorunu çözmek için siyaset kurumuna görev düşüyor. Biz bu amaçla gidiyoruz. Bir dayatma içerisinde değiliz. Şöyle yapın ya da şunu şöyle yapın değiliz.
* Bu görüşmeden umutlu musunuz?
- Eğer buna manevra olarak bakılırsa yanlış. Çünkü ben manevra olarak bakılmasın diye ikinci bir şey daha getiriyorum. Bizim önerimiz eksikse siz getirin, yanlışsa siz getirin biz size destek vereceğiz. Bu kadar açık ve net konuşan bir ifadeyi hiçbir siyasi parti lideri söylemiyor, ben söylüyorum. Onun için terörle mücadele konusunu bir siyasi manevra olarak, siyasi bir olay olarak değerlendirmek teröre prim vermek anlamına gelir.
* “Akil adamlar” için
kafanızda isimler var mı?
-Benim kafamda şu anda herhangi bir isim yok. Ama eğer o noktaya gelinirse elbette biz de bir arayış içine gireriz. Bu konuda kimler çalıştı, kimler mücadele etti, kimler araştırma yaptı bakarız ona. Her siyasal partinin mutlaka böyle düşünen insanları vardır. MHP’de de, BDP’de de, AKP’de de, CHP’de de. Bu saygın isimler bir araya gelirler, ortak bir sorundur. Ortak sorunun çözümüne katkı verirler. Belki bizim görmediğimiz, düşünmediğimiz çözüm önerilerini üretirler. Karamsar değil, yola umutla ve iyi niyetlerle çıkmak lazım. Böyle yola çıkarsak ben eminim büyük ölçüde mesafe kat ederiz.
* 2007 yılında “akil adamlar” önerisini Abdullah Öcalan yapmıştı...
- Bunun Abdullah Öcalan’ın önerisi olduğuna inanmıyorum. Çünkü bizim önerimiz özgün bir model. Parlamento içinde ve parlamento dışında iki ayrı komisyonun kurulmasını öneren bir model. Bu modelde akil adam dediğiniz, Abdullah Öcalan akil dediği için biz bu güzel Türkçeyi kullanamayacak mıyız? Düşünen, yaratan, çaba harcayan, sorunlara kilitlenen insanlara o zaman akil adam demesinler. Akil adam değil de başka adam deriz. Sağduyulu insanların komisyonu denilebilir. İsim eğer rahatsız ediyorsa ismi değiştirmeye de hazırız. Akil adam komisyonu olmasın, düşünen adamlar komisyonu olsun, hay hay. Biz zaten akil adam demiyoruz, medya akil adam ismini kullandığı için biz de onu kullandık. Bizimki mutabakat komisyonu, bir uzlaşma komisyonu. Bizim önerimiz bu zaten. Bu duyarlılığı da dikkate aldık biz. Olabilir belli çevreler tepki gösterebilirler, bu yanlıştır diyebilirler. O nedenle biz hem isimlendirme
konusunda duyarlı davrandık, yaptığımız model özgün bir model ve bu modelin de iş yapacağına
nanıyoruz.
* Sayın Bahçeli’nin görüşme kapısını kapatmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Sayın Bahçeli’ye saygı duyuyorum. Bir karşıtlığım da söz konusu değil. Ama keşke bizi dinleseydi. Biz neyi düşünüyoruz. Ben şunu da söylüyorum. Sayın Bahçeli bizim projemizi beğenmeyebilir. O yol haritasını beğenmezse Sayın Bahçeli, elbette kendisi bir öneri getirir. Biz o öneriye de katkı vermeye hazırız. Bizim projemizin ya da önerimizin şurası eksik der onu tamamlarız, şurası yanlıştır der orayı düzeltiriz. Ama baştan hayır bu olmaz diye karşı çıkmanın çok tutarlı bir yol olduğuna inanmıyorum.
* Yine de randevu
talebiniz olacak mı?
- Benim önce Sayın Başbakan ile görüşmem lazım. Başbakan ile görüştükten sonra oranın nabzını tutmamız lazım. Gerçekten bu proje yürüyecekse elbette ki bütün siyasal parti liderleri ile görüşürüm konuşmaktan da çekinmem. Ayrıca kendi düşüncelerimi onlara aktarmayı da bir görev bilirim. Çok negatif değilim bu konuda.
* Erdoğan’a “Uludere,
tutuklu milletvekilleri, özel
yetkili mahkemeler”gibi
gündemdeki başka konuları da götürmeyi planlıyor musunuz?
- Konu açılırsa pek çok konu görüşülebilir ama dediğim gibi ana konumuz bizim yol haritamızı
sunmak.
Son bir not; Abdullah Gül, CHP’nin Cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı iptal başvurusunu tekrar hukukçularına inceletmeye başladı. Gül’ün hukukçuları, “Anayasa Mahkemesi’nin olası kararları hangi sonuçları doğurur” diye inceleme yapıyor.