Kılıçdaroğlu; “30 Mart’tan sonra iki sandık birden gelebilir”...

Artvin’in muhteşem güzellikte ünlü yaylası Kafkasör’de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Artvin mitingi sonrası, akşam yemeğinde geniş sohbet imkanı bulduk. Misafir edildiğimiz Belediyeye ait mekanda Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın öve öve bitiremediği nefis Artvin dönerini yerken Kılıçdaroğlu ile (o ana kadar) gündeme dair ne varsa konuştuk. Kemal Kılıçdaroğlu  YENİÇAĞ’ın sorularına açık açık cevap verdi. Kemal Kılıçdaroğlu’na  “Seçimde nerelerde sürpriz sonuç bekliyorsunuz”  diye sordum, “Bursa, Balıkesir, Manisa, Kocaeli. Buralarda sürpriz yapacağız” dedi.   “Ankara, İstanbul’u kazanırsanız sürpriz olmayacak mı”  diye soruma devam ettim, Kılıçdaroğlu,  “sürpriz olmayacak” şeklinde cevap verdi. Kılıçdaroğlu’nun erken genel seçim ihtimali ile Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül ve Recep Erdoğan’ın son pozisyonları hakkında yorumları da oldukça çarpıcıydı. 
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile gündeme bomba gibi düşecek söyleşimizin ana başlıkları;
--Karadeniz mitinglerine Rize’den başlamanız Erdoğan’a meydan okuma mıydı? 
Aynen öyle. AKP, çünkü Rize’yi kendi kalesi olarak görüyor. Ama ben Rize’yi AKP’nin kalesi olarak görmüyorum. Çünkü Rize halkının yolsuzluktan yana tavır koyacaklarına inanmıyorum. Beni dinlemiyorlarsa Bülent Arınç’ı dinlesinler. (Çok mal haramsız olmaz) dedi. 
--CHP mitingindeki AKP’li protestocular!..
Bu aslında AKP’nin taban kaybettiğini gösteriyor. Öz güveni yok, protesto ederek Rizelileri yanında tutmaya çalışıyorlar. 
--Erdoğan ve tabanı rahat mı?
Rahat değil. Yolda gelirken birisinin elinde Erdoğan’ın fotoğrafı vardı. Erdoğan’ın fotoğrafını utanarak kaldırdığını ben hissettim. Görüyorsun gözlerinden belli. Utanarak ve sıkılarak kaldırıyordu. Oysa eskiden çok daha net böyle böbürlenerek gururla, göstere göstere kaldırıyordu. Şimdi bu tablonun büyük ölçüde kırıldığını görüyorum. 
--Erdoğan’ın eski Adalet Bakanı ile konuşmasını (MİLGEM ihalesi) kabul etmesi.
İtiraf. Bu şunu gösteriyor; Bir, bütün ses kayıtları doğru. İki, yargıya doğrudan müdahale ederim ben, kimse bana dokunamaz. Üç, yargı artık benim arka bahçemdir, istediğim kararı istediğim yerden çıkartırım. Bunları çok rahat bir şekilde yani ben devletim artık diyor. Hitler’in geldiği noktaya geldi. 
--Başbakan’ın, “Partim isterse 3 dönemin kaldırılmasını kongreye götürürüm” sözleri.
 Erdoğan şu gerçeği gördü; hırsızdan Başbakan olmaz, hırsızdan Cumhurbaşkanı da olmaz. Bunu gördü artık. Şimdi havlu atmış vaziyette koltuğunu korumaya çalışıyor. Bütün derdi koltuğunu korumak. Çünkü koltuktan gittiği gün akıbetinin ne olacağını çok iyi biliyor. Cumhurbaşkanını yukarıda tutabilirse, kendisinin de aşağıda kalma şansını yakalayabilir miyim, bunun telaşı içerisinde şu anda. Şu anda en büyük güvencesi Cumhurbaşkanı. 
--Cumhurbaşkanının DDK’yı devreye sokması.
