Kılıç gömleği yırttı!..

Anayasa Mahkemesi’nin twitter kararı ile ortaya iyice dökülen Haşim Kılıç-Recep Erdoğan kavgasında nefesleri tutmuş dünkü töreni (Anayasa Mahkemesi’nin 52’nci kuruluş yıldönümü) bekliyorduk. Adı Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarında da geçen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, twitter ile ilgili “karar milli değil” diyen Erdoğan’a ve iktidar cephesinden çok ağır gelen eleştirilere ne cevap verecekti?..
Doğrusunu söylemek gerekirse törene katılan tüm konukların beklentilerinin üzerindeydi Haşim Kılıç’ın Recep Erdoğan’a verdiği cevaplar. Kılıç, Erdoğan’a çok ağır vurdu. Uzun yıllardır yargı cenahının hep önde isimleri arasında olan Haşim Kılıç’ın ilk defa bu kadar ağır ve alıştığımız o serinkanlı, ölçüp-biçen ve diplomatik üslubundan sıyrıldığına şahit oldum. Kılıç, Erdoğan’ın mağdurluk edebiyatından daldı, paralelden, twitter, gömlek değiştirmekten devam edip, sığlıktan, vicdan yolsuzluğundan çıktı. Kılıç saydırdıkça, Erdoğan ve yanında bulunan AKP’lilerin suratları asıldıkça asıldı. Yüzüyle renk vermeyen tek isim Abdullah Gül oldu. Tören sonunda Recep Erdoğan koltuğundan fırlayarak ok gibi salonu terk etti, kokteyle de katılmadan Anayasa Mahkemesi’nden oldukça bozuk bir surat ile ayrıldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın yenilir yutulur cinsten olmayan konuşmasının ayrıntılarını haber sütunlarımızda bulacağınız için kendi yorumlarımla Haşim Kılıç’ın mesajlarını aktaracağım. Bir de, tören başlamadan tüm misafirlerin koltuklarına bırakılan 117 soruda Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru kitapçığı vardı. “Anlamayana sözlük” der gibi..
30 sayfalık konuşma kitapçığını satır satır okuyarak yüzüne karşı ne söyledi Kılıç, Erdoğan’a?
* Totaliter rejime müsaade etmeyeceğiz.
* İktidar gücünün keyfi davranışlarını sınırlandıracağız.
* Unuttun, dün mağdurdun, hukuka sığınıyordun, bugünün mağdurlarını da biz unutmayacağız.
* Paralel yapı varsa günahı senin.
* Varsa paralel çete hala ne bekliyorsun?.. Bul çıkar. Yaptığın tayinler sürgünler anlamsız.
* Yargıda iç gaz arttı.
* Yaptıklarına, söylediklerine vicdan yolsuzluğu derler.
* Tehdit ederek, korkutarak bizi hizaya getiremezsin.
* Elimizdeki hak ve özgürlükler senin lütuf ya da bağışın değil. Biz bunları yolda bulmadık.
* Ölçüsüz eleştiriyorsun. Eleştirilerinin arkasına iyi niyet yok, iyi niyetli değil ve sığsın.
* Garip çelişkiler içindesin.
* Biz senin gibi şartlara göre gömlek değiştirmeyiz.
* Sen ne dersen de, ne yaparsan yap bildiğimiz yolda yürüyeceğiz.
Şunu da eklemeliyim; Haşim Kılıç’ın çok tartışılacak dünkü konuşması aynı zamanda Recep Erdoğan’ın ruhunu okuma seansı gibiydi. Aynı zamanda tehditler karşısında sinen yargı camiasına en yüksek mahkemeden “direnin” çağrısı yapıldı. Tören ardından geçilen kokteylde tüm misafirler konuşmayı yorumladılar. Yargı çevrelerinin mutluluğu yüzünden okunuyordu. Askeri yetkililer bıyık altından gülüyor, yorum yapmıyorlardı. Konuklarını uğurladıktan sonra tekrar salona dönen Haşim Kılıç’ı yine soru yağmuruna tuttuk. Önce iç hukuk yollarının tüketilmeden Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlarla ilgili eleştirilere cevap verdi Kılıç; “Bu ülkede 54 yıldır devam eden mülkiyet davası var değerli arkadaşlar. Şimdi 54 yıldır bitmemiş bir davanın bitmesini mi bekleyelim bu insanın adil yargılanma hakkını teslim etmek için” diyerek.
Sonra 1 Mayıs konusunda yapılan başvuruyu değerlendirdi; “Değerli arkadaşlar bizim şu anda yaptığımız uygulamada aynen AİHM’de olduğu gibi kırmızı şeritli, yeşil, sarı, beyaz şekilde kategorizeleştirilmiş davalar var. Özellikle yaşam hakkı, tutukluluk, işkence yani hürriyetin engellenmesi gibi konular bizim bu kırmızı şerit içinde olan önemli davalardır ve bunların önceliği vardır. Ondan sonra arkasından sıralanıp gidiyor. Şu acil, bu acil şüphesiz ki mahkeme bu konuda bir takdir sahibidir ve bu takdirini inceleyerek, olaylara bakarak değerlendirip, bunun hangi şeride gireceğini tespit ediyor ve ona göre de uygulamaya geçiyor. ”
Ve esas sorulara geçtik. Önce gömlek değiştirme eleştirisini hatırlattık;
“Benim bu söylediklerimi her hangi bir amaca, herhangi bir düşünceye karşı bir cevap olarak lütfen algılamayın. Bu benim samimi düşüncelerim. Ülkemizin gerçekleri, sorunları, doğruları konusundaki tespitlerim bunlar. Bunların altında başka bir şey aramayın.”
Tabii ki final sorusu Haşim Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağıydı; “Bunu birkaç kez tekrarladım. Birkaç kez de cevapladım. Ben şu anda Anayasa Mahkemesi Başkanıyım. Bu görevimi sürdürüyorum. Bunun dışında dışarıda olandan bitenden ne bir haberimiz, ne bir yönlendirmemiz, ne de bu konuda bilgimiz var. Yazarlarımız, çizerlerimiz, basın mensuplarımız televizyon programcılarımız bu konuda çeşitli düşünceler dile getiriyor. Benim şahsımı itibarsızlaştırma, hakaret ve buna benzer bir şey yapmadıkları sürece bu yorumları yapabilirler, en tabii haklarıdır. Bunun benimle bir bağlantısı yok, bunu ifade etmek istiyorum.”
Bu sözlerden Haşim Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kapıyı kapatmadığı anlamı çıkarılabilir.
Fakat ben fotoğrafın tümüne bakarak şu noktayı hatırlatmak isterim: Recep Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi ile görünen kavgasının gerçek başlangıç noktasının Abdullah Gül’e bir defa daha seçilme hakkı veren kararı olduğunu unutmayalım.
Uzun yıllardır Ankara’da siyaset kodlarını takip eden bir gazeteci olarak diyebilirim ki; Abdullah Gül’ün sözleri, dedikleri sanıldığı gibi değil. Gül, hâlâ sahada. Abdullah Gül, çeşitli asistlerle gol denemeleri yapıyor, en uygun pozisyon arayışlarını sürdürüyor. Hocanın gizli santraforu gibi... Acaba bugünün şartları çerçevesinde yarının şartlarımı olgunlaştırılıyor?..
Bundan sonra Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak kararlara daha çok dikkat!..

Yazarın Diğer Yazıları