Kılıçdaroğlu mu, Baykal mı?

Dün sabah gazetelerde, “Biz Meclis’te çalışırken Baykal başka yerlerdeydi” değerlendirmesini okuyunca, “Erdoğan tarihî hatasını yapıyor” diye içimizden geçirmiştik ki, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıkladığına dair altyazılar ekranlara düşmeye başladı.
Evet, biz tam da işte bunu kastediyorduk.
Malûm görüntüler internet ortamına düştüğünde Erdoğan, “Kaldırın o kaseti” talimatını vermiş, partililerine de, sakın ola ki bu görüntüleri ima yoluyla da olsa siyaset malzemesi yapmayın uyarısında bulunmuştu. Erdoğan bu tavrı ile takdir de toplamıştı. Eğer Erdoğan, Baykal’ın geri dönüşüne kadar sabredebilseydi, sözünde durabilseydi, hem referandum hem genel seçimler zemininde ‘boynu bükük’ ve ‘sesi kısık’ genel başkana sahip bir CHP ile yarışacaktı.
Şimdi durum biraz farklı.
Şayet CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Baykal’ın terk ettiği koltuğa oturtursa, AKP’nin işi zor. Çünkü CHP için Kılıçdaroğlu demek, küstürülen alevi tabanın CHP’ye yeniden teveccüh göstermesi demek. Yine CHP için Kılıçdaroğlu demek, Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olan AKP’nin elinde tuttuğu hükümet kudretini kullanarak, ‘kendi zenginini’, ‘kendi basınını’, ‘kendi yargısını’, ‘kendi bürokrasisini’, ‘kendi istihbaratını’ oluşturup ‘hesap sorulamaz’ hale geliyor olmasına son vermek için halkın göz ve umudunun partililerine çevrilmesi demek.
Gerçek şu ki Erdoğan, o çirkin kasetteki görüntüleri CHP kurultayını ve Baykal’ın terk ettiği koltuğa dönüşünü beklemeden diline dolayarak kendi ayağına kurşun sıkmıştır. Şayet CHP teşkilat, Baykal da o teşkilatı elinde tutan müstafi genel başkan olarak, boşalttığı koltuğa tekrar oturma imkânını kullanıp CHP ve Türk siyasetinin ayağına bir başka kurşun sıkmazlarsa meydanlar şenlenecek, sandıklar sürprizlere açık olacak, Türkiye nefes alacaktır..
Ancak...
Kurultayda kıyasıya bir Baykal-Kılıçdaroğlu kapışması olur ve Baykal böyle bir kapışmadan sonra o koltuğa oturursa, hiç şüpheniz olmasın AKP üçüncü defa bir genel seçimi kazanır ve işte o zaman gerek Anayasa değişikliği konusunda ve gerek ulusal devleti çözme ve çürütme hususlarında (halktan yeni onay almış bir iktidar olarak) AKP her istediğini yapar; CHP’yi o hal ile seçmen karşısına çıkartanlar da tarih karşısında bu neticeden sorumlu duruma düşer.
Şayet Baykal ve CHP teşkilâtı...
Kılıçdaroğlu’nun arkasında durur, kurultaydan yeni bir yüz ve yeni bir ruhla parti ve Baykal’ın bugüne kadarki söylemlerini sahiplenerek halkın karşısına çıkarsa, tarihî varlığı ve kuruluş misyonuna uygun bir duruş sergilemiş olur; bu, partilerine ve Türkiye’ye pek çok artılar kazandırır. Bizimkisi, bir seçmen ve Türkiye’nin geleceğine dair endişeleri bulunan bir vatandaş olarak, umutlarımızı CHP’ye şekil verme gücünü elinde bulunduranlarla paylaşmaktır.
Bugün itibariyle cevabı aranan soru şu:
Kılıçdaroğlu mu?
Baykal mı?
Takdir delegenin olsa da fatura Türkiye’nin olacaktır.
Notlarım:
* Fotoğrafların üzerine çarpı koyarak insanları hedef göstermesini normal bulmadığım gibi, Vakit’e kesilen 1,5 trilyon lira tazminatı da normal bulmadığımın bilinmesini istiyorum.
* Malum kasete benzer bir kaset Erdoğan için servis edilseydi, gazete ve televizyonların aynı duruşu sergileyip sergilemeyeceklerinin yönetim katlarında sorgulanması gerektiğine inanıyorum.
* Son bir aydır her gün mutlaka uğrayıp istifade ettiğim www.avazturk.com internet sitesinin yaşaması lazım diyor, başka bir şey demiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları