Kıbrıs'ta sona doğru Rum'a dikkat!
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülmekte olan müzakerelerin ikinci aşaması için planlanan 7 görüşme sayısı 8'e çıkarılırken, beşinci görüşme dün gerçekleştirildi. Bugün iki lider 6. görüşmelerini yapacak, 10 ve 14 Eylül'de ise yeniden bir araya gelecekler. Her şey yolunda giderse iki liderin, önümüzdeki günlerde BM Genel Kurul çalışmaları için gidecekleri New York'ta 3'lü ve hatta 5'li görüşme yapmaları planlanıyor. Ne var ki bütün bu olumlu gidişat ve havanın yakın zamanda bozulacağından hiç kuşkunuz olmamalıdır. Rum, her zaman yaptığı gibi son dakikada, yan çizecek, sudan bahanelerle müzakerelere ve olası bir anlaşmaya sekte vuracaktır.
Faşist ırkçı Rum lider Anastasiaidis'in son günlerde çizdiği pembe tablo siz değerli okurlarımızı yanıltmamalıdır. Rum tarafında yayımlanan Fileleftheros gazetesi, Anastasiadis'in geçtiğimiz Pazar günü bir anma töreninde konuşurken müzakere süreciyle ilgili çok iyimser bir tablo çizdiğine dikkat çekerken; "Bu izlenimi, yani müzakerelerin süratle ilerlediği ve yakınlaşmaların 'üst üste istiflendiği' izlenimini Lefkoşa'daki yabancı diplomatlar da paylaşıyor ancak 'bir falso kazaya sürükleyebilir' diyerek bütün olasılıkların açık olduğunu ima ettiler" ifadesini de kullanmaktan kaçınmadı. 14 Eylül'e gelindiğinde Hanya-Konya ortaya çıkacaktır, Rum-Yunan ikilisinin maskesi bir kez daha düşecektir. Rum'un gerçek yüzünü "anlaşma-ne pahasına olursa olsun anlaşma" diye tutturanlar görecektir. Şimdi bunları yazdığım ve söylediğim için beni yine "çözüm karşıtı" diye suçlayacaklar ve saldıracaklar. Gerçekler hakikaten acıdır; kalemlerini, makamlarını ve beyinlerini(!) emperyalizme satanlar, peşkeş çekenler yeni bir şoka hazır olmalıdırlar. Kıbrıs Türk'ü anlaşma olmaz diye tasalanmamalıdır. Dünya konjonktürü ve dengeler o kadar süratli değişmektedir ki, ileriki günlerin bizler açısından olumlu gelişmelere gebe olduğu açıktır.
***
Türkiye'nin maruz kaldığı 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD, Almanya, Fransa, Vatikan, İsrail, İngiltere gibi sözde dost ve müttefik ülkelerin gizli servislerinin ve sivil toplum örgütlerinin olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmamalıyız. 15 Temmuz kahpe girişiminin, Türkiye'yi bölerek, parçalamak ve idareyi emperyalist güçlere teslim etmeyi hedeflediğini unutmamalıyız. Bu çerçevede Türkiye'nin birlik ve beraberliğinin dorukta olduğu, morallerin ve ümitlerin bir anda tavan yaptığı bir dönemde Kıbrıs'ta ödüne dayalı bir yaklaşımın mümkün olmayacağını düşünmekteyim.
Yoğunlaştırılmış müzakerelerin son günü olan 14 Eylül yaklaştıkça bir taraftan olumlu mesajlar verilirken diğer taraftan da sürece yönelik manipülatif eylem ve söylemlere şahit olmaktayız. Rum tarafı Kıbrıs etrafındaki sularda sondaj ve petrol çıkarılması için ihaleler ve anlaşmalar yapmaya devam etmektedir. Türk tarafını tahrik etmeye yönelik bu eylemler müstakbel bir ortağa yakışan hareketler değildir. Anastasiadis KKTC Cumhurbaşkanı ile New York'ta ikili bir görüşme yapmayacağını, Akıncı'nın Kıbrıs sınırları dışında muhatabı olmadığını açıklamıştır. Ekologlar Hareketi-Vatandaşlar İşbirliği Başkanı Yorgos Perdikis'in, garantiler ve Kıbrıs sorununun çözümünden sonra askerlerin Ada'daki durumuyla ilgili saçma sapan bir meclis karar taslağı hazırlayarak, bir sonraki genel kurul toplantısında oylanmak üzere Rum Meclis Başkanlığı'na iletmesi, yani "Garantilerin" tamamen tasfiyesi için Rum meclisinden karar almaya kalkışması iyi niyetli bir hareket olmasa gerek. Rum tarafı özellikle toprak/mülkiyet, güvenlik/garantiler, güç/yönetim konularında iş birliği yapmaktan kaçınmakta ve bu başlıklarda bilinen Türk tezlerini saygısızca sulandırmaya çalışmaktadır.
***
Pazar günkü anma töreninde gazetecilerin KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'nın iki kurucu devletçiğe uyumlu olacak yeni sistem söylemiyle ilgili sorusuna muhatap olan Anastasiadis'in "Sayın Akıncı'nın ne dediğiyle ilgilenmiyorum. Benim için önemli olan Kıbrıs Rum tarafı olarak bizim masaya ne koyduğumuzdur, öteki tarafın ne istediği değil. Bu nedenle, çözüm, sonucun ne olacağına bağlıdır diyorum" dediği dikkate alındığında çözümün bazı çevrelerin inandığı gibi yakın olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu kritik süreçte Rum'a dikkat edilmeli ve yaşanacak olumsuzluklardan asgari zarar görülmesi hedeflenmelidir.