Kıbrıs’ta zorla güzellik olmaz...
Rum tarafının faşist EOKA’cı lideri Hristo-fiyasko’nun sayılı günleri kaldı; 17 Şubat’ta yapılacak seçimde Başkanlık makamını 11 adaydan birine bırakacak. Rum tarafında yayınlanan Fileleftheros gazetesinin RAI isimli şirkete yaptırdığı ankete göre Rum Yönetimi Başkanlığı görevini çok elverişli şartlar altında devralan Dimitris Hristofyas, 5 yıllık iktidar döneminde önüne gelen bütün hayati meselelerin yönetimi konusunda katılımcılardan düşük not aldı.
Fileleftheros “Başkan’ın Değerlendirme Notları Serbest Düşüşte... Bütün Hayati Meselelerin Yönetiminden Çaktı” başlıklı haberinde 1013 kişinin görüşüne başvurulan ankette Hristo-fiyasko’nun 2008 Kasımı’nda 2,9 olan “pekiyi” notunun 1,9’a düştüğünü, Hristo-fiyasko’dan memnun olan seçmenlerin oranının da yüzde 67’den yüzde 27’ye düştüğünü yazdı. Habere göre görüşüne başvurulan iki kişiden biri Hristo-fiyasko’nun Kıbrıs sorunundaki icraatlarından hiç memnun olmadığını söyledi. Hristo-fiyasko’yu Kıbrıs sorununa çözüm getirecek “barış meleği” olarak görenlerin sesi soluğu çıkmamaktadır. Hristo-fiyasko yoldaşı KKTC 2.Cumhurbaşkanı Talat ile Kıbrıs sorununu çözecek ortamı yakalamasına rağmen, bunu değerlendirmemiştir. Daha doğrusu değerlendirmek istememiştir. Hristo-fiyasko “barış” yapmak bir yana her fırsatta Türk düşmanı olduğunu gizlemekten kaçınmamıştır.
Hristo-fiyasko, Strasburg’da yapılan Avrupa Parlamentosu genel kurulunda Kıbrıs’ın yürüttüğü AB Dönem Başkanlığı sonuçlarını anlattığı konuşmasında, Anavatan Türkiye’ye saldırmaktan kendini alıkoyamadı. Türkiye’yi her zaman olduğu gibi işgalcilikle suçlayan Hristo-fiyasko, bu konumdaki bir ülkenin Avrupa Birliği’ne tam üye yapılamayacağını belirtti.
Hristo-fiyasko saldırır da Dışişleri Bakanı Markulli durur mu? Rum Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli, Güney Kıbrıs’ın Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) müzakerelerine ilişkin tutumunda değişikliğin söz konusu olmadığını açıklayarak “Veto ettiğimiz altı başlık ve enerji başlığına ilişkin tutum değiştirme ihtimalimiz yoktur” dedi.
Rum tarafında yayınlanan Haravgi ve diğer gazeteler, Markulli’nin bakanlığının faaliyetlerini anlatmak amacıyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB gidişatına ve veto ettikleri müzakere başlıklarına ilişkin tutum değiştirmelerinin söz konusu olmadığını söylediğini yazdılar.
Açıklamasında KKTC yönetimi ve Türkiye’nin Kıbrıs sorununa ilişkin tutumlarını da eleştiren Markulli, KKTC yönetimi ve Türkiye’nin iki devletli çözüm yolunda ilerlediğini belirtti. Gerek KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun müzakerelerde sunduğu öneriler, gerekse müzakerelerin durmasından sonra Eroğlu ve Türkiye’nin yaptıkları açıklamalarda bu durumun net şekilde görüldüğünü öne süren Markulli, iki devletli çözüm niyetinin Türkiye’nin İslam Konferansı Örgütü çerçevesinde KKTC’nin düzeyini yükseltme girişimlerinden de anlaşıldığını savundu.
Rum tarafı bir taraftan anlaşma istemeyecek diğer taraftan da bunun sorumluluğunu Türk tarafına yükleyerek işin içinden sıyrılmaya çalışacak. Üstelik bunu yaparken de hem Anavatan Türkiye’nin AB üyeliğini, hem de KKTC’nin ayrı bir devlet olarak tanınmasını engelleyecek. Rum tarafı maalesef bu Bizans oyununu yıllardır sahnelemekte ve emperyalist Batının da desteğini almaktadır. AB ve BM yanlı tutumuyla Rum’a adeta bu yönde çanak tutmaktadır. Bu oyunu artık bozma zamanıdır. Yeni seçilecek Rum liderle aynı platformda, aynı parametre ve şartlarla müzakerelere devam edilmemelidir. Müzakerelere muhakkak iki devlet arasında devam edilmeli ve takvim konulmalıdır. Rum tarafının AB tam üyeliği yolundaki Anavatan Türkiye üzerindeki veto tehdidi de kaldırılmalıdır. Yoksa yeni bir sürecin de boşa geçeceğini şimdiden söylemek yanlış olmayacaktır.