Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Kıbrıs'ın geleceğine Türk milleti karar verecektir

Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri'nin katılımı aracılığıyla, Ankara'nın Kıbrıs sorununun çözümünün Kıbrıs halkının yanı sıra kendi yararına da olacağı konusunda etkilemek hedefiyle çaba ortaya koyduğunu ve tek şartın Kıbrıslıların kendi kaderine karar vermelerine izin verilmesi olduğunu açıkladı. Anastasiadis, azılı Eokacı katil Pantelis Katelaris'in ulusal anma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Kıbrıslı Türklere tezlerini dayatması aracılığıyla, Kıbrıs'ı himayesi olarak görmeye son vermesi gerektiğini belirtti. Crans Montana'daki müzakerelerin, Türkiye'nin olduğu kadar Kıbrıslı Türklerin mantıksız iddiaları sebebiyle başarıya ulaşmadığını vurguladı. Türk tarafının müdahale haklarının ve çağ dışı kalmış garantörlük sisteminin devam etmesi yönündeki mantıksız ısrarının, o koşullar altında adil bir plana ve dönüştürülecek olan devlet için kalıcı ve işlevsel bir çözüme ulaşılmasına izin vermediğinin altını çizdi. Kıbrıslı Rumların beklentilerine cevap vermeyen ve ulusal haysiyete zarar verecek bir çözümü Kıbrıs halkının önüne getirmesinin söz konusu olmadığını söyledi. Anastasiadis, halkın kendisini oyuyla desteklemesi durumunda, Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına devam etmeye hazır olduğunu ifade etti.

***

Anastasiadis'in ve zaman zaman bazı Kıbrıs Türkleri'nin çok iyi bilmelerine rağmen bilinçli bir şekilde atladıkları, unutturmaya çalıştıkları bir konu vardır: Bu da "Kıbrıs sorununun ve Kıbrıs'ın geleceğinin sadece ve tek başına Kıbrıs Türklerinin veya Kıbrıs Rumlarının meselesi değil, Büyük Türk Milleti'nin meselesi olduğu" gerçeğidir. Türkiye tarihsel olarak Kıbrıs'ta en fazla sözü söyleyecek hakka sahiptir. Adamız 307 yıl ecdadımız Osmanlı'nın idaresinde kalmıştır. Bu nedenle Türkiye Kıbrıs'ta, tarihi sorumluluğu çerçevesinde, eskiden kendi tebası olan Kıbrıs Türkleri ile birlikte hareket etmekte, Kıbrıs Türklerinin güvenlik içerisinde müreffeh bir yaşam sürdürmeleri için varını yoğunu ortaya koymakta, gerektiğinde de müdahale etmektedir.

Kıbrıs'ın Osmanlı İdaresinden nasıl İngilizlere geçtiği, İngiltere tarafından nasıl ilhak edildiği ve en son Lozan'da emperyalist şer güçlerince İngiltere'ye nasıl hediye edildiğini tarih çok iyi yazmaktadır.

Adaya geçici bir süreliğine gelen İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın tarafında olması sonucu, 1878 Antlaşması'na aykırı bir karar alarak, 5 Kasım 1914'te Kıbrıs'ın İngiliz İmparatorluğu'na katıldığını ilan etmiştir. Lozan'da ise antlaşmanın 20'nci maddesi "Türkiye, Britanya Hükümeti tarafından Kıbrıs'ın 5 Kasım 1914'te ilan olunan ilhakını tanıdığını beyan eder" diye yazılmış böylelikle Kıbrıs remen İngilizlerin olmuştur.

***

Kıbrıs'ın topraklarında, egemenliğinde en fazla hakka Türkler sahiptir. İngiliz'in 1960'ta sömürge idaresinden vazgeçip Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasına onay verirken sadece iki egemen üs ile yetinmesi, esasında Kıbrıs topraklarında tarihsel olarak, gerçek manada herhangi bir hakka sahip olmayışını çok iyi bilmesindendir. Osmanlı toprakları önce sömürgeci İngiliz'e bilahare de Rum'a, Yunan'a adeta peşkeş çekilmiştir. Hele hele Yunanistan'ın Kıbrıs'ta zerre kadar hakkı, hukuku yokken 1960 anlaşmaları ile adanın garantörü olması, Haçlı zihniyetinin Müslüman topraklarını parçalayıp gasp etmeye yönelik şer planların bir sonucudur. Ada yıllardır Yunanistan'a altın tepsi içinde verilmeye çalışılsa da, Lozan'da kurulan dengenin bozulmaması Türkiye'nin gerekli önlemleri almasıyla önlenmiştir. Kıbrıs'ın, Avrupa Birliği'ne sözde tüm adanın tek egemen gücü olarak alınmış olması da emperyalist güçlerin adayı tamamen Hristiyanlaştırma gayretlerinin bir sonucudur.

Türkiye her şartta Kıbrıs'ın geleceği ile ilgili söz söyleyecek, alınacak kararlara da katılımı muhakkak sağlanacaktır. Kıbrıs sorununun çözümü ve geleceği ile ilgili karar alınması öyle Anastas'ın dediği gibi Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların kendi aralarında karar verip uygulayacakları bir mesele değildir. Kıbrıs'ın geleceğine Kıbrıslı Türkler ve Türkiye'den oluşan Büyük Türk Milleti birlikte karar verecektir. Kıbrıs Türkü, Anastas'ın ne yapmaya çalıştığını çok iyi bilmektedir. Türkiye'yi adadan çıkartıp, Kıbrıs Türklerini üniter bir yapı içerisinde yok etme planı hiçbir zaman çalışmayacaktır. Anastas'ın Güney Kıbrıs'ta ay sonu yapılacak başkanlık seçim kampanyası süresince söyledikleri Rum tarafının gerçek yüzüdür. Enosisçi Anastas her fırsatta Türkiye ve Kıbrıs Türklerini çözümsüzlük için suçlamakta, hakaret etmekte ve tahrik etmektedir. Kendine güvenen Türk milleti, Kıbrıs'ta son sözü söyleyecek olan Türk milleti, bu şaşkının zırvalarına kulak asmamakla birlikte, Rum tarafının neyin peşinde koştuğunu daha iyi idrak etmekte ve tedbirlerini almaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları