Kıbrıs'ta doğru hedef
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla toplanan 5'li Kıbrıs Konferansı başarısızlıkla sonuçlandı. Sürecin çökmesinin ardından yazdığım yazılarımda vurguladığım üzere bundan sonra yapılacaklar bellidir ve bunların süratle,vakit geçirmeden ve kararlılıkla yerine getirilmesi şarttır. Bekleyelim görelim siyaseti, hemen atmak durumunda olduğumuz adımlarımızdaki bir zaafiyet, en ufak bir tereddüt ve belirsizlik Kıbrıs Türküne zarar verecektir. Günün sonunda 50 yıldır süren müzakere sürecinin kesinlikle çöktüğü ortadadır. Hala daha değerlendirmelerde bulunmanın,istişare etmenin hiçbir manası yoktur. Biran önce KKTC'nin tanınması için seferber olunmalı gerekenler yapılmalıdır.
New York'ta BM Güvenlik Konseyi Daimi üyeleri,AB yetkilileri ile yeni bir sürecin pişirildiği gelen haberler arasındadır. İngiltere'nin 'güvenlik ve garantiler' konusunda yeni bir planı taraflara sunmaya hazırlandığından bahsedilmektedir. Türkiye gantiler ve güvenlik konusundaki duruşunu Crans Montana'da 9 maddelik bir belge ile ilgili taraflara duyurmuştur. Garantörlükten vazgeçilmesi sözkonusu değildir.
BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide'nin müzakere sürecinde yalan söylediği, hayal aleminde yaşadığı gibi iddialarla suçlanması Rum tarafının başarısızlığın ana suçlusu olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaya yetmeyecektir. Anastasiadis'in BM parametrelerinde müzakerelere devam etmeğe hazır olduğu açıklaması ise tek kelime ile saçmalıktır, Türk tarafı ve diğer ilgililerle alay etmek, dalgasını geçmektir. Her türlü ciddiyetten ve samimiyetten uzak bu zatla veya aynı kafadaki Rumlarla artık kesinlikle federasyon müzakere edilmemelidir. Bundan böyle, yan yana iki ayrı halkın,iki ayrı devletinin barış içerisinde yaşamasının şartları oluşturulmalıdır. Başka da yol yoktur. Doğru hedefe kilitlenmeli ve kararlılıkla bu hedeften vazgeçmeden çalışmalarımızı yürütmeliyiz. Bakınız Rum-Yunan ikilisinin duruşu hep tek hedefe yönelmiştir ve bundan zerre kadar değişim olmamıştır.Varsa yoksa adanın tamamının Elenleştirilmesi ve Enosis nihai hedeftir. Adanın taksimi veya Türklerle gücün paylaşımı sözkonusu değildir. Türk tarafı olarak,ada gerçeklerini göz önüne alarak iki devlete dayalı bir çözüm yolunda 1998'de aldığımız Konfederasyon kararından çok çabuk vazgeçtiğimiz unutulmamalıdır. Federasyona razı geldiğimiz, gerçek hedefimizden çok uzak,zik-zaklarla dolu siyasetimiz artık iflas etmiştir. Hedef bellidir KKTC'nin tanınmasıdır ve bunu dillendirmeden, uygulamaya koymaktan çekinecek bir durum yoktur. Kurduğumuz devletin tanınmasını istemek haktır ve meşru temellere dayanmaktadır.
20 Temmuz Özgürlük ve Barış Bayramı'nın, Türk askerinin gerçekleştirdiği 1974'teki harekatın 43. yıldönümünde bizi yönetenlerin doğru tespitleri hedefimizi açıkça ortaya koymaktayken, hedefin kesinlikle KKTC'nin tanınması olması gerekirken,hala daha bu konudaki kararsızlığı anlamakta güçlük çekmekteyim.Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'ya gönderdiği mesajında
"Artık hiç kimse, Türkiye'nin, Kıbrıs Türk halkının ilanihaye çözümsüzlüğün mağduru olarak kalmasına, hiçbir hukuki temeli bulunmayan kısıtlamalara maruz bırakılmasına seyirci olmasını beklememelidir" ifadesini kullanmıştır.
Törenlere katılan Başbakan Binali Yıldırım da burada yaptığı konuşmada uzun çabalar sonucunda iki kez toplanan ve BM iyi niyet misyonu çerçevesinde çalışmalarını sürdüren Kıbrıs konferanslarından bir sonuç alınamayacağının, Rumların da böyle bir çözüme hazır olmadığının net olarak anlaşıldığını söyleyerek, müzakerelerin bir sene sonra kaldığı yerden devam etmesinin de bir anlamı olmadığı ve buradan da bir sonuç çıkmayacağı aşikar olduğuna vurgu yapmıştır. Yıldırım Son gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki Kıbrıs Türkü kaderine sahip çıkmaya muktedirdir, kendi geleceğinin kararını vermeye muktedir. Yeni bir yolda ve gayretle, geleceğin başarılarına dört elle sarılmalı, anlayış ve gönül birliğini koruyarak, atılması gereken adımların kararlılıkla atılacağını, çıkabilecek sıkıntıların da birlikte aşılacağını vurguladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı da tören konuşmasında Rum tarafının uzlaşmazlığının bedelini Kıbrıs Türkünün fazlasıyla ödediğini belirterek Rum tarafının isteksizliği nedeniyle Kıbrıs Türk halkının ambargolar altında bir yaşam sürmesinin adil bir durum olmadığını ve Rum tarafı istemiyorsa, gönüllerinin olmasını bekleyecek halimizin olmadığını söylemiştir. Kıbrıs'ta doğru hedef KKTC'nin tanınmasıdır. Bu kutsal hedef için Anadolu'daki kardeşlerimizle her zamankinden daha sıkı işbirliği ve dayanışma içerisinde olmalıyız. Bu hedeften şaşma veya bu kararı geciktirmenin bedeli inanın çok ağır olacaktır.