Kıbrıs’ta çözüm istemeyen kim?
Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasının önünü açan 1963-64 “Kanlı Noel” saldırıları ve soykırım girişimleri sonrasında Kıbrıs anlaşmazlığının çözümü için toplumlararası görüşmeler, 1968’de Beyrut’ta Denktaş-Klerides arasında başlamıştır. O gün bugündür sorunun çözümü için müzakereler aralıklarla sürmektedir. Rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş’tan Rum tarafının müzakerelerde samimi olmadıklarına dair yaklaşımlarını örnekleriyle belki de bin kere dinledim. Rum’un Kıbrıs’ın tamamını istediğini, Enosis’ten, Megali İdea’dan zerre kadar vazgeçmediğini bilmeyen-anlamayan var mıdır? Rum hâlâ daha adanın tek egemeni olduğunu iddia etmiyor mu? Ada gerçeklerini gözardı ederek soruna çözüm bulunması mümkün müdür? Kıbrıs’ı Yunan yapacaklarına inanan kafalarla nasıl bir anlaşma, nasıl bir barış tesis edilebilinir? Kalıcı, sürdürülebilir, adil bir çözüme nasıl ulaşılabilinir?
Cumhurbaşkanı Denktaş 50 yıla yaklaşan müzakere tarihinde, tümü EOKA ve Enosis yemini etmiş Makarios, Kipriyanu, Klerides, Vasiliyu, Papadopulos gibi liderlerle görüşmüş ancak sonuç alamamıştır. 2. Cumhurbaşkanı Talat ise Papadopulos ve ’yoldaş’ı Hristofyas ile yürüttüğü müzakere sürecinde başarılı olamamıştır. 3. Cumhurbaşkanı Eroğlu ise Hristofyas’la yaptığı görüşmelerde bir milim yol katedememiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu müzakerelere yeniden başlayabilmek için, yeni seçilen Rum lider Anastasiadis’in keyfini beklemektedir. Müzakerelerde bugüne kadar üzerinde mutabık kalınan konuları dahi tanımadıklarını açıklayan yeni Rum liderliği, müzakerelerin neredeyse sil baştan başlamasını talep etmektedir. Anlaşmaya niyetleri olmadığı için ellerinden gelen olumsuzluğu ortaya koymaktadırlar. Anastasiadis ve Kasulidis, “Türk tarafının Güney’deki ekonomik krizi, avantaj sağlamak için istismar etmeye çalıştığını” iddia ederek, Rum Yönetimi’nin asla Türkiye’nin oyununa gelmeyeceğini söyleyecek kadar şaşırmıştır. Rum tarafı masadan kaçmak için elinden ne geliyorsa yapacaktır. AB’nin şımarık çocuğuna, destekçileri emperyalist sömürgeciler artık dur demeli, “masaya otur ve bu sorunu hemen çöz” diye yönlendirmelidir.
Son dönemde Anavatan Türkiye’ye sürekli ziyaretlerde bulunan ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin 10 Haziran’da Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Kasulidis ile yapacağı görüşme bu bağlamda önemlidir. ABD’nin İsrail-Filistin sorunu konusunda artık “iki devletli” bir çözümü yüksek sesle desteklediği bir dönemde, Kıbrıs’taki gerçekleri gözardı etmeden iki devletli bir çözümü desteklemesi en adil ve en doğru yol olacaktır.
Rum tarafının çözümden kaçan taraf olduğunun sayısız örneği tarih sayfalarında mevcuttur. Anastasiadis’in partisi DİSİ’nin ruhani lideri Klerides’in anılarında “Biz, masada müzakere eder gibi göründük ve her fırsatta Türk tarafının anlaşma istemeyen taraf olduğunu tescil ettirdik” itirafı, çözüm istemeyen tarafın kim olduğunu göstermeye yeterli değil midir? Rum tarafının müzakerelerin bir takvime bağlı olmadan, ucu açık bir şekilde devam etmesini talep etmesi çözümsüzlüğü körüklemek değil de nedir?
Bundan sonraki süreçte Rum tarafının uzlaşmazlıklarını dünya kamuoyu ile paylaşmakta inanılmaz fayda vardır. Tamamen Rum’un istekleri doğrultusunda hazırlanan 2004 Annan Planı’nı dahi reddeden Rumların, bundan sonra ortaya konacak tüm çözüm yollarına da çok kolay taş koyacağına emin olabilirsiniz. Kıbrıs’ta anlaşma ve çözüm istemeyen tarafın Rum-Yunan ikilisi olduğu, artık aklıselim sahibi tüm ilgili taraflarca kabul edilmelidir.