Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Kıbrıs ve Devlet Bahçeli’nin siyaseti (2)

Annan Planı’nın taraflara sunulduğu 2002 Kasım’ına gidilen süreçte Kıbrıs’ta Denktaş üzerindeki baskılar artmaktadır. Emperyalizm Denktaş’ın ve Ecevit’in bu tavırlarından memnun değildir; her ikisinin de tasfiyesi için yollar aranmaktadır. Anavatan Türkiye ve KKTC üzerinde oynanan oyunların gerçekleşebilmesi için her iki ülkede de iktidarların değişmesine ihtiyaç vardır. Bu kritik dönemde devreye iki önemli aktör sokulur. Birinci aktör Kemal Derviş’tir. ABD tarafından 57. Hükümeti yıkmakla görevlendirilen Kemal Derviş Türkiye’ye gönderilir Derviş makamına oturur oturmaz 57. Hükümet’in kuyusunu kazmaya başlar. İkinci önemli aktör ise, tabii ki Devlet Bahçeli’den başkası değildir. Uzatmayalım, bu iki kişi, Bakanlar kurulunda hükümetin daha fazla devam edemeyeceği; siyasi bir değişimin şart olduğu ve erken seçime gidilmesi konusunda paslaşmaya başlarlar. Ve nihayet 7 Temmuz tarihinde Devlet Bahçeli 3 Kasım 2002’de seçim yapılmasını istediğini açıklar. Bu arada Derviş de boş durmaz, Ecevit’in en yakını Hüsamettin Özkan ve İsmail Cem’i de ayartarak Yeni Türkiye Partisini kurdurtur. DSP’den birçok milletvekilinin istifasını sağlar ve DSP’nin ipini çeker. 3 Kasım seçimlerine bu ortamda girilir. Seçim sonrası AKP tek başına iktidara getirilmiştir. ABD ve AB tarafından hazırlanan Annan Planı’nı KKTC’nin yıkımı olacağı için kabul etmez, üzerinde müzakere edilmesi gerektiğini açıklar. ABD ve AB memnun değildir. AKP iktidarı devreye sokulur. Başbakan Gül ve AKP Genel Başkanı Erdoğan Denktaş’a saldırıya geçer ve onu uzlaşmazlıkla suçlar. Emperyalizm ve içimizdeki işbirlikçileri, gaflet ve dalaletle ve de akıtılan milyonlarca doların da teşvikiyle KKTC’de meydanlara doluşur. KKTC’deki UBP-DP koalisyonu 2003 Aralığında erken seçim kararı alır. Muhalefetteki, ABD ve dolayısı ile AKP destekli, Mehmet Ali Talat başkanlığındaki CTP-BG ve AB destekli diğer partilerle kıyasıya bir seçim yapılır. Anavatan Türkiye’de 3 kasım 2002 seçimlerinde etkin rol oynayan Devlet Bahçeli bu kez de 14 Aralık 2003 KKTC milletvekili seçimlerinde yeni bir role soyunur; Milli güçleri bölmek görevi Bahçeli’ye verilmiştir. KKTC’deki Milliyetçi Adalet Partisi’ne destek veren MHP ve Bahçeli, bu partinin Adalet ve Barış Partisi ile seçim ittifakı yapmasını ve Milliyetçi Barış Partisi adıyla seçime girmesini sağlar. Bahçeli ve MHP’nin desteklediği MBP seçimlerde %3.2 oy alarak barajı geçemez. Ancak UBP ve DP tabanlarından aldıkları bu %3.2 oy UBP ve DP’ye 3 milletvekiline mal olur. Sonuçta KKTC’yi savunan UBP-DP 25 sandalye ve Annan Planını destekleyen CTP-BG ile BDH 25 sandalye çıkarırlar. Bahçeli’nin desteklediği MBP seçimlere girmese ve Annan Planına karşı cepheleşen, KKTC’den yana tavır alan partilerle işbirliği yapsa, sonuç UBP-DP lehine 28’e 22 olacak ve Annan Planının referanduma götürülmesi işi yatacaktı. O tarihte, Devlet Bahçeli MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal’ı KKTC’ye göndererek bu bölücülük faaliyeti için görevlendirmişti. Sayın Bal ile Lefkoşa’da yaptığım görüşmede kendisine gerekli uyarıyı yapmış ve MAP’ın seçimlerde UBP veya DP yanında yer almasının milli davamız açısından önemine dikkat çekmiştim. MAP’tan isteyenlerin UBP ve DP listelerinde yer almalarının da mümkün olduğunu; gerek UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu ve gerekse de DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın bu konuya olumlu baktıklarını anlattım. Anlattım ancak dinlemediler. Ve milli güçleri bölme operasyonlarına devam ettiler.
2003 milletvekili seçimleri, KKTC siyasi tarihinin, belki de en önemli en hayati seçimleri olmuştur. Bu seçimler sonrası ortaya çıkan aritmetiğin doğurduğu gelişmeler neticesinde KKTC’de Annan Planı referandumu yapılmış,
Cumhurbaşkanı Denktaş’ın görevi bakmasının da önü açılmıştır. KKTC’de bugün Rum tarafı ile Birleşik Kıbrıs devleti kurma eğiliminde olan CTP-BG iktidarının önü 14 Aralık 2003 seçimleri ile açılmıştır. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu kritik seçimlerde aldığı rolün, bugün KKTC’de yaşadığımız sıkıntılardaki katkısı büyüktür. Milliyetçi ve Kıbrıs Milli davamızın arkasında olduğunu söyleyen Bahçeli işte budur. Bahçeli’nin verdiği zararlar bu kadarla bitiyor mu? Hayır bitmiyor. Bahçeli’nin KKTC’ye verdiği bir zararı daha belirtmeden geçemeyeceğim. Konuya yarın kaldığımız yerden devam edeceğim

Yazarın Diğer Yazıları