Devlet Denetleme Kurulu üyelerine Erdoğan’ın bilgisi dışında bir bilgi verilemez. Sayın Cumhurbaşkanı bu gerçeği hâlâ görmedi mi. Yargıya müdahale eden bir zihniyet DDK denetim elemanı önüne belge mi koyacak. Kargalar bile buna güler. 
--4 eski Bakan hakkında 28 Şubat’ta gelen fezlekelerin geç açıklanması.
Eğer tarih gerçekten öyleyse, gizlemişse suça ortak olmuştur artık. Eğer böyle bir şey varsa bu Cemil Çiçek’in suça ortak olduğunu gösterir. Fezleke geldiği gün kamuoyuna açıklama yapılması gerekir. 
--MİT yasa teklifinin geri çekilip, Meclis’in tatile sokulması bununla ilintili olabilir mi?
Büyük bir ihtimalle. 
--MİT yasası konusunda kurum içinden de tepkiler olduğu iddiaları var.
Hem kurum içinden hem kurum dışından ciddi tepkilerin olduğunu biz biliyoruz. Operasyon yetkisini MİT’e verdiğinizde o zaman Emniyet Genel Müdürlüğü’nü kapatın. Kapatın, gerek yok ki ona. Ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nü bildiğimiz günlük normal olayların önlenmesine yönelik bir polis teşkilatı haline getirin. Belediye zabıtası gibi bir şey olacak. 
--AOÇ’deki yeni Başbakanlık binasının yürütmeyi durdurma kararı ile ilgili Başbakan’ın “Ben girer otururum” sözleri.
Hukuk tanımıyor ki. Başbakanlık binasını yaparken başçalana tavsiyem, neler yapıldığının orada öğrenmesini istiyorsa Sayıştay’ın raporunu getirtip okusun. Yüzü kızarır mı kızarmaz mı merak ediyorum. Soruşturma açar mı açmaz mı merak ediyorum. 
--Yapar mı?
Yapmaz tabii. 
--Seçim kampanyasında en çok ne dikkatinizi çekiyor. 
Yolsuzluklar konusunda toplumun her kesiminin duyarlı olduğunu görüyorsunuz. Bu çok önemli bir şey. Rize’de de aynı şeyi görüyorsunuz. Tabii Rize’de meydanda (hırsız Tayyip) sloganı atılması çok çok önemliydi. Rize’den tutun Çanakkale, Bursa hemen hemen yer yerde ortam tepki bu. 
--30 Mart’ın ardından erken genel seçim ihtimali görüyor musunuz?..
Ekonominin daha da kötüye gideceğini hükümet biliyor. Ekonomide büyük açmazları var. Enflasyonu, doları, ithalatı, hayat pahalılığını kontrol edemiyorlar. Seçimden sonra yapacaklar bazı zamları. Her geçen gün AKP’nin aleyhine çalışıyor onlar da biliyorlar biz de biliyoruz bunu. Sorunun daha da ağırlaştığı sürecin sonunda seçim yapmak istemiyorlar. Bugün erkene almayı düşünüyorlar. Bu bağlamda belki büyük bir olasılıkla Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçimleri birleştirebilirler. Acıyı tümüyle hissetmeden (hissediliyor şu an) erken seçime gitmek isterler. 
--Başbakan, “Partim bu seçimlerden galip çıkmazsa siyaseti bırakmaya hazırım. Diğerleri hazır mı?” dedi.
Hiçbir muhalefet lideri şaibeli değil. Şaibeli olan kendisi. Almıştı yüzde 49 oy, çıtayı neden 38’e indirdi o zaman? Çıtayı indirmeseydi. Çıtayı indirdiği andan itibaren yenilgiyi kabul etmiştir artık. AKP’nin düşüş süreci başlamıştır. O bunu görüyor, o nedenle çıtayı indirerek kendine göre bir başarı hikâyesi çizmek istiyor. Bu seçimlerde Erdoğan yenilecektir. Çünkü bu ülke şaibeli bir Başbakanı kaldıramaz, tarihine ihanettir. Tarihinde böyle bir şey olmamıştır. 
