Kıbrıs’ta kritik süreç asıl şimdi başlıyor...
KKTC’de 18 Nisan’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında boşalan iktidardaki Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığı ve Başbakanlık makamı için adaylar arasında süren kıyasıya mücadele nihayet şimdilik duruldu. Birçok UBP’li bakan ve milletvekili bu makamlara gelmek için çalışmalar yapmaktaydı. 9 Mayıs’ta yapılacak olağanüstü kurultayda UBP Genel Başkanı ve dolayısıyla yeni hükümeti kuracak Başbakan, UBP Parti Meclisi tarafından belirlendi. UBP Genel Sekreteri İrsen Küçük’ün tek aday olarak kurultayda başkan seçilmesine karar verildi. Kasım ayında yapılacak olağan kurultaya kadar Küçük, UBP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerini yürütecek. Haziran ayında yapılacak yerel seçimlere UBP, İrsen Küçük başkanlığında girecek. Küçük, bu sınavdan başarı ile çıkarsa Kasım ayında yeniden başkanlığa seçilmek için güç toplayacaktır.
UBP’nin yeni başkanını seçmesinin ardından, yeni Başbakan büyük bir ihtimalle Demokrat Parti ile bir koalisyon hükümeti kuracaktır. Kurulacak yeni hükümetin güçlü ve Cumhurbaşkanlığına yeni seçilen Dr.Derviş Eroğlu’nun sürdüreceği müzakerelerde ona destek verecek nitelikte olması şarttır. Şarttır; çünkü önümüzdeki süreçte sürdürülecek müzakereler her zamankinden daha çetin geçecektir. Rum tarafı daha şimdiden müzakereler konusunda Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu sıkıntıya sokacak, onu uluslararası toplum nazarında uzlaşmaz olarak gösterecek şer planlarını hazırlamakla meşguldür. Dolayısıyla KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, arkasına aldığı halk desteği yanında, güçlü bir hükümete ve Meclis’te de gerektiğinde kendisine Kıbrıs sorunu konusunda karar almada yeterli desteği verecek milletvekili sayısına ihtiyaç duyacaktır.
Rum siyasetinin özü
Yukarıda da belirttiğim üzere, Rum tarafı ile birlikte kuyumuzu kazmaya çalışan bazı emperyalist devletlerin oyunlarına gelmemek için önümüzdeki süreçte birlik, beraberlik ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Cumhurbaşkanı Eroğlu biran önce müzakere heyetini belirleyerek Ulusal Davamıza hizmet edecek stratejiler üzerinde çalışmalarına başlamalıdır. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun oluşturmayı düşündüğü Ulusal Konsey’in de önümüzdeki kritik süreçte işlevsel olarak hayati önem arzedeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Rum tarafındaki Ulusal Konsey geçtiğimiz hafta ardı ardına üç gün toplanarak Kıbrıs sorununda Rum tarafının izleyeceği yeni yolu-stratejileri belirledi. Hristo-fiyasko maraton toplantıların ardından Atina’ya gitti. Atina’da yapılacak son rötuşların ardından Ulusal Konsey’in yeniden toplanarak Rum tarafının Eroğlu ile sürdürülecek müzakerelerde izleyeceği siyasete son halini vermesi bekleniyor. Rum tarafının izlemesi beklenen siyasetinin özünü geçtiğimiz gün Sosyalist EDEK Partisi lideri Yannakis Omiru ağzından kaçırmıştır. Omiru’ya göre Rum tarafının, müzakerelerde çıkmaz olması durumunda bütün suçu Türk tarafına atabileceği bir strateji izlemeye hazır olması gerekmektedir. Eski Kıbrıs Rum yönetimi lideri Glafkos Klerides de yaptığı bir açıklamada, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden kendilerinin değil de Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının sorumlu olduğunu göstermek için yıllarca mücadele ettiklerini ve uluslararası alanda ikna edici olduklarını, birleşik Avrupa’nın bu yüzden kendilerini kabul ettiğini belirtti. Rum, yeni Bizans oyunları peşindedir. Hristo-fiyasko’nun, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili görüşlerini çok iyi bilmesine rağmen, “müzakerelere uzlaşılmış zeminde ve bırakıldığı noktadan devam etmek niyetinde olduğunu” açıklaması sizce uzlaşmacı ve iyi niyetli bir davranış mıdır?
Rumun maskesi düşürülmeli
Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun müzakerelere devam etme arzusuna ve bunu teyit etmek üzere BM Genel Sekreteri Ban ki Moon’a yazdığı iyi niyet mektubuna rağmen, Rumun ön şartlar ileri sürerek süreci başından torpillemeye çalışmasının anlamı nedir? Anlamı aslında çok açıktır. Rum tarafı, Kıbrıs Türkünden gaspettiği hakların üzerine yatarak elde ettiği adanın tek meşru hükümeti olma gücünü elinde tutmak ve paylaşmamak niyetindedir. Kapağı attığı Avrupa Birliği’ndeki konumunu Kıbrıs Türkleri ile paylaşmak istememektedir. Adanın tamamını Yunan yapmak hedefindedir. Anlayacağınız, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu döneminde sürdürülecek müzakerelerden de kimse sonuç beklememelidir. Daha şimdiden uluslararası kamuoyu bilgilendirilmeli ve ileride olacakların sorumlusunun adı konmalıdır. Rum tarafının bizleri uzlaşmaz göstermesine fırsat vermeden maskeleri düşürülmelidir. Vakit kaybetmeden Kıbrıs gerçekleri uluslararası kamuoyu ile paylaşılmazsa, tarihe gerekli notlar düşülmez ise ileride çok zor durumda kalacağımız açıktır. Sonradan hayıflanmanın, dövünmenin faydası olmayacaktır.