Kıbrıs'a dikkat!
Bugün karşımızda sinsi bir düşman vardır. Yunan, Ermeni, bölücü Kürt birliği Türkiye'ye öldürücü bir darbe vurabilmek için iş birliği halindedir. Yunanistan çok fütursuz bir biçimde hareket etmekte 6 mil olan kıta sahanlığını 12 mile çıkardığını ifade etmektedir. Aslında Yunanistan'ın yapmak istediği Türkiye'nin Ege Denizi'nde olta ile dahi balık tutamayacak hale gelmesidir. Türkiye'nin içinde bulunduğu bölünmüşlük ve yıpranmışlık hali Yunanistan'a cesaret veriyor. Ne yazık ki tam bir gafletle FETÖ'nün oyunlarına terk edilen TSK büyük ölçüde güç kaybetmiştir. Özellikle Deniz Kuvvetleri'nin değerli kadroları, Yunanistan'a ve diğer düşmanımız devletlere "Oh!" dedirtecek kadar biçilmiştir. İşte bu rahatlıkla Yunanistan adalarımızı teker teker işgal ediyor, Yunan bayrağını dikiyor, silahlanma tedbirleri alıyor. Siyasi tarihle meşgul olanlar Girit'i Yunanistan'a nasıl kaptırdığımızı çok iyi bilir. Bugün aynı oyun Kıbrıs'ta oynanıyor. Büyük lider R. Denktaş'ın vefatından sonra ne yazık ki Türk Cumhuriyeti içinde Rumların menfaatini çok iyi takip eden hainler meydanı boş buldu. Bunlar Kıbrıs'ta bazı önemli mevkileri de işgal etmiş durumdalar. Acı gerçek Kıbrıs meselesinin tarihin her döneminde Kıbrıs'ın dışındaki güçlerin meselesi olduğudur. Türk nüfusu başlangıçta Rumlardan çok fazlaydı. I. ve II. Cihan Savaşı'nda adalar işgal edilince adalardaki halk güvenli yer diye Kıbrıs'a geldi. İngiltere bunları İngiliz vatandaşı yaptı ve vakıf mallarını da dağıttı. Böylece adadaki muazzam Türk vakıflarının temelini kuruttu, Türkler de eritme politikasının kurbanı oldular.
***
Kıbrıs bir Türk adasıdır. II. Selim devrinde 1 sene 2 ay 17 gün süren Kıbrıs'ın fethi 1571 yılı 15 Eylül'ünde tamamlanmıştır. İngilizlerle yapılan anlaşma gereği mülkiyeti Osmanlı Devleti'nde olan adanın yönetimi İngiltere'ye terk edilmiş ve Kıbrıs üzerinde 306 sene, 8 ay 19 gün süren Osmanlı yönetimi sona ermiştir. İngiltere için Kıbrıs o tarihte fevkalade önemli bir harekat üssüdür. Doğu Akdeniz, Süveyş ve Hindistan yollarının emniyeti bakımından Kıbrıs, İngiltere için hayati bir önem taşıyordu. Osmanlı Devleti Doğu Anadolu'da ve Balkanlarda ciddi bir tehlike haline gelen Rus tehdidine karşı İngiltere'yi sözüm ona yanına almıştı. 1571'den 1914'e kadar Yunanistan'ın Kıbrıs'ta da bile yoktur.
Türkiye'nin dış politikası Kıbrıs'taki hak ve menfaatlerini kesinlikle korumasına amirdir. Şu acı gerçeği görelim: AB'ye girme ümidiyle verdiğimiz bütün tavizler hiç bir sonuç sağlamamıştır. Yunanistan arkasına aldığı uluslararası destekle Türkiye'ye karşı üstünlük sağladığına inanıyor. Ege'nin karmaşık sorunları, daha doğrusu Yunanistan'ın karıştırıp sorun durumuna getirdiği Ege konusu ancak iki ülkenin anlaşmasıyla çözülebilecek nitelikte bir siyasi ihtilaftır. Yunanistan XIX. Yüzyıldan beri takındığı tavrı sürdürmekte ve Ege'yi kendi mülkü sayan bir anlayışla hareket etmektedir. Bugün zayıf gördüğü Türkiye'yi yok sayıyor; Girit, Selanik ve Kıbrıs'ta yürüttüğü politikanın benzerini XXI. Yüzyılda Ege'de uyguluyor. Ege konusunda ortak bir yaklaşım Lozan Anlaşması'yla sağlanmıştı. Daha sonra, Lozan'da Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığıyla ilgili diğer bütün konularda olduğu gibi Ege de tartışma konusu yapılmıştır. Bürüksel veya Washington'da ileri sürülen görüşlerin ve hazırlanan politikaların ortak noktası Lozan'a karşı olmaktır.
***
Şu anda Kıbrıs Türk Kesimi adına kamuoyuna açıklanan görüşler 2016 yılında bu işin bitirilmesi yönündedir. Onlara göre 2017'de şartlar çok değişecek ve 'Kıbrıs Sorunu'nu çözmek mümkün olmayacaktır. Hiç şüphesiz bu görüşlere vereceğimiz çok ciddi cevaplar vardır. Ancak öncelikle kendimize bir bakalım. Ankara'nın dış politikada son 12 yılda yaptığı yanlışları kabul ederek ciddi bir toparlanmaya ihtiyacı var. Dış politika günübirlik kararlarla idare edilemez. Kıbrıs, Akdeniz'e açılan tek kapımızdır. Savunma stratejilerimiz açısından büyük önem ve ağırlık taşımaktadır. İsrail, ABD destekli politikalarla Kıbrıs Rum Kesimi'yle anlaşmalar yapmış buradaki yeraltı, doğal gaz ve petrol zenginliklerine el koyma yolunda hazırlıklarını bitirmiştir. Yunanistan buradaki menfaatlerini Mısır'la da iş birliği yaparak ele geçirme yolunda büyük mesafeler almıştır. Böylesine ilişkiler ağı içinde Kıbrıs Türk Yönetimi'nin acelesini anlamak mümkün değildir. Ankara, Batı Trakya'yı, adaları Ege Denizi'ndeki bütün sorunları içerisine alan bir stratejiyi kurmak ve uygulamaya koymak zorundadır. Devlet idaresi çok ciddi bir iştir. Derin hazırlık, ciddi kadro ve bilgi birikimi ister. Kıbrıs başta olmak üzere bütün dış politika problemleri TBMM'de görüşülmeli ve milletin desteği de sağlanarak yola çıkılmalıdır.