--Size yönelik eleştiriler de var. “Neden sadece yolsuzluk konuşuyor. Biraz daha proje konuşsa diyenler” var. 
Tabii her yerde söylüyorum. Bir; CHP’li belediyelerin yaptığı ilk metroyu biz yaptık diyorum, ilk kentsel dönüşümü biz yaptık diyorum, ilk tanzim satış mağazalarını biz kurduk diyorum. İlk tercihli yolu biz getirdik diyorum, ilk halk ekmek fabrikalarını biz kurduk diyorum, daha pek çok örnek veriyorum. Sosyal demokrat belediyelerin yaptıkları ile ilgili olarak. Aynı zamanda biz toplumun huzuru ve barışı için çalışacağımızı ifade ediyorum. Herkesin huzur içinde mutlu biçimde yaşayacağı Türkiye hedefliyorum. İşsizlikle mücadele edeceğimizi söylüyorum. Medya bunları vermiyor.
--Bir dönem hatırlarsanız siz, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah  Gül’e daha pozitif bakıyordunuz. Hatta “İkisi arasında kalsam Gül’e” diye. 
Tabii ikisi olursa. Sadece ikisi girerse.
--Şansı var mı...
Ben şansının zayıf olduğuna inanıyorum. 
--Erdoğan’ın?
Yok, ondan Cumhurbaşkanı olmaz. 
--Peki, Gül?
Gül, girerse onun da son olaylarda takındığı tavır nedeniyle Anayasaya aykırılığı açıkta bilinen yasalar konusunda gereğini yapmayıp yetkilerini açarak hükümetle pazarlık masasına oturması makamını zedelemiştir. 
--Başbakan “dinlemeler yasa dışıdır” diyor. Bunları sizin de dinletmenize büyük tepkisi var.
Burada toplumsal yarar çok önemlidir. Özel hayatla ilgili olursa doğrudur, yasa dışıysa bunların kullanılmaması lazım. Ama Watergate skandalını unutmayalım. Amerikan Devlet Başkanı, rakibini yasadışı dinledi ve bu açığa çıktı. İki gazeteci çıkardı bunu açığa. Amerikan Devlet Başkanı istifa etmek zorunda kaldı. Kimse bu telefon dinlemeleri yasa dışıdır demedi. 
--Önemli olan kamu çıkarı mı 
sizce?..
Toplumsal çıkar, kamu çıkarıdır önemli olan. Biz Urla villaları dolayısıyla yaptığı konuşmalardan özel hayatı ilgilendiren bölümleri özellikle çıkardık. Biz çıkardık onları yayınlamadık. Örneğin tuvalet şöyle olsun, şu şöyle olsun. Biz bu kadar duyarlıyız. Ama oturup havuzu oluşturursan kimse kusura bakmasın. 
--Başbakan, devlet başkanları ile telefon konuşmalarının dinlendiğinden de şikayet ediyor...
Bütün bu şikâyetleri ülkeyi kendisinin yönetmediğini gösteriyor. Bir ülkenin Başbakanı şikâyet etmez gereğini yapar. Başbakan’a şantaj yapmışlar. Bunu da söyledi. Şantajı yapan kim, neden mahkemeye vermiyor? Bir ülkenin başbakanına şantaj mı yapılır. 
--Arınç’ın sözlerini diyorsunuz değil mi?
Evet. Şantaj yapılıyorsa gereğini yapın. Başka ülkelerin başbakanları gereğini yaparken neden siz gereğini yapmıyorsunuz? Ülkeyi bunların sağlıklı yönetmediği bütün olaylarda çıktı ortaya. 
--Yeni tapeler var mı kulağınıza gelen? 
Mutlaka vardır herhalde. Ne bileyim her gün şaşırıyoruz biz de. 

Yazarın Diğer Yazıları