Kıbrıs’ta çare KKTC’ye dört elle sarılmaktır...
Rum Ticaret Sanayi ve Turizm Bakanı Neoklis Silikiotis, yaptığı açıklamada müzakerelerin her aşamasında Hristofyas’ın “iyi niyetle mantıklı öneriler sunduğunu” savundu. Çözüme ulaşılabilmesi için bütün tarafların gerekli iyi niyeti göstermesi gerektiğini söyleyen Silikiotis “Maalesef Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliği bu yönde yapıcı çalışmadı” dedi. Silikiotis Türkiye’nin oynamakta olduğu başrole de değindi ve şunları öne sürdü: “İlerleyebilmemiz için Türkiye’nin rota değiştirmesi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ve AB’ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir. Yükümlülükleri arasında Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına aktif destek vermek de vardır ve Türkiye, kendi AB üyelik sürecine gerçekten destek vermek istiyorsa bunu yapmalıdır”.
Bu ve buna benzer açıklamalar Rum tarafının ne denli bir kepazelik içerisinde olduğunu göstermeye yetecektir. Elli yıla yakındır sürdürülmekte olan müzakerelerde neden sonuç alınamadığının da anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Zaman zaman, eski Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis gibi Rum siyasilerin, Rum tarafının 1974’den bu yana 7 kez çözüm fırsatını reddettiğini itiraf etmesi bile Rumun çirkinliğini, rezilliğini ortadan kaldırmaya yetmemektedir.
Bu insanlarla, Türk kanı emmek için kiliselerinde durmadan yemin eden, bu kan emici vampirlerle, katillerimizle, bizleri ortak bir devlet altında birleştirmeye çalışanlar gerçekten utanmalıdırlar. “En iyi Türk, ölü Türk’tür” diyecek kadar insanlığını yitirmiş, bu ırkçı faşistlerle hangi akla hizmet bir arada yaşayabileceğimiz düşünülebilmektedir.
Hadi emperyalist sömürgecileri ve onların içimizdeki uzantıları, hainleri, anlayabiliriz anca,k Ankara’da Anadolu’nun vefakar ve cefakar insanları tarafından iktidara getirilenleri anlamak hakikaten zordur.
AKP iktidarı artık inat etmeden “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” iğrençliğine son vermelidir. Anavatan Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk tarafı olarak 1 Temmuz’dan sonra müzakerelere devam edilmeyeceği sözüne sadık kalmalıdır. Bundan böyle içinde egemen KKTC’nin olmayacağı hiçbir öneriyle ilgilenilmeyeceği açıklanmalıdır.
Rum basınına yansıyan ve diplomatik kaynaklardan da doğrulanan haberlere göre BM’nin “Güven Yaratıcı/Artırıcı Önlemler” adı altında yeni bir müzakere süreci başlatmaya ve çöken süreci diriltmeye çalıştığını bilmekteyiz. Böyle bir sürecin başlatılmaması halinde ise kararı Güvenlik Konseyi’nin vereceği sızdırılan haberler arasındadır. Güvenlik Konseyi’nin geleceğimizle ilgili daha fazla oynamasına da müsaade edilmemelidir.
Ne Kıbrıs Türkü ne de Anavatan Türkiye, Kıbrıs konusunda çaresizdir. Çaresizmişiz ve devletimiz KKTC yokmuş gibi davranılmasını kabullenmek mümkün değildir. Bundan böyle devletimiz KKTC’nin kalkınması ve uluslararası boyutta tanınması için seferber olunması gereklidir.